Dün ‘İşçi ve Emekçiler Bayramı’ 1 Mayıs yani tüm dünyada işçi ve emekçiler tarafından kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü idi.
1 Mayıs günü dünyada ve bizde bu nedenle, resmî tatil olarak kabul edilmektedir.
İlk defa 1856'da Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş gününü protesto için düzenlenerek ilk adım atılmıştır. Daha sonra 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. İşçilerin zor şartlar altında ezilmelerini sonlandırmak için yapılan bir etkinlik böylece tüm dünyada kutlanmaya başlamış oldu.
Bizde etkinlik olarak ilk kutlama 1909 yılında İzmir’de gerçekleşmiş, uzun bir aradan sonra 27 Mayıs 1935 tarihli ‘Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun’ ile 1 Mayıs "Bahar Bayramı" olarak kabul edildi.1976 yılında ilk defa geniş katılımlı bir etkinlik olarak İstanbulTaksim'de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun organizasyonu altında gerçekleşmişti.
1 Mayıs, 30 yıla yakın aradan sonra Nisan 2009'da "Emek ve Dayanışma Günü" olarak resmi tatil ilan edildi. Böylece söz konusu kutlamalar her yıl işçiler tarafından ‘1 Mayıs’ resmi şekilde alanlarda kutlanmaktadır. Bazı marjinal grupların zaman zaman gösterdikleri aşırılıklar dikkate alınmazsa işçilerin bir gün de olsa mutlu şekilde kutladıkları resmi bir bayram olması oldukça önemlidir.
Yıl boyunca aşırı yoğun bir emek gücü ile efor sarf eden işçilerin bu resmi kutlamaları bahar şenliği altında barış içerisinde gerçekleştirmeleri güzel bir durumdur. Toplumsal kaynaşmanın sağlanmasında bu tür bayram ve etkinliklerin önemi büyüktür. İşçilerin bu bayramı diledikleri gibi kutlayabilmeleri için işçi sendikalarının büyük sorumlulukları olduğu bir gerçektir. Esasen herkes üzerine düşen sorumluluğun bilincinde hareket ettiğinde gerçekten adına yakışır bir bayram olur.