2. Amatör Ligden aldığı takımı profesyonel 2. Lige taşıyarak herkesin hak edilen övgüsünü alan Teknik Direktör Ömer Ortakudaş, tarihi başarılarına rağmen hak ettiği değeri bir türlü görmeyen bir spor adamı.
Zorluklar içinde başardıkları ile birkaç yıl öncesine kadar ‘mucize adam’ olarak anılan Ortakudaş, aniden unutuldu! Her şeye rağmen kendini sürekli hazır tutan ve geliştiren Ortakudaş, içini TSYD Trabzon Şubesi Dergisine döktü, futbol piyasasından niye uzak kaldığını, kırgınlıklarını, kendi eksiklerini ve eleştirilerini sıraladı.
Merkeze bağlı Düzyurt mahallesinin 1986’da kurulan kulübü Düzyurtspor’un önce futbolcusu, ardından da teknik direktörlüğünü yaptı Ömer Ortakudaş, tarihi başarılara, kitaplara konu olacak başarılara imza attı. Büyükşehir yasasından önce köy olan yerleşim 2 bin nüfuslu yerleşim yerinin imkansızlıklar içinde kapanma noktasına kalan, çorabı dahi bulunmayan kulübün borçlarını arkadaşları ile ödeyerek kayyumdan kurtaran Ortakudaş, çoğunluğu köydeki gençlerden oluşan bir takım kurdu.
Takım önce Trabzon 2. Amatör Ligde şampiyon oldu. 1. Amatör Ligdeki ilk sezonunda da şampiyonluk kupasını kaldıran Ortakudaş yönetimindeki Düzyurtspor, Süper Amatör Ligdeki ilk sezonunda Play Off’a çıktı. İkinci sezonu ise zirvede tamamlayarak Bölgesel Amatör Ligde Trabzon’u temsil etme hakkı kazandı. Bu ligdeki ilk sezonunda ikinci olan Ortakudaş idaresindeki Düzyurtspor, ardından şampiyon olarak profesyonel ligdeki tek köy takımı olarak Türkiye 3. Lige yükseldi.
Ömer Ortakudaş ve ekibi, 3. Lig’deki ilk yılı şampiyon olarak tamamlayıp tarihi bir başarıya imza attı. Bir sonraki sezon imkansızlıklar içerisinde dev bütçeli kulüplerle mücadele ettiği 2. Ligden küme düşen Düzyurtspor, çabuk toparlandı, yeniden Play-off’a yükselme başarısı gösterdi, finalde kaybetti. Ardından kulüp, Hekimoğlu’na devredildi. O süreçte takımdan ayrılan, sonrasında sadece pandemi döneminde kısa bir süre Tonyaspor’u çalıştıran Ömer Ortakudaş, duygularını ve hedeflerini şöyle anlattı:
BÜYÜK BAŞARILARIN GARİP KARŞILIĞI!
“Az bütçeyle, ama iyi planlama ile neler başarılabileceğini kanıtladım. Düşünün, kapanmak üzere olan, kayyuma gidecek olan kulübü aldık, yönetici birkaç abimiz ve arkadaşımla birlikte evladımız gibi baktık. Destek olan büyüklerimizle birlikte kulübü ayakta tuttuk. 125 metrekarelik, camları olmayan, karkas bir kulüp binamız vardı. İlk yıllarda arabamla çocukları, malzemeleri, topları taşıdım. Sonuçta 11 yıl hizmet verdik, o sürecin 8 yılının içine 5 şampiyonluk sığdırdık. 2. Amatör Ligden 2. Profesyonel Lige götürdük takımı.
Hayatımı adadım adeta Düzyurtspor’a, o dönemde sadece bir kulüpte çalıştığım ve orayı evim gibi hissettiğim, belki de; sonrasında daha büyük başarılara yol alabileceğimizi düşündüğüm için gelen önemli teklifleri ben ve yöneticilerimizle birlikte geri çevirdik. Belki kabul etseydim başka bir hikaye yazabilirdim, kim bilir? Ama Trabzon’dan futbolcu yetiştirmek bizim için daha öncelikti.
Düzyurtspor sonrası kısa bir Tonyaspor macerası oldu, orada dipteyken takımı alıp zirveye taşıdık, orada play-off’ta kaybettik. Yıllarca az imkanlarla önemli işler başardık, biraz yorulduk açıkçası. Üzerine bir de ailedeki sağlık sorunları eklenince önceliğimizi oraya verdim, gelen teklifleri geri çevirdim. Bu yüzden biraz kenarda kaldık. Ama son süreçte, geçmiş başarılarım ortadayken, hedefleri olan bir kulüpte çalışmayı açıkçası isterdim ama öyle bir teklif gelmedi.
Türkiye’de Hakkari dışında maça çıkmadığım tek bir il yok. Bırakın bölgesel amatör dönemini, profesyonel ligde 230 maça çıkan bir teknik adamım, bu rakamı iyi düşünün, 2 ve 3. Liglerde kaç teknik adam var. Ve galibiyet yüzdemiz, puan ortalamamızı da ekleyin buna! O kadar şampiyonluk yaşayan bir teknik adamım ama ne yazık ki, o kadar başarının garip bir karşılığını yaşıyorum!”
KENDİ OĞLUMU KULÜPTEN KOVDUM
“Niye tercih edilmedim, bunun gerçekçi bir cevabı yok aslında. Ama Türk futbolu gibi Trabzon’u da iyi niyetli olmayan menajerler sardı. Çok değer veriliyor onlara, biz onlara teslim olmadık. Onun dışında güçlü kişiler torpil için aradı, ben haksız yere kimseye lisans çıkarmadım, onlar da şimdi etkili konumlarda, bize bakış açıları iyi olmayabilir. Ben, kendi oğlumu kulüpten kovdum, kimsenin hakkını yemediğime inanıyorum. Ama bu durum güçlü insanları rahatsız etmiş olabilir!
En önemli sorunum şu belki de: Sanırım lobi anlamında çok yetersiz kaldım! Bu konuda yine bir yol alamadım! Bazıları gibi kendimi pazarlamayı da beceremedim belli ki! Başarılarımın beni bir yerlere taşıyacağını düşündüm hep. Bu yüzden Trabzon futboluna biraz kırgınlığım var açıkçası. Yapacaklarımı yapmış, başarmış, ışığı göstermiştim. Teknik direktöre ihtiyacı olan bir kulüp için daha başka ne tür kriter olabilir ki!
Belgem olmadan bu kadar başarıyı elde ettim, şimdi UEFA A Belgesini aldım. Uzun süredir Trabzon’daki altyapı dahil bütün maçları izlemeye çalışıyorum. Bölge illeri tarıyorum, futbolcu listem hazır. Dünya futbolunu, yeni gelişmeleri, sistemleri sürekli takip ediyorum. Artık hazırım, ailemdeki sağlık sorunları da aşıldı, ciddi projeleri olan bir takımla büyük yol alacağıma inanıyorum ve bu konuda kendime güveniyorum. Ama olmazsa yine pes etmeyeceğim, başka bir yol bulacağım ve yeniden bir başarı hikâyesi yazacağım.
Şampiyonluklar kadar en çok gurur duyduğum, şu anda Süper Lig dahil, Düzyurtspor eleğinden geçen çok sayıda futbolcum profesyonel liglerde forma giyiyor. Ben 2013’ten beri her sezon alt yapıdan, ildeki çeşitli kulüplerden gençleri alıp yetiştirdim. Şimdi bir bakın, kaç gencimizi profesyonel lige taşıyabiliyoruz. Ben bu anlamda iddialıyım, kendime güveniyorum. Geçmişim, yaptıklarımı da ortaya koyarak bu kadar iddialı konuşuyorum.
Trabzon futbolu ne yazık ki kötü bir durumda. Düşünün, iki profesyonel takımımız küme düştü, hakkı olmasına rağmen Bölgesel Amatör Lig’e katılmadı. Bir takımımız da BAL’dan affını istedi. Genç takımı Türkiye Şampiyonu olan kulüp BAL’a çıkmadı! Ne yazık ki hem kulüp, hem teknik adam, hem de futbolcu anlamında Trabzon, eski gücünü fazla hissettiremiyor, küme düşüyoruz gitgide. Bu yapı içinde Trabzon futboluna faydalı olacağıma inanıyorum.”
TAKA/AYTEKİN AKAY