Palabıyık kariyerinin neden bittiğini, hakkını helal etmediği isme kadar birbirinden önemli birçok itirafta bulundu. İşte Palabıyık'ın açıklamalarının tamamı...

Geçtiğimiz yaz düdüğünü asan Ali Palabıyık Hürriyet'e bomba açıklamalarda bulundu. Yaşadıklarıyla, yaşatılanlarla, hatasıyla sevabıyla, bilinmeyen yönleriyle karşınızda Ali Palabıyık...

'KARİYERİMİ RİZE-G.SARAY MAÇI BİTİRDİ'

FIFA kokartlı 1. kategori hakemi Ali Palabıyık’ın kariyeri neden bitti?

RİZE-G.Saray maçının son dakikasında verdiğim kararla hakemlik kariyerim bitirildi. Ülkemde hakemlik yapamadığım gibi UEFA’da da hem maçım hem de UEFA kış semineri davetim geri çekildi. Bu olaylar sonrası UEFA’nın bana bakış açısı değişti, Avrupa’da yönettiğim maçların kalitesi dahi düştü. Türkiye’de bize ağabeylik ve hocalık yapan, içimizde olan faktörler de devreye girdi. Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus’tan sonra Şampiyonlar Ligi’nde görev almak benim için büyük gururdu. Daha da yukarılara giderim derken, son çıktığım Şampiyonlar Ligi maçındaki gözlemci notum UEFA Hakem Kurulu müdahalesiyle değiştirildi. Şampiyonlar Ligi’ndeki 3 maçım da çok güzel geçti lakin devamı gelmedi maalesef.

‘BANA HAKEMLİĞİ BIRAKTIRAN TFF BAŞKANI ÇEVRESİNİN ETKİSİNDE KALDI’

Hakemliği bırakma aşamasında neler yaşandı?

MHK Başkanı Ahmet İbanoğlu’na ‘TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin beni kadroda tutmak istemediğini, eğer kendisine böyle bir baskı gelirse gereğini yapacağımı’ belirttim. Nihayetinde ‘TFF bünyesinde bana bakışın olumlu olmadığını’ söyledi ve FIFA hakemi olarak istifamı gönderdim. Bu karar TFF’de paylaşıldıktan sonra MHK başkanı sezon başı seminere davet ederek, TFF başkanının teşekkür plaketi vereceğini söyledi. TFF başkanının çevresinin etkisinde kalarak, güvenmediği ve hakemliği bıraktırdığı birine “Türk futboluna katkılarınız için teşekkür ederiz” diyerek plaket vermesini kabul etmem söz konusu olamazdı.

VAR neden olmadı?

Önce ‘neden olmasın’ dendi. Hatta TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin onayıyla bu görevi kabul edip, 01.08.2023 tarihinde dilekçemi göndermeme rağmen, aynı gün cevap geldi: ‘F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş seni istemiyor!’ Asıl gerekçenin sayın TFF başkanının saydığı takımların istekleri olduğuna inanmıyorum. Hakemliğimi bıraktırmak için bütün gücünü kullanmış isimler hala etkili yerlerde bulundukları için VAR kadrosu için verilen sözün de arkasında duramadılar.

3 BÜYÜKLER’İN BENİ İSTEMEME SEBEBİ PUAN KAYBETMELERİ

Ali Palabıyık ismine bu denli öfke neden?

Türkiye’nin en şanssız hakemi benim aslında. Bana söylenen “Beşiktaş, Fenerbahçe ve G.Saray seni istemiyor!” Sebebi de yönettiğim müsabakalarda hatalı karar olsun ya da olmasın çoğunlukla 3 Büyükler’in puan kaybetmeleri. Bir hakem için en önemli şans, eğer aleyhine hata yaptığı takım galip geldiyse problem olmaması. Bu kriter maalesef benim için hiç geçerli olmadı. Sahaya çıktığımda önce vicdanım, UEFA-MHK eğitimleri ve oyun kuralları kitabına uygun maç yönetmeye çalıştım, bir kesimin mutlu olması veya olmaması için değil.

VAR BENİM SONUM OLDU

Büyük hatalarda VAR'ın devreye girmesini bekliyorsunuz. Bazen müdahele etmediği ve zor durumda kaldığım pozisyonlar da oldu. Aslında VAR benim sonum oldu diyebiliriz. VAR hayatımızda değilken bu kadar sorun yaşamadık. Spor camiasının da hakemliğe bakışı VAR’dan önce daha saygılıydı. Baskının şiddeti günden güne arttı.

Hakem kökenli MHK Başkanı mı yoksa hakemlikten gelmeyenler mi daha iyi?

Zekeriya Alp ve Ufuk Özerten dönemlerinde dışarıdan gelen baskıların daha azaldığını düşünüyorum ve gerçekten arkamızda çok dik durdular. Zekeriya Başkan zamanında FIFA hakemi oldum. Hata yapmış olduğum maçlardan sonra dahi işin doğasında bunun olduğunu, güvenini ve devam etmemi istediğini söyledi. Konuşulanlara, yapılanlara hiç aldırma diyerek çok destek verdi. Tabii bu desteği verirken TFF Başkanının da MHK’nin arkasında durması çok önemli.

İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR BİZİ UEFA’YA KÖTÜLÜYOR

Türkiye’deki sorunlar UEFA’yı da etkiledi. Kendi hakemini kötüleyen bir ülke miyiz?

Asıl sorun şu ki, kendi liginizde yaşadığınız pozisyonlarla ilgili UEFA’ya ‘İşte bu sizin FIFA hakeminizin kararları. Bu hakeme maç veriyorsunuz’ şeklinde resmen bilgi gönderiliyor.“İçimizdeki İrlandalılar” tam olarak karşılığı! Bırakın bir maçı, daha ötesini de yaşadım. Son 2 yıl UEFA kış semineri davetim geri çevrildi!

F.Bahçe-Beşiktaş, Ç.Rizespor-G.Saray, Adana DS-F.Bahçe ve G.Saray-Alanya maçları... 17 hafta gibi rekor süre görev alamayan bir hakem bu süreci fiziksel ve ruhsal nasıl yönetebilir?

Süreci yönetmek gerçekten çok zor oldu. Türkiye’deki etkileri gerçekten çok vahimdi. Telefonumu değiştirmek zorunda kaldım. Sadece bana değil, aileme de inanılmaz mesajlar, tehditler geldi. Etrafımızda her takımı tutan taraftarlar, arkadaşlarımız, dostlarımız var. Sonuçta toplum önündeyiz. Sokakta dolaşıyoruz, işimiz var, okula gidiyoruz. Çocuklarımız okulda bir şeylerle karşılaşıyor. Herkes düşman gibi bakıyor. Ben de bir insanım, hayatım ve çocuklarım var. Maalesef özellikle sosyal medyanın kötü kullanımı bu etkiyi artırıyor. Daha kontrol altında tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ufak bir kıvılcım büyük infiale neden olabiliyor.


Hakemlerin bu sezonki genel performansı başarısız ve çok sayıda önemli hatalar var. Keza VAR’da da standartsızlık had safhada.

Kaygıdan kaynaklandığını düşünüyorum. Maalesef Türkiye'de hakemlere tüm mesajlar son üç sezonda benim üzerimden verildi. Yaklaşık 4 ay maç alamamak, sezon sonuna kadar görev vermemek. Hakemler ”aynısı benim de başıma gelir mi?” kaygısıyla maç yönettikleri için böyle sonuçlar var. Karar verirken duyguları ön plana çıkıyor, korkuları sahaya yansıyor. “Ben bunu çalarsam veya çalmazsam ne olur” kaygısı ortaya çıkıyor. Elbette kötü bir duygu ve bundan kurtulmak gerekiyor. Hakemin arkasında duran bir TFF hakeme güç ve cesaret verir.


'ALİ KOÇ’UN SÖZLERİ TALİHSİZ VE TEHLİKELİ'

Bu sezonki hakem tartışmaları çok erken ve agresif başladı. Ağır ithamlar, kulüp resmi hesaplarından saldırılar...

Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç’un açıklamaları talihsiz oldu. Çoğuna katılmıyorum ve hakemleri hedef göstermek çok tehlikeli. Özellikle sosyal hayatlarında taraftarların hakemlere karşı önyargı beslemesini talep etmek sakıncalı. Şu anda görev yapan bir hakemi düşünemiyorum. Bir kafede fotoğrafı mı çekildi, biri video mu çekiyor, arkadaşıyla konuşurken farklı durumlar ortaya çıkabilir mi gibi çok üzücü ve kötü bir durum. Böyle bir ortam yerine, tam tersi şekilde yöneticisiyle, futbolcusuyla, hakemiyle, gözlemcisiyle bir arada olunmalı. Saygı ortamı kazandırılmalı ki hakemler olarak toplum önünde ön yargılardan kurtulalım. Bu nasıl sağlanır bilmiyorum. Daha önce TFF çok güzel bir uygulama yapmıştı. Lig TV’de Nazlı Canyurt’un hazırladığı içerik bizi kamuoyuna tanıtan, insan olduğumuzu, bir ailemizin olduğunu, hakemlik dışında bir yaşantımızın olduğunu gösterebileceğimiz bir alan yaratmıştı.


FERHAT GÜNDOĞDU’YA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM

Tahkim Kurulu’nda Ferhat Başkan benimle alakalı olarak “Aile dostumdur, severim, kardeşim gibidir. Hala öyle midir bilmiyorum ama” dedi. Kendisine şu soruyu sordum: “Benim ne ahlaksızlığımı gördünüz de bir gün bile bekleyemeyiz” diyerek listeye aldınız? Bu tavrı nedeniyle yönettiğimiz tüm müsabakalar sanki şaibeliymiş durumuna geldi. 8 Mart mağdurları arasında bir akşam öncesinde maç yöneten arkadaşlarımız vardı. Eğer böyle bir durum varsa nasıl maç verirsiniz bir hakeme? Neticede herkes biliyor ki, kulüp başkanları, MHK Başkanı’nın eline bir liste verip, hem imzala hem de çıkıp açıkla dediler. Kendisi de sanki kendi tasarrufuymuş gibi bu tiyatroyu oynamayı kabul edip, inandırıcı olması için de “bilmediğiniz şeyler” var gibi süslü laflar etti. Bir MHK başkanının yapması gereken tek şey böyle bir liste dayatıldığında istifa etmek olmalıydı. Ferhat Gündoğdu, 20 sene uzak kaldığı camiada hayal bile edemeyeceği bir göreve getirilince kendini ispat etmek için akıl almaz bir yol denedi ve bu oyunun içinde yer aldı diye düşünüyorum. MHK’nın diğer üyeleri de sebepleri açıklanmayan bir konuda “böyle şey mi olur!” diyerek görevi bırakıp bunun gururunu yaşamak yerine, belki 3 ay daha 10’ar bin lira maaş alırız diye düşündüler. Hakkımı helal etmiyorum.


BAŞKANLARLA LİSTE YAPILIP ‘BU HAKEMLERİ BİTİRELİM’ DENMİŞ

Şubat 2022’de tekrar maç almaya başlamıştın ki Ferhat Gündoğdu’dan 8 Mart darbesi geldi.

ASLINDA gündemde Serdar Tatlı başkanın üç hakemle ilgili ‘isim verme’ raporu vardı. Benim Rize-G. Saray maçı da bu tartışmaların üzerine geldi. Ferhat başkan ‘Ligin 2. yarısında başlıyorsunuz’ dedi ancak yine başlayamadık. Bu kez de ‘onay bekliyoruz’ dendi. Düşünsenize, FIFA 1. Kategori hakeminiz ülkesinde maça çıkacak, MHK Başkanı onay bekliyor! Onayın çıkması 1.5 ayı buldu. Tam başladık, güzel gidiyor derken 8 Mart olayını yaşadık. Aslında 8 Mart’ın ortaya çıkmasının tohumları benim yönettiğim Rize-G.Saray maçından sonra atılmış diye duydum. 12 kişilik bir liste yapılarak, kulüp başkanlarıyla ‘bu hakemleri bitirelim’ denilmiş.


KİMİN ELİNDE NE BELGE VARSA AÇIKLASIN

Aile dostunuz Gündoğdu’ya sormadınız mı?

YAYINCI kuruluşa çıkıp ‘1 dakika bile bekleyemezdik’ demişti. Ve hala benimle alakalı ‘bilmediğiniz şeyler’ var diyormuş. Kendisinden rica ediyorum, kimin elinde ne belge varsa lütfen açıklasın. Çok şeffaf bir ortamda yaşıyoruz. Herkesin konuşmaları meydana dökülüyor. Artık bizi zan altında bırakmasınlar! 8 Mart’tan sonra toplumda sanki biz kötü bir şey yapmışız gibi algı oluştu. Türk futboluyla ilgili bir problemimiz varmış gibi algılandı. Böyle olmadığı 1 ay sonra ortaya çıktı. Asıl üzücü olan kararın altına imza atan MHK üyelerinin gözlemci olarak göreve devam etmeleri, tahkim kararı sonrası hakemliğe devam eden arkadaşlarımızın maçlarını değerlendirmeleridir!


Peki MHK ve TFF kanadı nasil yaklaştı?

Yetkililerle görüştüğümde Rizespor-Galatasaray maçından sonra bir süre beklemem gerektiğini ifade ettiler. Çünkü MHK değişikliği oldu ve Ferhat Gündoğdu göreve geldi. Ferhat hocayla ailecek görüşüyorduk. Ankara'da yaşıyordu. “Ali merak etme, halledeceğiz, biraz zaman” dedi. Ancak günün sonunda hakemliğimin tıkanmasını siyasete bağladılar. “Biz böyle olmasını istemiyoruz ama işte” diyerek ne TFF’nin ne de MHK’nın birşey yapamadığını belirttiler

Tahkim’deki davada Ferhat Gündoğdu’yla karşılaştınız mı?


Tahkim Kurulu’nda Ferhat Başkan benimle alakalı olarak “Aile dostumdur, severim, kardeşim gibidir. Hala öyle midir bilmiyorum ama” dedi. Kendisine şu soruyu sordum: “Benim ne ahlaksızlığımı gördünüz de bir gün bile bekleyemeyiz” diyerek listeye aldınız? Bu tavrı nedeniyle yönettiğimiz tüm müsabakalar sanki şaibeliymiş durumuna geldi. 8 Mart mağdurları arasında bir akşam öncesinde maç yöneten arkadaşlarımız vardı. Eğer böyle bir durum varsa nasıl maç verirsiniz bir hakeme? Neticede herkes biliyor ki, kulüp başkanları, MHK Başkanı’nın eline bir liste verip, hem imzala hem de çıkıp açıkla dediler. Kendisi de sanki kendi tasarrufuymuş gibi bu tiyatroyu oynamayı kabul edip, inandırıcı olması için de “bilmediğiniz şeyler” var gibi süslü laflar etti. Bir MHK başkanının yapması gereken tek şey böyle bir liste dayatıldığında istifa etmek olmalıydı. Ferhat Gündoğdu, 20 sene uzak kaldığı camiada hayal bile edemeyeceği bir göreve getirilince kendini ispat etmek için akıl almaz bir yol denedi ve bu oyunun içinde yer aldı diye düşünüyorum. MHK’nın diğer üyeleri de sebepleri açıklanmayan bir konuda “böyle şey mi olur!” diyerek görevi bırakıp bunun gururunu yaşamak yerine, belki 3 ay daha 10’ar bin lira maaş alırız diye düşündüler. Hakkımı helal etmiyorum.

DALLAS ‘YENİ BİR KARİYER SEÇ’ DEDİ

TFF Danışmanı Hugh Dallas, bu konunun neresinde?

Altınordu-Bandırmaspor maçından sonra sezon sonuna kadar maç verilmeme kararı sonrası,ilk seminerde Hugh Dallas benimle özel olarak konuştu. Takımların benden şikayetçi olduğu ve artık kendime yeni bir kariyer seçmem gerektiğini söyledi. Kendisine bu kararı almak için düşünmem gerektiğini söyledim. Aslında bir gün önce kendisi TFF başkanı Mehmet Büyükekşi ile görüştüğünü söylediğinde bu kararı ben vermezsem başıma gelecekleri biliyordum. UEFA eğitimcisini bile araya koyup bir Fifa hakemine hakemliği bıraktırmaya çalışmanın daha önce hiçbir federasyon başkanının uğraştığı birşey olduğunu sanmıyorum. Federasyon başkanının hem sosyal medyanın ve siyasette etkili takım yöneticilerinin etkisinde kalıp, bana güvenmediğini söyleyip, zorla hakemliği bıraktırıp hem de Türk futboluna katkılarınız için teşekkür ederiz diyerek kamuoyu önünde plaket vermesi ikiyüzlülüğüne alet olmayı gururuma yedirmem mümkün değildi. Neden VAR kadrosuna alınmadığımı MHK Başkanı’na sorduğumda “aslında neden olmasın” gibilerinden konuştu. Demek ki ilk etapta akıllarına gelmedi. Ön yargı çok kötü bir şey. Birkaç gün geçtikten sonra sayın Başkan beni aradı ve “Seni VAR kadrosuna alalım” dedi. Aslında kırgınlığım vardı.Çünkü Hüseyin Göçek ve Suat Arslanboğa gibi aynı anda beni de VAR hakemi olarak açıklayabilirlerdi. Sistem içerisinde kalmak benim için iyi olur diyerek VAR hakemliğini kabul ettim. Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin onayı ve bilgisi ile bu görevi kabul edip 01.08.2023 tarihinde sabah erkenden göndermiş olduğum dilekçeye aynı gün akşamı verilen cevap Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş seni istemiyor! Asıl gerekçe de Federasyon başkanının bu saydığı takımların isteklerine çok önem vermesi değildi aslında, çünkü kendi teklif ettikleri bir görevi verme aşamasında bile tekrar izin almadan cesaret edememeleriydi. Sonuç olarak da hakemliği bıraktırmak için tüm gücünü kullanmış isimler hala etkili yerlerde bulundukları için hem Federasyon başkanı hem de MHK başkanı verdikleri sözün arkasında duramadılar. Futbolu yönetenler hem siyasetin hem de adına kamuoyu dedikleri taraftar ve sosyal medya gruplarının etkisinde kaldıkları sürece, her hafta başka bir hakeme sezon sonuna kadar görev verilmeyeceğini veya klasman düşüreceğini açıklamaya devam ettikleri sürece sorunların çözülmesi mümkün değil.


DALLAS ÇOK ACIMASIZCA VURABİLİYOR, ELEŞTİRİYOR

Uilenberg mi, Dallas mı?

UİLENBERG bizi daha çok anlıyordu, sık konuşuyordu. Hatayı nasıl yaptığın değil de bu hatadan nasıl bir ders çıkartırız yaklaşımı vardı. Dallas daha soğuk mizaçlı. Bunun da insan ilişkilerine yansıdığını düşünüyorum. Çok acımasızca eleştiriyor, çok acımasızca vurabiliyor. Kendi ülkesindeki hakemleri anlatırken hatalara bazen anlam veremediğinden bahsederken biz hata yaptığımızda sanki kasıtlı yapmışız gibi değerlendirdiği oldu. Ben Uilenberg zihniyetinden yanayım. UEFA’da, Türkiye’de bizleri destekledi.

MHK yapılanmasında bu sezonki TFF “Almanya modeli” üzerinde duruyor. Türkiye'deki son 23 yılda 21 kez MHK değişmesinden ve hakemliğe faydası olmayan bu kanserleşmiş zihniyetten nasıl kurtuluruz?

AP: Kulüplerden birkaç yetkilinin yer alacağı modeli nasıl yapacaklarını bilemiyorum ancak açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Günü kurtaracak, geçiştirecek ve temeli olmayan konular. TFF Başkanı sayın Mehmet Büyükekşi döneminde şöyle bir yaklaşım var. Şirket modeliyle yaklaşıyor. Bizi de şirketinin bir elemanı olarak görüyor. Bizimle seminerlerdeki konuşmalarında da hep bunu dile getirdi. “Sizi şöyle görüyoruz, yeni şeyler uygulayacağız, psikoteknik uygulamalarla algınızı ölçecek, konsantrasyonunuzu artıracak verileri ortaya koyacağız”. Yaptığımız iş performansa dayalı ve sonuçta etkisi çok büyük. Yani normal bir şirket çalışanı, halkla ilişkiler uzmanı, satış temsilcisi gibi değil. Çok hassas. Çok ciddi rakamların konuşulduğu bir ortamda, kaliteli oyuncuların ligimizde oynadığını düşünürsek, öyle basite indirgenecek bir durum değil. Ve bu şirket yaklaşımının da etkisiyle Sayın Mehmet Büyükekşi geçen sezon Antalya'daki kış seminerindeki konuşmasında hakemlere gözdağı verdi. Söylediği ana nokta “Şirketin sahibiyim, beğenmezsem atarım” demeye getirdi.

Bu yaklaşımın hakemlerde etkisi nasıl oldu?

O cümleden çok rahatsız olduk. “Yani siz sahada gereğini yapmazsanız, ben yaparım sizin yerinize” der gibi. Bizi bir şirket çalışanı, elemanı gibi gördü. Keşke bu şekilde yaklaşmayıp, daha değerli olduğumuzu hissettirmiş olsaydı. Sevgisini paylaşıp yapıcı davransaydı, fikir alışverişinde bulunsaydı kendi döneminde belki bu kadar hakemlik göz önüne gelmeyecekti. Yeni uyguladığı modeller nedeniyle eleştirilmeyecekti. Maalesef MHK var gibi gözükse de bütün kararları kendisi alıyor. Düşünün ki geçen sene ceza aldığımı Merkez Hakem Kurulu açıklamadı. TFF açıklamasıyla verildi. Yine iki üç gün önceki konuşmasında söylemiş olduğu bir nokta var. Devre arasında hakem klasmanı yapacağız ve bunu titizlikle takip edeceğiz, kriterlere uygun olmasını sağlayacağız minvalinde konuştu. Yine kendisinin müdahil olduğunu görebiliyoruz.


Atama konusuyla devam edeyim. İki sezon üst üste, ligde Trabzonspor ile F.Bahçe arasındaki 4 maçı da sen yönettin. Süper Lig seviyesinde bir hakemin ruh hali bu tarz kritik ve önemli eşleşmede nasıl oluyor? Maç geldiği zaman ne hissediyorsun? “Böyle bir saçmalık olur mu” diyor musun? MHK ne diyordu?

Böyle bir saçmalık olur mu demiyorum ama başka bir örnek vereyim: Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçı. Van Persie ile Tosic'in bir pozisyonu var. Çok tartışıldı kamuoyunda. Beni hatalı bulan da haklı bulan da oldu. Sonuçta kamuoyunda tartışılan bir maç ve nihayetinde o maçtan yara alarak çıktım bir pozisyondan dolayı. Görmediğim bir pozisyonla alakalı Van Persie’yi atmam gerekiyordu diye kamuoyunda bana karşı bir önyargı oluştu. Aynı sezon içerisinde sanırım en fazla 5-6 hafta sonra yine bir Fenerbahçe-Beşiktaş müsabakası. Düşünsenize, bu maça tebligatı benden başka herkes bekler herhalde. Çünkü daha yeni yönetmişim ve çok tartışılmış, yara almışım. Beşiktaş tarafından çok tepki gösterilmiş. Yani diyorum ki kupa maçından sonra bu derbinin bana gelmesi mümkün değil. O günlerde Riva'da seminer bittiğinde MHK ‘da olmayan bir yönetici yanıma geldi “hadi hayırlı olsun” dedi. Düşünün daha maç atamaları yapılmamıştı. “F.Bahçe-Beşiktaş maçına en son atanacak kişi benim, mümkün değil” dedim ama nafile. Hala Van Persie konuşuluyordu. 10-15 dakika sonra mesaj geldi: “Ali Palabıyık, Fenerbahçe-Beşiktaş”. Psikolojimi düşünebiliyor musunuz! Sadece benim değil taraftarlar ve her iki takım tarafından bakılması gerekiyor bu duruma. Ve sonuç haklı olarak gösterdiğim 5 kırmızı kart ve saha içi yaşanan olaylar!

Bundesliga’daki çok özenli hakem atamalarını gösteren bir yazı yazmıştım. Hakemleri kulüplerle akraba yapmadıkları, aynı takımın maçına sık vermedikleri. Hakemini koruyup düşünen sistemi. En güzelini anlatıyorsun, Trabzonspor-Fenerbahçe'de şansın da yardımıyla sıkıntı olmadı ama FB-BJK derbisindeki sıkıntı ileriki kariyer günlerini etkiliyor.

Geçen sene de aslında benzer durum Galatasaray Alanya maçı sonrası oldu. Mümkün olduğunca Anadolu takımlarının maçlarına verdiler. Beşiktaş zaten istemiyordu, Adana Demir Spor maçından sonra bir daha Beşiktaş maçına çıkmadım. Bu kriteri yapay zekaya girdiler. Galatasaray da Alanyaspor maçından sonra istemiyordu. Adana Demir Spor-Fenerbahçe maçından sonra da haftalarca maç alamadım. 9 maçla sezonu bitirdim. Adana Demir-Fenerbahçe maçı da atama olarak bana gelmemesi gereken bir maç. Bu nedenle yapay zeka kriterleri doğru kurgulanmalı. Atama çok hassas bir iş. Sonucu böyle oldu. Türkiye'de çok kolay hakem harcıyoruz. Sayın Mehmet Büyükekşi dedi ki “genç hakemleri yetiştireceğiz”. Keşke söylemdeki kadar basit olsa. Keşke hakemler bu kadar çabuk yetişse. Biz de çok isteriz ancak yetişeni de doğru uygulamalarla koruyup kollamak gerek.Türkiye’de çok kaygan bir zemin var ve ayakta kalabilmek, düştükçe geri kalkabilmek o baskılardan sonra çok ağır. Sosyal medya, medya, spor yazarları, yöneticiler gibi hepsinin baskısından kurtulabilmek ve ilerleyebilmek çok zor.

Hakem yaş ortalaması oldukça düştü. Sadece ilk 10-15 haftada bu denli ağır eleştirileri son 10 yılda pek hatırlamıyorum. Yabancı hakem mi gelmeli bir süre acaba ne diyorsun? Atamalar dikkatli ve özenli yapılsa sorun azalır mı?

Üst üste 2 sezon Trabzonspor-F.Bahçe maçlarını ben yönettim diye konuşmuştuk. Süper Lig’e çıkan hakemin hayali derbi yönetmektir. Büyük maçlara çıkmayı herkes ister ancak sonucu olumsuz olduğu zaman yönetmemek çok daha faydalıdır. Diğer maçlarda yaşadığın sorunların etkisi, kamuoyundaki beklentisi, hakemin üzerindeki baskısı daha az oluyor. Ve bugün gelinen noktada kimse derbiye, büyük maça çıkmak istemiyor. Yabancı hakem gelmesi sorunu tabi ki çözmeyecek. Sadece kamuoyundaki baskıyı o yabancı hakem veya MHK hissetmeyecek. Bu hakemi bir daha getirmeyin diyecekler. O hakem bir daha Türkiye'ye gelmediği zaman problem kalmayacak. Son zamanlarda temsilcilerimizin avrupada kupalarında oynadığı müsabakalardaki hataları hem de diğer büyük liglerde yaşanılan pozisyonları hepimiz görüyoruz. Bu müsabakalardaki tüm hakemler yabancı!

Bu sıkıntılı maçlardan sonra hakemler nasıl bir özeleştiri yapar? Veya keşke MHK’ya bu maça atanmam doğru olmaz gibi bir istişare yapsaydım dediğin zamanlar oldu mu?

Tabii ki, öz eleştirisiz hakemlik asla olmaz. Tebligatı aldığım ilk güne dönerim.Bazen o maça çıkmak istemezsiniz ancak bir şey diyemiyorsunuz. Hiçbir hakem maç geldikten sonra “ben bu maça gitmeyeyim” veya “bu maça uygun değilim” gibi düşünmez maalesef. Çünkü hakem için maç çok önemli. Her hafta gitmek ister. Bir haftada üç maça çıkan var. Başka hakem mi yok? Evine dönmeden başka bir şehre tekrar yeni maça giden hakemlerimiz de oldu. Bunlar pek çok hakem cezalı dahi değilken, evde haftalarca maç beklerken de oldu. Her şey göz önünde. Her atamayı herkes takip ediyor. Artık günümüz teknolojisinde her şeye kolay ulaşabiliyorsunuz. Ne kadar engellemiş olsanız bile. Federasyonumuz hatırlarsanız bir ara internet sitesindeki hakem bilgilerini kapattı. Maç detaylarını kimse göremiyordu.Sebebini de KVKK dediler ama altında başka bir şey vardı diye düşünüyorum.

Düdüğünü asan Ali Palabıyık’tan Trabzonspor itirafı

25 Temmuz 2023’te düdüğünü asan FIFA kokartlı eski hakem Ali Palabıyık, kendisini istifaya götüren süreci anlattı. Palabıyık kariyerinin neden bittiğini, hakkını helal etmediği isme kadar birbirinden önemli birçok itirafta bulundu. İşte Palabıyık'ın açıklamalarının tamamı...

Geçtiğimiz yaz düdüğünü asan Ali Palabıyık Hürriyet'e bomba açıklamalarda bulundu. Yaşadıklarıyla, yaşatılanlarla, hatasıyla sevabıyla, bilinmeyen yönleriyle karşınızda Ali Palabıyık...

'KARİYERİMİ RİZE-G.SARAY MAÇI BİTİRDİ'

FIFA kokartlı 1. kategori hakemi Ali Palabıyık’ın kariyeri neden bitti?

RİZE-G.Saray maçının son dakikasında verdiğim kararla hakemlik kariyerim bitirildi. Ülkemde hakemlik yapamadığım gibi UEFA’da da hem maçım hem de UEFA kış semineri davetim geri çekildi. Bu olaylar sonrası UEFA’nın bana bakış açısı değişti, Avrupa’da yönettiğim maçların kalitesi dahi düştü. Türkiye’de bize ağabeylik ve hocalık yapan, içimizde olan faktörler de devreye girdi. Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus’tan sonra Şampiyonlar Ligi’nde görev almak benim için büyük gururdu. Daha da yukarılara giderim derken, son çıktığım Şampiyonlar Ligi maçındaki gözlemci notum UEFA Hakem Kurulu müdahalesiyle değiştirildi. Şampiyonlar Ligi’ndeki 3 maçım da çok güzel geçti lakin devamı gelmedi maalesef.

‘BANA HAKEMLİĞİ BIRAKTIRAN TFF BAŞKANI ÇEVRESİNİN ETKİSİNDE KALDI’

Hakemliği bırakma aşamasında neler yaşandı?

MHK Başkanı Ahmet İbanoğlu’na ‘TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin beni kadroda tutmak istemediğini, eğer kendisine böyle bir baskı gelirse gereğini yapacağımı’ belirttim. Nihayetinde ‘TFF bünyesinde bana bakışın olumlu olmadığını’ söyledi ve FIFA hakemi olarak istifamı gönderdim. Bu karar TFF’de paylaşıldıktan sonra MHK başkanı sezon başı seminere davet ederek, TFF başkanının teşekkür plaketi vereceğini söyledi. TFF başkanının çevresinin etkisinde kalarak, güvenmediği ve hakemliği bıraktırdığı birine “Türk futboluna katkılarınız için teşekkür ederiz” diyerek plaket vermesini kabul etmem söz konusu olamazdı.

VAR neden olmadı?

Önce ‘neden olmasın’ dendi. Hatta TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin onayıyla bu görevi kabul edip, 01.08.2023 tarihinde dilekçemi göndermeme rağmen, aynı gün cevap geldi: ‘F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş seni istemiyor!’ Asıl gerekçenin sayın TFF başkanının saydığı takımların istekleri olduğuna inanmıyorum. Hakemliğimi bıraktırmak için bütün gücünü kullanmış isimler hala etkili yerlerde bulundukları için VAR kadrosu için verilen sözün de arkasında duramadılar.

3 BÜYÜKLER’İN BENİ İSTEMEME SEBEBİ PUAN KAYBETMELERİ

Ali Palabıyık ismine bu denli öfke neden?

Türkiye’nin en şanssız hakemi benim aslında. Bana söylenen “Beşiktaş, Fenerbahçe ve G.Saray seni istemiyor!” Sebebi de yönettiğim müsabakalarda hatalı karar olsun ya da olmasın çoğunlukla 3 Büyükler’in puan kaybetmeleri. Bir hakem için en önemli şans, eğer aleyhine hata yaptığı takım galip geldiyse problem olmaması. Bu kriter maalesef benim için hiç geçerli olmadı. Sahaya çıktığımda önce vicdanım, UEFA-MHK eğitimleri ve oyun kuralları kitabına uygun maç yönetmeye çalıştım, bir kesimin mutlu olması veya olmaması için değil.

VAR BENİM SONUM OLDU

Büyük hatalarda VAR'ın devreye girmesini bekliyorsunuz. Bazen müdahele etmediği ve zor durumda kaldığım pozisyonlar da oldu. Aslında VAR benim sonum oldu diyebiliriz. VAR hayatımızda değilken bu kadar sorun yaşamadık. Spor camiasının da hakemliğe bakışı VAR’dan önce daha saygılıydı. Baskının şiddeti günden güne arttı.

Hakem kökenli MHK Başkanı mı yoksa hakemlikten gelmeyenler mi daha iyi?

Zekeriya Alp ve Ufuk Özerten dönemlerinde dışarıdan gelen baskıların daha azaldığını düşünüyorum ve gerçekten arkamızda çok dik durdular. Zekeriya Başkan zamanında FIFA hakemi oldum. Hata yapmış olduğum maçlardan sonra dahi işin doğasında bunun olduğunu, güvenini ve devam etmemi istediğini söyledi. Konuşulanlara, yapılanlara hiç aldırma diyerek çok destek verdi. Tabii bu desteği verirken TFF Başkanının da MHK’nin arkasında durması çok önemli.

İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR BİZİ UEFA’YA KÖTÜLÜYOR

Türkiye’deki sorunlar UEFA’yı da etkiledi. Kendi hakemini kötüleyen bir ülke miyiz?

Asıl sorun şu ki, kendi liginizde yaşadığınız pozisyonlarla ilgili UEFA’ya ‘İşte bu sizin FIFA hakeminizin kararları. Bu hakeme maç veriyorsunuz’ şeklinde resmen bilgi gönderiliyor.“İçimizdeki İrlandalılar” tam olarak karşılığı! Bırakın bir maçı, daha ötesini de yaşadım. Son 2 yıl UEFA kış semineri davetim geri çevrildi!

F.Bahçe-Beşiktaş, Ç.Rizespor-G.Saray, Adana DS-F.Bahçe ve G.Saray-Alanya maçları... 17 hafta gibi rekor süre görev alamayan bir hakem bu süreci fiziksel ve ruhsal nasıl yönetebilir?

Süreci yönetmek gerçekten çok zor oldu. Türkiye’deki etkileri gerçekten çok vahimdi. Telefonumu değiştirmek zorunda kaldım. Sadece bana değil, aileme de inanılmaz mesajlar, tehditler geldi. Etrafımızda her takımı tutan taraftarlar, arkadaşlarımız, dostlarımız var. Sonuçta toplum önündeyiz. Sokakta dolaşıyoruz, işimiz var, okula gidiyoruz. Çocuklarımız okulda bir şeylerle karşılaşıyor. Herkes düşman gibi bakıyor. Ben de bir insanım, hayatım ve çocuklarım var. Maalesef özellikle sosyal medyanın kötü kullanımı bu etkiyi artırıyor. Daha kontrol altında tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ufak bir kıvılcım büyük infiale neden olabiliyor.


Hakemlerin bu sezonki genel performansı başarısız ve çok sayıda önemli hatalar var. Keza VAR’da da standartsızlık had safhada.

Kaygıdan kaynaklandığını düşünüyorum. Maalesef Türkiye'de hakemlere tüm mesajlar son üç sezonda benim üzerimden verildi. Yaklaşık 4 ay maç alamamak, sezon sonuna kadar görev vermemek. Hakemler ”aynısı benim de başıma gelir mi?” kaygısıyla maç yönettikleri için böyle sonuçlar var. Karar verirken duyguları ön plana çıkıyor, korkuları sahaya yansıyor. “Ben bunu çalarsam veya çalmazsam ne olur” kaygısı ortaya çıkıyor. Elbette kötü bir duygu ve bundan kurtulmak gerekiyor. Hakemin arkasında duran bir TFF hakeme güç ve cesaret verir.


'ALİ KOÇ’UN SÖZLERİ TALİHSİZ VE TEHLİKELİ'

Bu sezonki hakem tartışmaları çok erken ve agresif başladı. Ağır ithamlar, kulüp resmi hesaplarından saldırılar...

Fenerbahçe Başkanı sayın Ali Koç’un açıklamaları talihsiz oldu. Çoğuna katılmıyorum ve hakemleri hedef göstermek çok tehlikeli. Özellikle sosyal hayatlarında taraftarların hakemlere karşı önyargı beslemesini talep etmek sakıncalı. Şu anda görev yapan bir hakemi düşünemiyorum. Bir kafede fotoğrafı mı çekildi, biri video mu çekiyor, arkadaşıyla konuşurken farklı durumlar ortaya çıkabilir mi gibi çok üzücü ve kötü bir durum. Böyle bir ortam yerine, tam tersi şekilde yöneticisiyle, futbolcusuyla, hakemiyle, gözlemcisiyle bir arada olunmalı. Saygı ortamı kazandırılmalı ki hakemler olarak toplum önünde ön yargılardan kurtulalım. Bu nasıl sağlanır bilmiyorum. Daha önce TFF çok güzel bir uygulama yapmıştı. Lig TV’de Nazlı Canyurt’un hazırladığı içerik bizi kamuoyuna tanıtan, insan olduğumuzu, bir ailemizin olduğunu, hakemlik dışında bir yaşantımızın olduğunu gösterebileceğimiz bir alan yaratmıştı.


FERHAT GÜNDOĞDU’YA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM

Tahkim Kurulu’nda Ferhat Başkan benimle alakalı olarak “Aile dostumdur, severim, kardeşim gibidir. Hala öyle midir bilmiyorum ama” dedi. Kendisine şu soruyu sordum: “Benim ne ahlaksızlığımı gördünüz de bir gün bile bekleyemeyiz” diyerek listeye aldınız? Bu tavrı nedeniyle yönettiğimiz tüm müsabakalar sanki şaibeliymiş durumuna geldi. 8 Mart mağdurları arasında bir akşam öncesinde maç yöneten arkadaşlarımız vardı. Eğer böyle bir durum varsa nasıl maç verirsiniz bir hakeme? Neticede herkes biliyor ki, kulüp başkanları, MHK Başkanı’nın eline bir liste verip, hem imzala hem de çıkıp açıkla dediler. Kendisi de sanki kendi tasarrufuymuş gibi bu tiyatroyu oynamayı kabul edip, inandırıcı olması için de “bilmediğiniz şeyler” var gibi süslü laflar etti. Bir MHK başkanının yapması gereken tek şey böyle bir liste dayatıldığında istifa etmek olmalıydı. Ferhat Gündoğdu, 20 sene uzak kaldığı camiada hayal bile edemeyeceği bir göreve getirilince kendini ispat etmek için akıl almaz bir yol denedi ve bu oyunun içinde yer aldı diye düşünüyorum. MHK’nın diğer üyeleri de sebepleri açıklanmayan bir konuda “böyle şey mi olur!” diyerek görevi bırakıp bunun gururunu yaşamak yerine, belki 3 ay daha 10’ar bin lira maaş alırız diye düşündüler. Hakkımı helal etmiyorum.


BAŞKANLARLA LİSTE YAPILIP ‘BU HAKEMLERİ BİTİRELİM’ DENMİŞ

Şubat 2022’de tekrar maç almaya başlamıştın ki Ferhat Gündoğdu’dan 8 Mart darbesi geldi.

ASLINDA gündemde Serdar Tatlı başkanın üç hakemle ilgili ‘isim verme’ raporu vardı. Benim Rize-G. Saray maçı da bu tartışmaların üzerine geldi. Ferhat başkan ‘Ligin 2. yarısında başlıyorsunuz’ dedi ancak yine başlayamadık. Bu kez de ‘onay bekliyoruz’ dendi. Düşünsenize, FIFA 1. Kategori hakeminiz ülkesinde maça çıkacak, MHK Başkanı onay bekliyor! Onayın çıkması 1.5 ayı buldu. Tam başladık, güzel gidiyor derken 8 Mart olayını yaşadık. Aslında 8 Mart’ın ortaya çıkmasının tohumları benim yönettiğim Rize-G.Saray maçından sonra atılmış diye duydum. 12 kişilik bir liste yapılarak, kulüp başkanlarıyla ‘bu hakemleri bitirelim’ denilmiş.


KİMİN ELİNDE NE BELGE VARSA AÇIKLASIN

Aile dostunuz Gündoğdu’ya sormadınız mı?

YAYINCI kuruluşa çıkıp ‘1 dakika bile bekleyemezdik’ demişti. Ve hala benimle alakalı ‘bilmediğiniz şeyler’ var diyormuş. Kendisinden rica ediyorum, kimin elinde ne belge varsa lütfen açıklasın. Çok şeffaf bir ortamda yaşıyoruz. Herkesin konuşmaları meydana dökülüyor. Artık bizi zan altında bırakmasınlar! 8 Mart’tan sonra toplumda sanki biz kötü bir şey yapmışız gibi algı oluştu. Türk futboluyla ilgili bir problemimiz varmış gibi algılandı. Böyle olmadığı 1 ay sonra ortaya çıktı. Asıl üzücü olan kararın altına imza atan MHK üyelerinin gözlemci olarak göreve devam etmeleri, tahkim kararı sonrası hakemliğe devam eden arkadaşlarımızın maçlarını değerlendirmeleridir!


Peki MHK ve TFF kanadı nasil yaklaştı?

Yetkililerle görüştüğümde Rizespor-Galatasaray maçından sonra bir süre beklemem gerektiğini ifade ettiler. Çünkü MHK değişikliği oldu ve Ferhat Gündoğdu göreve geldi. Ferhat hocayla ailecek görüşüyorduk. Ankara'da yaşıyordu. “Ali merak etme, halledeceğiz, biraz zaman” dedi. Ancak günün sonunda hakemliğimin tıkanmasını siyasete bağladılar. “Biz böyle olmasını istemiyoruz ama işte” diyerek ne TFF’nin ne de MHK’nın birşey yapamadığını belirttiler

Tahkim’deki davada Ferhat Gündoğdu’yla karşılaştınız mı?


Tahkim Kurulu’nda Ferhat Başkan benimle alakalı olarak “Aile dostumdur, severim, kardeşim gibidir. Hala öyle midir bilmiyorum ama” dedi. Kendisine şu soruyu sordum: “Benim ne ahlaksızlığımı gördünüz de bir gün bile bekleyemeyiz” diyerek listeye aldınız? Bu tavrı nedeniyle yönettiğimiz tüm müsabakalar sanki şaibeliymiş durumuna geldi. 8 Mart mağdurları arasında bir akşam öncesinde maç yöneten arkadaşlarımız vardı. Eğer böyle bir durum varsa nasıl maç verirsiniz bir hakeme? Neticede herkes biliyor ki, kulüp başkanları, MHK Başkanı’nın eline bir liste verip, hem imzala hem de çıkıp açıkla dediler. Kendisi de sanki kendi tasarrufuymuş gibi bu tiyatroyu oynamayı kabul edip, inandırıcı olması için de “bilmediğiniz şeyler” var gibi süslü laflar etti. Bir MHK başkanının yapması gereken tek şey böyle bir liste dayatıldığında istifa etmek olmalıydı. Ferhat Gündoğdu, 20 sene uzak kaldığı camiada hayal bile edemeyeceği bir göreve getirilince kendini ispat etmek için akıl almaz bir yol denedi ve bu oyunun içinde yer aldı diye düşünüyorum. MHK’nın diğer üyeleri de sebepleri açıklanmayan bir konuda “böyle şey mi olur!” diyerek görevi bırakıp bunun gururunu yaşamak yerine, belki 3 ay daha 10’ar bin lira maaş alırız diye düşündüler. Hakkımı helal etmiyorum.

DALLAS ‘YENİ BİR KARİYER SEÇ’ DEDİ

TFF Danışmanı Hugh Dallas, bu konunun neresinde?

Altınordu-Bandırmaspor maçından sonra sezon sonuna kadar maç verilmeme kararı sonrası,ilk seminerde Hugh Dallas benimle özel olarak konuştu. Takımların benden şikayetçi olduğu ve artık kendime yeni bir kariyer seçmem gerektiğini söyledi. Kendisine bu kararı almak için düşünmem gerektiğini söyledim. Aslında bir gün önce kendisi TFF başkanı Mehmet Büyükekşi ile görüştüğünü söylediğinde bu kararı ben vermezsem başıma gelecekleri biliyordum. UEFA eğitimcisini bile araya koyup bir Fifa hakemine hakemliği bıraktırmaya çalışmanın daha önce hiçbir federasyon başkanının uğraştığı birşey olduğunu sanmıyorum. Federasyon başkanının hem sosyal medyanın ve siyasette etkili takım yöneticilerinin etkisinde kalıp, bana güvenmediğini söyleyip, zorla hakemliği bıraktırıp hem de Türk futboluna katkılarınız için teşekkür ederiz diyerek kamuoyu önünde plaket vermesi ikiyüzlülüğüne alet olmayı gururuma yedirmem mümkün değildi. Neden VAR kadrosuna alınmadığımı MHK Başkanı’na sorduğumda “aslında neden olmasın” gibilerinden konuştu. Demek ki ilk etapta akıllarına gelmedi. Ön yargı çok kötü bir şey. Birkaç gün geçtikten sonra sayın Başkan beni aradı ve “Seni VAR kadrosuna alalım” dedi. Aslında kırgınlığım vardı.Çünkü Hüseyin Göçek ve Suat Arslanboğa gibi aynı anda beni de VAR hakemi olarak açıklayabilirlerdi. Sistem içerisinde kalmak benim için iyi olur diyerek VAR hakemliğini kabul ettim. Federasyon Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin onayı ve bilgisi ile bu görevi kabul edip 01.08.2023 tarihinde sabah erkenden göndermiş olduğum dilekçeye aynı gün akşamı verilen cevap Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş seni istemiyor! Asıl gerekçe de Federasyon başkanının bu saydığı takımların isteklerine çok önem vermesi değildi aslında, çünkü kendi teklif ettikleri bir görevi verme aşamasında bile tekrar izin almadan cesaret edememeleriydi. Sonuç olarak da hakemliği bıraktırmak için tüm gücünü kullanmış isimler hala etkili yerlerde bulundukları için hem Federasyon başkanı hem de MHK başkanı verdikleri sözün arkasında duramadılar. Futbolu yönetenler hem siyasetin hem de adına kamuoyu dedikleri taraftar ve sosyal medya gruplarının etkisinde kaldıkları sürece, her hafta başka bir hakeme sezon sonuna kadar görev verilmeyeceğini veya klasman düşüreceğini açıklamaya devam ettikleri sürece sorunların çözülmesi mümkün değil.


DALLAS ÇOK ACIMASIZCA VURABİLİYOR, ELEŞTİRİYOR

Uilenberg mi, Dallas mı?

UİLENBERG bizi daha çok anlıyordu, sık konuşuyordu. Hatayı nasıl yaptığın değil de bu hatadan nasıl bir ders çıkartırız yaklaşımı vardı. Dallas daha soğuk mizaçlı. Bunun da insan ilişkilerine yansıdığını düşünüyorum. Çok acımasızca eleştiriyor, çok acımasızca vurabiliyor. Kendi ülkesindeki hakemleri anlatırken hatalara bazen anlam veremediğinden bahsederken biz hata yaptığımızda sanki kasıtlı yapmışız gibi değerlendirdiği oldu. Ben Uilenberg zihniyetinden yanayım. UEFA’da, Türkiye’de bizleri destekledi.

MHK yapılanmasında bu sezonki TFF “Almanya modeli” üzerinde duruyor. Türkiye'deki son 23 yılda 21 kez MHK değişmesinden ve hakemliğe faydası olmayan bu kanserleşmiş zihniyetten nasıl kurtuluruz?

AP: Kulüplerden birkaç yetkilinin yer alacağı modeli nasıl yapacaklarını bilemiyorum ancak açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Günü kurtaracak, geçiştirecek ve temeli olmayan konular. TFF Başkanı sayın Mehmet Büyükekşi döneminde şöyle bir yaklaşım var. Şirket modeliyle yaklaşıyor. Bizi de şirketinin bir elemanı olarak görüyor. Bizimle seminerlerdeki konuşmalarında da hep bunu dile getirdi. “Sizi şöyle görüyoruz, yeni şeyler uygulayacağız, psikoteknik uygulamalarla algınızı ölçecek, konsantrasyonunuzu artıracak verileri ortaya koyacağız”. Yaptığımız iş performansa dayalı ve sonuçta etkisi çok büyük. Yani normal bir şirket çalışanı, halkla ilişkiler uzmanı, satış temsilcisi gibi değil. Çok hassas. Çok ciddi rakamların konuşulduğu bir ortamda, kaliteli oyuncuların ligimizde oynadığını düşünürsek, öyle basite indirgenecek bir durum değil. Ve bu şirket yaklaşımının da etkisiyle Sayın Mehmet Büyükekşi geçen sezon Antalya'daki kış seminerindeki konuşmasında hakemlere gözdağı verdi. Söylediği ana nokta “Şirketin sahibiyim, beğenmezsem atarım” demeye getirdi.

Bu yaklaşımın hakemlerde etkisi nasıl oldu?

O cümleden çok rahatsız olduk. “Yani siz sahada gereğini yapmazsanız, ben yaparım sizin yerinize” der gibi. Bizi bir şirket çalışanı, elemanı gibi gördü. Keşke bu şekilde yaklaşmayıp, daha değerli olduğumuzu hissettirmiş olsaydı. Sevgisini paylaşıp yapıcı davransaydı, fikir alışverişinde bulunsaydı kendi döneminde belki bu kadar hakemlik göz önüne gelmeyecekti. Yeni uyguladığı modeller nedeniyle eleştirilmeyecekti. Maalesef MHK var gibi gözükse de bütün kararları kendisi alıyor. Düşünün ki geçen sene ceza aldığımı Merkez Hakem Kurulu açıklamadı. TFF açıklamasıyla verildi. Yine iki üç gün önceki konuşmasında söylemiş olduğu bir nokta var. Devre arasında hakem klasmanı yapacağız ve bunu titizlikle takip edeceğiz, kriterlere uygun olmasını sağlayacağız minvalinde konuştu. Yine kendisinin müdahil olduğunu görebiliyoruz.


Atama konusuyla devam edeyim. İki sezon üst üste, ligde Trabzonspor ile F.Bahçe arasındaki 4 maçı da sen yönettin. Süper Lig seviyesinde bir hakemin ruh hali bu tarz kritik ve önemli eşleşmede nasıl oluyor? Maç geldiği zaman ne hissediyorsun? “Böyle bir saçmalık olur mu” diyor musun? MHK ne diyordu?

Böyle bir saçmalık olur mu demiyorum ama başka bir örnek vereyim: Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçı. Van Persie ile Tosic'in bir pozisyonu var. Çok tartışıldı kamuoyunda. Beni hatalı bulan da haklı bulan da oldu. Sonuçta kamuoyunda tartışılan bir maç ve nihayetinde o maçtan yara alarak çıktım bir pozisyondan dolayı. Görmediğim bir pozisyonla alakalı Van Persie’yi atmam gerekiyordu diye kamuoyunda bana karşı bir önyargı oluştu. Aynı sezon içerisinde sanırım en fazla 5-6 hafta sonra yine bir Fenerbahçe-Beşiktaş müsabakası. Düşünsenize, bu maça tebligatı benden başka herkes bekler herhalde. Çünkü daha yeni yönetmişim ve çok tartışılmış, yara almışım. Beşiktaş tarafından çok tepki gösterilmiş. Yani diyorum ki kupa maçından sonra bu derbinin bana gelmesi mümkün değil. O günlerde Riva'da seminer bittiğinde MHK ‘da olmayan bir yönetici yanıma geldi “hadi hayırlı olsun” dedi. Düşünün daha maç atamaları yapılmamıştı. “F.Bahçe-Beşiktaş maçına en son atanacak kişi benim, mümkün değil” dedim ama nafile. Hala Van Persie konuşuluyordu. 10-15 dakika sonra mesaj geldi: “Ali Palabıyık, Fenerbahçe-Beşiktaş”. Psikolojimi düşünebiliyor musunuz! Sadece benim değil taraftarlar ve her iki takım tarafından bakılması gerekiyor bu duruma. Ve sonuç haklı olarak gösterdiğim 5 kırmızı kart ve saha içi yaşanan olaylar!

Bundesliga’daki çok özenli hakem atamalarını gösteren bir yazı yazmıştım. Hakemleri kulüplerle akraba yapmadıkları, aynı takımın maçına sık vermedikleri. Hakemini koruyup düşünen sistemi. En güzelini anlatıyorsun, Trabzonspor-Fenerbahçe'de şansın da yardımıyla sıkıntı olmadı ama FB-BJK derbisindeki sıkıntı ileriki kariyer günlerini etkiliyor.

Geçen sene de aslında benzer durum Galatasaray Alanya maçı sonrası oldu. Mümkün olduğunca Anadolu takımlarının maçlarına verdiler. Beşiktaş zaten istemiyordu, Adana Demir Spor maçından sonra bir daha Beşiktaş maçına çıkmadım. Bu kriteri yapay zekaya girdiler. Galatasaray da Alanyaspor maçından sonra istemiyordu. Adana Demir Spor-Fenerbahçe maçından sonra da haftalarca maç alamadım. 9 maçla sezonu bitirdim. Adana Demir-Fenerbahçe maçı da atama olarak bana gelmemesi gereken bir maç. Bu nedenle yapay zeka kriterleri doğru kurgulanmalı. Atama çok hassas bir iş. Sonucu böyle oldu. Türkiye'de çok kolay hakem harcıyoruz. Sayın Mehmet Büyükekşi dedi ki “genç hakemleri yetiştireceğiz”. Keşke söylemdeki kadar basit olsa. Keşke hakemler bu kadar çabuk yetişse. Biz de çok isteriz ancak yetişeni de doğru uygulamalarla koruyup kollamak gerek.Türkiye’de çok kaygan bir zemin var ve ayakta kalabilmek, düştükçe geri kalkabilmek o baskılardan sonra çok ağır. Sosyal medya, medya, spor yazarları, yöneticiler gibi hepsinin baskısından kurtulabilmek ve ilerleyebilmek çok zor.

Hakem yaş ortalaması oldukça düştü. Sadece ilk 10-15 haftada bu denli ağır eleştirileri son 10 yılda pek hatırlamıyorum. Yabancı hakem mi gelmeli bir süre acaba ne diyorsun? Atamalar dikkatli ve özenli yapılsa sorun azalır mı?

Üst üste 2 sezon Trabzonspor-F.Bahçe maçlarını ben yönettim diye konuşmuştuk. Süper Lig’e çıkan hakemin hayali derbi yönetmektir. Büyük maçlara çıkmayı herkes ister ancak sonucu olumsuz olduğu zaman yönetmemek çok daha faydalıdır. Diğer maçlarda yaşadığın sorunların etkisi, kamuoyundaki beklentisi, hakemin üzerindeki baskısı daha az oluyor. Ve bugün gelinen noktada kimse derbiye, büyük maça çıkmak istemiyor. Yabancı hakem gelmesi sorunu tabi ki çözmeyecek. Sadece kamuoyundaki baskıyı o yabancı hakem veya MHK hissetmeyecek. Bu hakemi bir daha getirmeyin diyecekler. O hakem bir daha Türkiye'ye gelmediği zaman problem kalmayacak. Son zamanlarda temsilcilerimizin avrupada kupalarında oynadığı müsabakalardaki hataları hem de diğer büyük liglerde yaşanılan pozisyonları hepimiz görüyoruz. Bu müsabakalardaki tüm hakemler yabancı!

Bu sıkıntılı maçlardan sonra hakemler nasıl bir özeleştiri yapar? Veya keşke MHK’ya bu maça atanmam doğru olmaz gibi bir istişare yapsaydım dediğin zamanlar oldu mu?

Tabii ki, öz eleştirisiz hakemlik asla olmaz. Tebligatı aldığım ilk güne dönerim.Bazen o maça çıkmak istemezsiniz ancak bir şey diyemiyorsunuz. Hiçbir hakem maç geldikten sonra “ben bu maça gitmeyeyim” veya “bu maça uygun değilim” gibi düşünmez maalesef. Çünkü hakem için maç çok önemli. Her hafta gitmek ister. Bir haftada üç maça çıkan var. Başka hakem mi yok? Evine dönmeden başka bir şehre tekrar yeni maça giden hakemlerimiz de oldu. Bunlar pek çok hakem cezalı dahi değilken, evde haftalarca maç beklerken de oldu. Her şey göz önünde. Her atamayı herkes takip ediyor. Artık günümüz teknolojisinde her şeye kolay ulaşabiliyorsunuz. Ne kadar engellemiş olsanız bile. Federasyonumuz hatırlarsanız bir ara internet sitesindeki hakem bilgilerini kapattı. Maç detaylarını kimse göremiyordu.Sebebini de KVKK dediler ama altında başka bir şey vardı diye düşünüyorum.

Bu süreçler özel hayatına, ev halkına nasıl sirayet etti?

Normalde ev hayatımdan, hakemlik ile ilgili sorunlarımı, sevinçlerim de dahil olmak üzere mümkün olduğunca uzak tutmaya çalıştım.Eşimin futbolla fazla ilgisi yok. Kendisi sanatçı ve hiçbir şekilde takip etmemesini rica ettim. Hatta sosyal medyada, haberlerde veya herhangi bir mecrada benimle ilgili bir haber, içerik vs gelirse lütfen söyleme dedim. Çocuklarım için de aynı şey geçerli. Yaşları daha küçük, en büyük oğlum biraz futbolla, sporla ilgili. Eve sirayet etmeden becerebildim. Ancak son 2 sezon yaşananlardan sonra gardım düştü açıkçası. Yapmamanın daha doğru olduğunu düşündüm. Çünkü yönetebilmek çok zor. Hem kendim,hem ailem açısından da yıpratıcı dönemler oldu. Saldırıya maruz kalmak,aylarca devam eden bir süreç, hakaretler, haksızlıklar, kamuoyunda tekrar tekrar gündeme gelinmesi, yorumların haddini aşması…
KAYNAK: Hürriyet

Normalde ev hayatımdan, hakemlik ile ilgili sorunlarımı, sevinçlerim de dahil olmak üzere mümkün olduğunca uzak tutmaya çalıştım.Eşimin futbolla fazla ilgisi yok. Kendisi sanatçı ve hiçbir şekilde takip etmemesini rica ettim. Hatta sosyal medyada, haberlerde veya herhangi bir mecrada benimle ilgili bir haber, içerik vs gelirse lütfen söyleme dedim. Çocuklarım için de aynı şey geçerli. Yaşları daha küçük, en büyük oğlum biraz futbolla, sporla ilgili. Eve sirayet etmeden becerebildim. Ancak son 2 sezon yaşananlardan sonra gardım düştü açıkçası. Yapmamanın daha doğru olduğunu düşündüm. Çünkü yönetebilmek çok zor. Hem kendim,hem ailem açısından da yıpratıcı dönemler oldu. Saldırıya maruz kalmak,aylarca devam eden bir süreç, hakaretler, haksızlıklar, kamuoyunda tekrar tekrar gündeme gelinmesi, yorumların haddini aşması…
KAYNAK: Hürriyet

Editör: Ayşe Sancak