Devletlerin varlıklarını sürdürebilmelerinin yegâne yolu; partilerin değil de, düşüncenin ve fikirlerin iktidar olmasından geçer...
Zira bir partiyi iktidar yapmak demek; her ne kadar kendi içerisinde homojen olan bir yapıyı iktidar yapsa da bu, düşüncenin muktedir olduğu anlamını taşımamaktadır.
Sahip olduğumuz DEMOKRAT kimliğimiz ve yaradılışımızın gereği ÖNCE İNSAN edebini şiar edinmemiz; çok şükür ki bizlere ideolojilerin değil de, düşüncenin ve fikriyatın iktidar ve de muktedir olmasının daha önemli ve de devletin varlığı için sürdürülebilir olduğunu ispatlamaktadır.
Zira ülkücülük kavramını benimseyen bir parti (ülkü aslında amaç demektir ve herkes için ortak payda olması gerekirken; bunu sadece 1 partiye yüklemek de son derece yanlıştır), devrim ideasını şiar edinen 1 diğeri, komünizmi baz alan veya demokratik sol adı altında olmasına rağmen faşizan 1 zihniyet ve ırkçı 1 kafatası milliyetçiliği de, eksik kalmaktadır.
Dolayısıyla o an itibariyle bütün dünyayı etkisi altına alan; hak, hukuk, adalet ve eşitlik ilkelerini temel alan ve serbest ile rekabetçi düşüncenin varlığını; bütün ideolojilerin üstünde tutan 1 bakış açısı, yani devletçi yaklaşımın iktidarı esas olmalıdır.
Bu esasın dinamikleri de; devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü, bayrağın yüceliği ve de her türlü kalkınma ve de atılım hamleleridir. NET...
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Fırkası; şu anda olduğu gibi sadece sol cenahı temsil eden 1 fikir akımı ve düşünce olarak kurulmamış; bilâkis bünyesinde Kurtuluş Savaşı'ndan bir ve beraberce özgür olarak çıkan 1 ulusun bütün kesimlerinin desteği ve birlikteliği ile iktidar, ve de haliyle muktedir olmuştur...
Bunu başarabilen diğer liderlerden biri olan rahmetli Adnan Menderes ve de Turgut Özal'ın kurduğu partiler; ideolojik tandanslı olmayıp, aksine bünyelerinde sağ ve sol cenahtan birçok hatrı sayılır zümreye kucak açmış, bunun 1 sonucu olarak da toplumsal iktidarı, yani düşüncenin iktidar olmasını sağlamışlardır.
An itibariyle Millet İttifakı'na sempati duyan; ANAP'ın eski ağır toplarından Sn. İmren Aykut, CHP içinde görev yapan ve aslında sağ tandanslı olan Murat Karayalçın, ülkücü geçmişine karşın ANAP'ta bakanlık yapan Yaşar Okuyan, yine mensubu olduğu ülkücü düşünceyi Ak Parti bünyesinde iktidara taşıyan Tuğrul Türkeş ile yine aynı parti bünyesinde, Milli Görüş düşüncenin iktidar olmasını sağlayan Numan Kurtulmuş; liberal, inançlı, demokrat düşünceyi de an itibariyle Chp'ye taşıyan Sn. İlhan Kesici ve yine; bazılarımız kabul etse de etmese de, sağ merkezli düşünceyi Chp'de iktidar yapan Ekrem İmamoğlu vb. örnekleri çokça arttırabiliriz...
Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Aydın mebusu olan, toprak ağası 1 aileden gelen, Demokrat Parti lideri rahmetli Adnan Menderes'in; düşünceyi ve fikriyatı iktidar yapması ve Milli Görüş tandanslı olduğu halde; kurduğu partide Alevileri, Kürtleri, Karadenizlileri, Çerkezleri, Romenleri vb. etnik bütün kökenleri iktidar yapmış olan Tayyip Erdoğan gibi...
Tabi ki de önemli olan Ak Parti'nin an itibariyle bunu sağlayıp sağlamadığıdır.
O zamandır ki ancak düşüncenin ve fikriyatın iktidar olması ve de muktedirayatından söz edebiliriz...
Sonuç olarak: Şartları, geçmişi, jeopolitik yapısı ve tarihi ile; Türkiye Cumhuriyeti bünyesinde ki ideolojik akımlar, sonsuza kadar varlığını sürdürecektir. NET...
Yani kemik 1 ülkücü seçmen, sol seçmen, Milli Görüş seçmeni, ideolojik kürt seçmen, Alevi vb. etnik kökenler ile komünist seçmenin varlığının daim olması demektir bu...
Ki bu da kesin 1 Türkiye Cumhuriyeti gerçekliğidir...
Ve fakat bu hareketlerin iktidar olması; düşüncenin iktidar olması anlamına gelmeyeceği gibi, kendi içinde homojen olan ve oy oranı Türkiye geneli ile mukayese edildiğinde oldukça az olan 1 yapının iktidarı demek olur...
Düşüncenin ve fikirlerin iktidar olmasından ve muktedirayatından kasıt; bütün bu ideolojilerin tek 1 çatı altında birleşmesi ve de temsil ettikleri zümreyi iktidar yapmaları anlamına gelmektedir...
Kaldı ki; her ortam ve şartlarda daim olması gereken DEVLETÇİ YAPI'nın muktedirayatı ve esas olan devamlılığı da, bu üzre olmak zorundadır...
Her daim DEVLETÇİ olmak ve DEVLET TERBİYESİ ile yetişmiş olmak demek tam da budur, ve de olması elzem olan da, ancak ve ancak bu olsa gerek...!!!
Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar