Erdoğan, konuşmasında dizilerdeki şiddet sahnelerine yönelik sert eleştirilerde bulunarak, Türk dizi ve sinema sektörüne büyük sorumluluklar düştüğünü belirtti. Erdoğan, dizi ve sinema sektörünün toplumu bilgilendirmek ve eğitmek gibi bir sorumluluğa sahip olduğunu vurguladı. Ancak, özellikle reyting kaygısı ile kadına yönelik şiddetin normalleştirildiğini, şiddet içeren sahnelerin toplumu olumsuz etkilediğini söyledi. Erdoğan, "Sinema ve dizi sektörümüz de artık kendine çeki düzen vermeli. Reyting uğruna kadına yönelik şiddetin normalleştirildiğini gösteriyor. Toplumu bilgilendirici olması gereken diziler, şiddete özendiren kötü bir rol oynuyor," dedi.
Cumhurbaşkanı, bu konuda senaristlere, yapımcılara ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) büyük görevler düştüğünü belirtti. Erdoğan, şiddet sahnelerinin denetlenmesi gerektiğinin altını çizerek, RTÜK'e daha etkili bir denetim yapması çağrısında bulundu.
Erdoğan'ın bu açıklamaları, son dönemde yayınlanan Uzak Şehir adlı dizideki kadına yönelik şiddet sahnesinin ardından sosyal medyada yükselen tepkileri de gündeme getirdi. Sosyal medyada, dizinin şiddet sahneleriyle ilgili "Bunu nasıl reyting malzemesi yapıyorsunuz?" şeklinde eleştiriler yapılmıştı. Erdoğan’ın konuşmasındaki bu tespitler, dizilerdeki şiddetin toplumsal etkilerine yönelik endişeleri de yansıttı.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Devletin Kararlılığı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kadına yönelik şiddetle mücadeleye olan kararlılığını bir kez daha vurguladı. "Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir," diyen Erdoğan, şiddet uygulayanların hak ettikleri cezayı almaları gerektiğini ve bunun devletin asli görevi olduğunu belirtti. Devletin, kadınların onurlarını koruma mücadelesinde daima yanlarında olacağını ifade etti.
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin devletin en önemli önceliklerinden biri olduğunu söyleyen Erdoğan, bu alanda atılan devrim niteliğindeki adımlara da değindi. 2020 yılında yürürlüğe giren Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Aileyi Koruma Kanunu gibi önemli düzenlemeleri hatırlatarak, şiddetle mücadelede sıfır tolerans politikası güdüldüğünü belirtti.
İstanbul Sözleşmesi Tartışması:
Erdoğan, konuşmasında İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik de açıklamalarda bulundu. İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye'nin kadınlara yönelik şiddetle mücadelede attığı adımlar için yeterli olmadığını savundu ve şiddetle mücadelede kanunların daha etkili bir araç olduğunu ifade etti. Erdoğan, "İstanbul Sözleşmesi'nin sloganı, sadece marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor," dedi.
Cumhurbaşkanı, muhalefetin İstanbul Sözleşmesi'ni savunmasının, Batı’daki uygulamaları bilmemek ya da görmek istememekle ilgili olduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından, şiddetle mücadelede herhangi bir gerileme yaşanmadığını, aksine şiddetle mücadelenin çok daha güçlü bir şekilde sürdürüldüğünü vurguladı. Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanların Türkiye'nin mevcut kanunlarını görmezden geldiklerini ve hükümetin kadınların haklarını güçlendirecek pek çok proje geliştirdiğini ifade etti.
Toplumsal Değişim ve Kadına Yönelik Şiddet:
Erdoğan, şiddetle mücadelede toplumsal değişimin önemine de dikkat çekti. Aile içindeki şiddet, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi faktörlerin şiddet vakalarını daha da derinleştirdiğini belirten Cumhurbaşkanı, alkol ve uyuşturucu kullanımının şiddetle bağlantısını vurguladı. Bu tür bağımlılıkların önlenmesi gerektiğini ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için erken müdahalelerin önemli olduğunu söyledi. Ayrıca, belediyelerin alkol tüketimini özendirici etkinlikler düzenlemesine karşı olduklarını, hukuki zemin üzerinden bu tür faaliyetlere karşı çıkacaklarını da sözlerine ekledi.