Bu yaş grubu, toplam nüfusun yüzde 10,6'sını oluşturuyor. 2019'da yaşlı nüfus oranı yüzde 9,1 iken, bu oran 2024'te yüzde 10,6'ya çıkmış durumda. Bu artış, Türkiye'nin yaşlanma sürecinin hızlandığını ve toplum yapısının giderek daha fazla yaşlanan bir nüfus profiline doğru ilerlediğini gösteriyor.
Yaşlı nüfusun cinsiyet dağılımında ise, kadınların oranı erkeklere göre daha yüksek. 2024 yılı itibarıyla, yaşlı nüfusun yüzde 44,6’sı erkek, yüzde 55,4’ü ise kadınlardan oluşuyor.
65-74 yaş grubunda bulunanların oranı ise 2024 yılında yüzde 63,4 olarak kaydedildi. Bu, yaşlı nüfusun büyük kısmının daha genç yaşlı kategorisinde yer aldığını gösteriyor. Ancak 85 yaş ve üzerindeki yaşlıların oranı, giderek azalmış ve bu grup 2024'te sadece yüzde 7,8 olarak kaydedilmiştir.
Bu demografik değişim, Türkiye'nin sosyal yapısını ve ekonomik gücünü uzun vadede etkileyecek bir trendi işaret ediyor.
Yaşlı nüfusun hızla artması, sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik sistemleri ve yaşlıların bakım ihtiyaçları gibi alanlarda yeni politika ve stratejilerin geliştirilmesini zorunlu kılacaktır.
Nüfus projeksiyonları, Türkiye'deki yaşlı nüfus oranının 2030'da yüzde 13,5'e, 2040'ta yüzde 17,9'a, 2060'ta ise yüzde 27,0'a ulaşacağını öngörüyor. Bu oranlar, yaşlı nüfusun toplumdaki yerinin giderek daha belirgin hale geleceğini ve yaşlıların daha fazla sosyal destek ve sağlık hizmetine ihtiyaç duyacaklarını gösteriyor.
Bunun yanı sıra, yaşlı nüfusun yaşadığı zorluklar da artıyor. Görme, işitme ve hareket kabiliyetinde azalmalar yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen başlıca sorunlar arasında yer alıyor. 2023 yılı itibarıyla, yaşlıların yüzde 10,1'i görme, yüzde 10,6'sı işitme, yüzde 27,1'i ise yürüme zorlukları çekiyor.
Bu tür sağlık sorunları, yaşlıların bağımsızlıklarını sürdürebilmeleri ve toplumsal yaşama katılabilmeleri açısından önemli engeller oluşturuyor. Ayrıca, yaşlıların çoğunluğu, fiziksel zorlukların yanı sıra, psikolojik ve sosyal yalnızlık gibi sorunlarla da karşı karşıya.
Yaşlıların sosyal ve ekonomik durumu da dikkat çekici. 2024'te, yaşlı nüfusun yüzde 23,3'ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında bulunuyor.
Yoksulluk oranı, kadın yaşlılar arasında daha yüksek. Yine de, kadınların yaşlılık dönemlerinde daha uzun süre yaşamaları, toplumsal anlamda daha fazla desteğe ihtiyaç duymalarına neden oluyor. Ayrıca, 65 yaş ve üzerindeki kişilerin yüzde 16,4’ü evde bakım desteği ihtiyacı duyuyor, bu oran kadınlarda daha yüksekken, erkeklerde ise daha az.
Yaşlı nüfusun istihdama katılım oranı, 2023 yılı itibarıyla yüzde 12,2 olarak kaydedilmiş. Bu oran, yaşlıların ekonomik katkılarını ve iş gücüne katılımlarını yansıtmakta önemli bir gösterge.
Ancak, yaşlıların çoğunluğu tarım sektöründe çalışıyor, bu da Türkiye'nin kırsal bölgelerinde yaşlı nüfusun hala ekonomik faaliyetlerin içinde aktif olduğunu gösteriyor.
Bütün bu veriler, Türkiye'de yaşlı nüfusun artan etkisinin yanı sıra, yaşlıların yaşam kalitesini artırmaya yönelik politikaların önemini vurgulamaktadır. Yaşlı bakım hizmetleri, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi, yaşlıların toplumsal hayata aktif katılımını teşvik eden stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, yaşlıların bağımsızlıklarını sürdürebilmeleri ve kaliteli bir yaşam sürebilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması büyük bir önem taşımaktadır.