Konu adli mercilere yansıdı. Henüz bunun etkisi geçmemişti ki, Akçaabat ilçemizdeki bir cami ile ilgili bir vakıf başkanı tarafından kendi sosyal medyası ve yerel basın aracılığı ile bir cami imamı linç edilmek istenmiştir. Tüm bu tür yaklaşımlar kabul edilebilir yaklaşımlar değildir.
Din görevlileri topluma din hizmeti sunan devleti ile milletinin bölünmez bütünlüğünü savunan devlet memurlarıdır. Her devlet memurunun görev ve sorumluluğu da bellidir. Hal böyle iken kimi kendini bilmeyenler din görevlisine el kaldırmakta kimi vakıf başkanları da müftüye ve din görevlisine işini öğretmektedir. Bunu yaparken de amaçları bir eksiği gidermek değildir.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki şiddet hiçbir zaman geçerli akçe olmamıştır. Bu günde olmayacaktır. Kamu çalışanına hele hele bir din görevlisine gerekçesi ne olursa olsun yapılan saldırı asla kabul edilemez.
Toplumda din görevlilerine duyulan güven ve hassasiyet elbette kendi başına gelişmemiştir. Öncelikle din görevlileri bu güven için gerekli hassasiyeti göstermektedir. Ancak son zamanlarda sosyal medyadaki hızlı gelişme neredeyse bütün ahlak sınırlarını ortadan kaldırmıştır. İyi niyetli olsa dahi bazı sosyal medya paylaşımları farklı mecralara gidebilmektedir. Bunun en güzel örneği de Akçaabat ilçemizdeki malum olaydır. Bir vakıf başkanımız bir caminin dışındaki temizlikle ilgili bir hususu giderme yerine, sosyal medya aracılığı ile adeta bir linç girişimine çevirmiştir. Varsa eksikliğin giderilmesi için din görevlisine veya müftüye iletme yerine sosyal medyada linç girişimini seçmiştir. Tüm bu yaklaşımlar ilgili din görevlilerinin onurunu zedelemiştir. Bu yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değildir. Din görevlilerinin vatandaşımıza gösterdiği hassasiyet ortada iken, karşılaştıkları bu tavırları anlamak mümkün değildir.
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak her iki hususu da yakından takip ettiğimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz.