2020 Mart ayında koronavirüsün Türkiye’de de görülmesiyle bir korku tüneline girdik. Ölenler, yoğun bakıma girenler, izolasyon, yüksek kaygı derken; bir salgının tam ortasında bulduk kendimizi. Bir yıl dolmadan aşılar imdada yetişti. Milyarlarca dünya insanı aşılandı. Önce inaktif sonrasında mRNA ile… Üç yılı geride bıraktık. Bugün, kalp krizi,  felç,  pıhtılaşma sorunları ve ileri evre kanserleri konuşuyoruz. Hastanelere gittiğimizde aşı olup olmadığımız soruluyor artık! Ne olduğunu ve ne olacağını kestiremediğimiz bir sürecin içinde cevaplar arıyoruz. Sorularımızı Natural klinik bünyesinde tamamlayıcı tıp tedavileri uygulayan doktor İlhan Günaydın’a yönelttik.

Tamamlayıcı tıp uygulayıcısı bir doktor olarak, süreci nasıl yorumluyorsunuz?

Normal bir grip gibi başlayan koranavirüs ,bazı insanlarda ağır, bazılarında hafif seyretti. Ağır seyreden hastaların bağışıklığı zayıf denildi. Bu yanlış bir bilgiydi. Çünkü çocukların bağışıklık sistemi zayıf, onlarda ağır seyretmedi. Yine otoümmin hastalıklar dediğimiz gurup; ankilozanspondilit, ramatoitartrit hastaları gibi  bağışıklığıbaskılayıcı ilaç alanlarda kovit, daha fazla görülmedi. Başka bağışıklık baskılayıcı ilaç alan hastalar için de durum aynı.

Yani bağışıklığı güçlendirin önerisi boşa çıkmış mı oldu?

Evet. Ağır seyreden kişilerin durumu da ayrı bir otoümminite. Yabancı yayınlarda buna kovitotoümmminitesi deniliyor.Oto ümmin hastalık belirtisi olanlarda kovit daha ağır seyretti. Artı MTHFR gen mutasyonu denen bir mutasyon var. Bu gen mutasyonu olanlarda homosistein denenbirmarker artıyor. Homosistein de damar tıkanıklığına sebebiyet veriyor .Hastalıkta ağır seyreden ve ölüm vakalarında pıhtılaşma fazla görüldü. Bu MTHFR gen mutasyonu pıhtılaşmayı kolaylaştırıyor. Bu gen mutasyonunu nasıl aşabiliriz?  Hastalara, aktif formda B vitamini, yani metilkobalamin ve hidroksikobalamin verildiğinde.

B12 vitamini mi yani?

Evet b12 ama metil ve hidroksi formundaki. Hastalara bu iki formda B12 verilseydi koviti ağır geçirmezlerdi.

Kovitteuygulanan  tedavi protokolüne ilaveten mi?

Evet, onların yanı sıra B12 vitamini. Bunu ben kendi hastalarımda uyguladım.

Özelikle tartışılan mRNA aşıları konusunda ne diyeceksiniz?

Bu enfeksiyon uzmanları ya da viroloji uzmanlarının alanı ama kısaca ben de birkaç şey söyleyeyim.mRNA aşıları vücutta spike proteini ürettiriyor.Vücut bunu mikropmuş gibi algılayıp antikor üretiyor. Yani normalde vücudun üretmediği bir hücre aşı ile ürettiriliyor. mRNA aşısında böyle bir yazılım var. Vücudun üretmemesi gereken bir şey ürettiğinde biz ona kanser diyoruz! Bir soru işareti, bilim kuşkudur. Bu kanserleri tetikliyor olabilir mi, soru işareti… Bunun haricinde aşıların içindegrafen denen mıknatıs özelliği gösteren bir madde var.  İçinde çok sayıda nanopartikül var.  Belki trilyonlarca. Bunların hepsi insanda antijenik etki oluşturuyor. Vücudun,  bu antijenlere karşı bir yazılım geliştirmesi gerekiyor. Bilgisayarda aynı anda açılan çok sayıda program bilgisayarı nasıl yavaşlatıyorsa ve çökmesine sebep oluyorsa  vücut da her karşılaştığı antijene bir yazılım yüklüyor. Ne kadar antijenle uyarırsanız vücudu o kadar yazılım yükler ve bağışıklık dengesi bozulur. Otoümmin hastalıklar başta olmak üzere diğer rahatsızlıklar da ortaya çıkıyor.En önemlisi de grafen vücuttaki  “Qi ” dediğimiz yaşam enerjisinin akışını  durduruyor.Qi’nin yapısı foton, yani ışık. Primovasküler sistem denilen damar ağından Qi akıyor.  Vücutta bulunan 40 trilyon insan hücresi bu enerji ile çalışıyor. Eğer enerjide bir eksiklik fazlalık tıkanıklık bozukluk oluşur ise o hücre fonksiyon göremiyor ve kronik hastalıklar ortaya çıkıyor. Hastalıkların ana temelinde bu enerji akışının bozukluğu yatıyor.Bu enerji akışını üç şey bozuyor. Duygular,beslenme yanlışlıkları, rüzgar nem gibi atmosfer olayları.Bu akışı grafen de çok şiddetli manada bozuyor. Grafen bir manyetik etki oluşturuyor diğer manyetizmayı da bozuyor. Özellikle elektron mikroskobunda primovaskülersistemde donukluğunu gösterir olarak ispatlandı. İşin daha kötü tarafı, uzayda şuanda yaklaşık olarak 2 bin tane uydu var. Bunlar dünyayı frekans bombardımanına tutmuş durumdalar. 4G, 5G teknolojisi ile etkileşim yapabiliyor grafen.

Vücudunda aşı sebebiyle grafen olan biri bundan nasıl etkileniyor?

Titreşim frekansı ile. Kendisi de zaten manyetik bir yapı, hücrelerin enerji akışını bozuyor. Grafen denen yapılar, bağ dokusu ve fasiyaüzerindeki enerji akışkanlığını durduruyor.

Ne yapabilir,grafenden nasıl kurtulunabilinir?

Kişinin kendi başına yapabileceği çok fazla bir şey yok. Biz, Tekçi Diyagonal Sistem Akapunktur uyguluyoruz. Akapunturhocamız  Dr.Levent Tekçi’nin protokolü bu. Karaciğerin detoks yapma özelliğini artırıyoruz akapunktur ile. Ve yine artık maddelerin atılmış olduğu lenf sistemlerini ilgilendiren veya luo kanalları dediğimiz birikim alanlarına kanatmalar yapıyoruz. Bu hacamat şeklinde değil; iğne ile delerek bu noktalardan kan alıyoruz yine hacamat kupaları gibi kupalar kullanıyoruz. Tam hedef noktadan kan alarak akapuntur meridyen sistemindeki enerji akışını yeniden düzenleyerek  bu enerji akışı üzerinde oluşturmuş olduğu yan etkileri giderebiliyoruz. Bunu üç seans uygulama ile yapıyoruz.

Genel sağlık olarak ne yapılmalı?

Her türlü kötü duygudan uzak durmak gerekiyor. Kıskançlık, öfke, kızgınlık, nefret, obsesiflik… Her ne olursa olsun nötr kalmak zorundayız. İlk anda vücut reaksiyon verir üzülebilir kızabilirsin ama bunu içine atmamalı vücutta barındırmamalısın. Öfkelendiğimiz zaman karaciğerdeki yang enerjisi artıyor. Eğer kahve de içiyor; kırmızı et ve baharatı da  fazlayiyorsanız, bu yang enerjisi daha da fazlalaşıyor. Bir de rüzgarda kalırsanız o da ayrı bir pıhtı atma sebebi. Bugün felçler ve beyin kanamalarının altında yatan en önemli iki şey öfke kızgınlık ve rüzgarda kalmak. Bir diğer uzak durulması gereken şey beslenme yanlışlıkları. Günde iki öğün yemek gerekiyor. Biri midenin en kuvvetli olduğu zaman sabah 07.00 ile 09.00 arası. Diğeri  kış için akşam 16.00- 18.00;  yaz için 17.00- 19.00 arası. Eğer aktif bir iş yapıyor iseniz öğlen arası meyve yiyebilir ya da küçük bir atıştırma yapılabilir. Öğün sayısının fazlalığı kronik hastalıkların en önemli sebebidir. Bu insülin direncini bozuyor,  ortamda insülin olduğunda vücudun kendini temizleyen mekanizması, apopitoz bozuluyor, toksik maddeler vücuda doluyor. Kronik hastalıkların altında yatan en önemli sebep de bu. Atmosfer olaylarına da dikkat etmek lazım. Rüzgar, soğuk, sıcak kuruluk da vücuttaki enerji akışını bozuyor.

Pıhtılaşmanın önüne geçmek için kullanılan kan sulandırıcılar, bazı takviyeler, zencefil zerdeçalgibi  baharatlar konusunda ne diyeceksiniz?

Hekim önerisi ile kullanılmalı tüm bunlar. Kendi başına alınmaması gerekiyor. Baharatlar karaciğerin yang enerjisini artırıyor. Bu iyi bir şey değil. İnsanlarda yüzde 90 karaciğer enerjisi yüksek. Bunun sebebi çok kahve içmesi ve öfke ve kızgınlık yaşaması. Bir de baharat yenildiğinde bu enerji ısınma daha da artıyor. Biz hastalarımızın hem karaciğer nabzına  hem diline bakıyoruz, bütün organların durumunu bu sayede tespit edebiliyoruz. Soğuk ise onlara sıcak gıdalar öneriyoruz sıcak ise soğuk ve serin gıdalar. Aynı aileden iki kardeşe farklı beslenme önerebiliyoruz. Kiminde böbreği kuvvetlendirici gıdalar kiminde akciğere yönelik gıdalar öneriyoruz. Basında çıkan zerdeçal şu şu hastalıklara iyi gelir haberleri yanlış. Kişiye özgü olmalı bu tavsiyeler; A kişisi için yüzde yüz doğru olan bu uygulama  Bkişisi için yüzde yüz yanlış olabilir.

Neziha ÇAKIROĞLU

Editör: TE Bilisim