Dünya ombudsmanlarına ve insan hakları savunucularına gönderdi. Bildiride Şeref Malkoç, 2023 yılında halen göçlere, çatışmalara ve savaşlara şahit olunduğunu belirterek, hiçbir savaşın sonsuza kadar sürmediğini ve hiçbir savaşın gerçek kazananı olmadığını kaydetti.  

“ULUSLARARASI İHUKUKUN İHLALİDİR”

İnsanlık için huzur, refah ve barışın esas olduğunu ifade eden Malkoç, “Sebep ne olursa olsun hiçbir grup veya halk toplu halde cezalandırılamaz. Savaşların bile bir ahlakı, hukuku vardır. Uluslararası hukukta bu amaçla savaş suçları düzenlenmektedir.Gazze’de tüm Dünyanın gözleri önünde uluslararası hukuk çiğnenmekte, insanlık onurunun, vicdanın iflas ettiğini ispat eden olaylar yaşanmaktadır. Sivil ayrımı yapmaksızın tüm yaşam alanlarının bombalanması ve dolayısıyla sivillerin ölümüne sebep olmak uluslararası insancıl hukukun ihlalidir. 21. Yüzyılda; kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden tüm sivillerin elektriğini kesmek, gıda, su ve yakıt erişimini engellemek insanlık suçudur. Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Avrupa Birliği’nin bu suçu desteklemesi ve adeta teşvik etmesi kabul edilemez bir durumdur ve şüphesiz ki tarihe en büyük insanlık ayıplarından biri olarak geçecektir. Yıllar sonra tarihe bakıldığında bu insanlık suçları işlenirken insan hakları savunucuları neredeydi diye hesap sorulacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“KUTSAL DEĞERLERE YAPILAN SALDIRILAR DA ULUSLARARASI HUKUKU ÇİĞNEMEKTİR”

Orta Doğu’da akan kanın daha fazla bölgeye yayılmadan bir an önce durdurulması gerektiğine işaret eden Malkoç, “Barışın temin edilebilmesi için ise İsrail’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarına riayet etmesi, uluslararası hukuk çerçevesinde haksız yere işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerekmektedir. Barış için iki devletli çözüm tek çaredir ve 1967 yılındaki sınırlarda olduğu gibi başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti kurulmalıdır.Kudüs tüm semavi dinler için kutsal bir şehirdir. Dolayısıyla tüm dinler saygı göstermelidir. Kutsal değerlere yapılan saldırılar da uluslararası hukuku çiğnemektir.”ifadelerini kullandı.  İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği olarak tüm insan hakları kurumlarını ve savunucularını harekete geçmeye davet eden Şeref Malkoç, “Uluslararası insancıl hukuka uyulması, daha fazla sivil kaybının önüne geçilmesi, insanların temel ihtiyaçlarına erişimlerinin sağlanması, bir an önce barış ortamının temin edilmesi ve bu süreçte uluslararası insani yardımın bölgeye ulaştırılması elzemdir. Bunlar için kaybedilecek vakit yoktur.” dedi. 

“ŞİDDETLE KINIYORUZ”

Bildiride şu ifadelere yer verildi:  “İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği olarak sivillerin yaşam hakkına yönelik her türlü saldırıyı; sivilleri elektrik, su, gıda, tıbbi malzeme gibi hayati ihtiyaçlardan mahrum bırakan her türlü hukuk dışı ve insanlık dışı önlemi şiddetle kınıyoruz. İsrail’in uluslararası hukuk çerçevesinde ve BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda haksız yere işgal ettiği topraklardan çekilmesi, 1967 sınırları doğrultusunda bağımsız bir Filistin Devletinin kurulması için gerekli desteğin verilmesini talep ediyoruz. Barış temin edilinceye kadar bölgeye insani yardımın ulaşmasının önemine dikkat çekiyoruz. Başta Birleşmiş Miletler, Uluslararası Kuruluşlar ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm uluslararası camiayı, tüm İnsan Hakları Örgütlerini ve Dünya Ombudsmanlarını tarafların sakinleşmesi ve bölgede bir an önce barışın sağlanabilmesi için harekete geçmeye ve kendi ülkelerinde sessiz kalmamaya davet ediyoruz.”

Editör: Ayşe Sancak