Mini 2. EYT paketi listesi belirlendi! Prim günü 3600-4500 olanlara müjde vurdu! 50-55-59 yaşında...
Emeklilik, çalışma hayatının sonunda insanların düzenli bir gelire kavuştuğu ve yaşamlarını sürdürdüğü önemli bir dönemdir. Ancak emekli olabilmek için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Türkiye'de emeklilik şartları, prim günü ödemesi ve yaşa bağlı olarak belirlenirken, bazı özel durumlar bu şartları esneterek emeklilik yaşını öne çekebilmektedir. İşte emeklilik şartları ve bu süreci hızlandıran faktörler...
Sigortalılık Süresi ve Prim Ödemesi: Emekli olmak isteyenlerin belirli bir sigortalılık süresini tamamlamaları ve prim ödemelerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bu süre erkekler için genellikle 25 yıl, kadınlar için ise 20 yıldır.
Emeklilik Yaşı: Emeklilik için belirli bir yaş şartı bulunmaktadır. Günümüzde en az 10 bin lira gibi bir maaşla emekli olunabilmektedir.
EYT Yasası: Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) yasası kapsamında, 9 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı olanlar için yaş şartı kaldırılmıştır. Ancak diğer sigortalılar için yaş şartı hala geçerlidir.
Çocuk Borçlanması: Kadın çalışanlar, çocukları üzerinden prim kazanma imkanına sahiptir. Her bir çocuk için yapılan borçlanma, belirli bir gün kazandırarak emekliliği öne çekebilir.
Askerlik Borçlanması: Erkekler için askerlik süresi, emeklilik için bir avantaj sağlamaktadır. Askerlik borçlanması yapılarak sigorta giriş tarihi geriye çekilebilir ve emeklilik süreci hızlandırılabilir.
Kısmi Emeklilik: Belirli bir süre ve primi tamamlayanlar, tam emeklilik yaşını beklemeden kısmi emeklilik hakkına sahip olabilirler. Bu durumda yaş şartı kadınlarda 58, erkeklerde ise 60'tır.
Engelliler: Engelli çalışanlar, belirli bir engellilik oranına sahip olduklarında emeklilik için daha erken yaşta başvurabilirler.
Yıpranma Payı: Ağır işlerde çalışanlar, sigortalılık sürelerine ek günler ve geriye çekilen işe giriş tarihleriyle emeklilik imkanına sahip olabilirler.
Bakıma Muhtaç Çocuğu Olan Anneler: Bakıma muhtaç çocuğu olan anneler, prim günlerine belirli bir süre eklenerek emeklilik şartlarını daha erken yaşta karşılayabilirler.
Gurbetçiler: Yurt dışında yaşayan ve çalışan gurbetçiler, Türkiye'de emekli olabilmek için yurt dışında geçirdikleri süreleri sigorta kapsamına alabilirler.
4500 Gün Primle Emeklilik Şartları: Emeklilik, çalışma hayatının sonunda düzenli bir gelire kavuşmak isteyenler için belirli şartların yerine getirilmesiyle mümkün oluyor. Türkiye'de, özellikle 8 Eylül 1999 ile 30 Nisan 2008 tarihleri arasında ilk defa işe girenler için 4500 gün primle emeklilik şartları birçok çalışanı ilgilendiriyor.
Bu şartlar ve avantajlar, emeklilik sürecini kolaylaştırmak ve daha erken yaşta emekli olmayı mümkün kılmaktadır. Ancak her durumda, emeklilik için gerekli olan belirli şartların sağlanması gerekmektedir.
25 Bin 907 TL Taksitle 3 Milyon TL Kredi Müjdesi! Ziraat Bankası Konut Kredisi Başvurusu ...
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten Türkiye ekonomisine ilişkin flaş açıklamalar
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisindeki gelişmelere ilişkin canlı yayında açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin kredi notunun yükseldiğine dikkat çeken Şimşek, "Yerel seçimlerden sonra yurt dışından fon akışı var. Özellikle yerel seçimlerden sonra son 1,5 ayda o kadar ciddi bir fon akışı ve Türk lirası lehine portföy değişikliği var ki, Merkez Bankası swap hariç rezerv pozisyonu neredeyse 49 milyar dolarlık bir iyileşme gösterdi." dedi. Bütçe açığını azaltan tedbirler aldıklarını ifade eden Şimşek, "Enflasyon düştükçe, eleştiri yerini rasyonel analizlere bırakacak." ifadelerini kullandı. Kira artışına yüzde 25 sınırı devam edecek mi? sorusunu yanıtlayan Şimşek, "Devam etmesi için ben bir sebep görmüyorum." şeklinde konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten Türkiye ekonomisine ilişkin flaş açıklamalar
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kira artışında yüzde 25 sınırına ilişkin, "Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok. Piyasada fiyatlara müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyorum" dedi.
Şimşek, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ekonomi programının gerçekten çalıştığını belirten Şimşek, her şeyden önce ekonomide dengeleme sürecine girdiklerini söyledi.
Şimşek, iç talepte bir yumuşama olduğunu vurgulayarak, "Net ihracatın etkisi ekonomide olumluya dönmeye başladı. Büyümede kompozisyon değişiyor, dengelenme var. Bu da beraberinde ortaya çıkan dengesizlikleri gideriyor. Cari açık, Türkiye'nin dış dünyayla olan açığı geçen yıl mayıs ayında 57 milyar dolar civarındaydı. Büyük bir açık... Bu sene bu açık büyük ihtimalle mayıs itibarıyla 30 milyar doların altına düşmüş olacak. Dolayısıyla çok ciddi bir iyileşme var. Türkiye'nin dış açığında neredeyse yarı yarıya düşüş var. Önemli dengesizlikten birisi bu çerçevede giderilmiş oldu." diye konuştu.
"TÜRKİYE'YE FON AKIŞINDA ÖNGÖRDÜĞÜMÜZDEN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR ARTIŞ VAR"
Programın çalıştığını özetleyen bazı göstergelere de işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:
"Örneğin Türkiye'nin risk primi geçen sene mayıs ayında 700 baz puanın üzerindeydi. Bugün 270'in altına düştü. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelere göre çok muazzam bir performans göstermişiz. Sadece bizim risk primimiz düşmemiş, bize benzer ülkelere oranla risk primimiz çok daha hızlı şekilde düşmüş. Bunun düşmesi, programın çalıştığını özetleyen bir gösterge. Çünkü bu Türkiye'ye fon akışında maliyeti belirleyen unsurlardan biri. Türkiye'ye fon akışında bizim öngördüğümüzden çok daha büyük bir artış var. Özellikle yerel seçimlerden sonra son 1,5 ayda o kadar ciddi bir fon akışı ve TL lehine bir portföy değişikliği var ki TCMB'nin swap hariç rezerv pozisyonu neredeyse 49 milyar dolarlık bir iyileşme gösterdi. Bahsettiğim 1,5 aylık bir süreç. Belirsizlikler azaldıkça, programın çalıştığı ortaya çıktıkça Türkiye'ye rağbet artıyor."
Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch'in 12 yıl sonra, S&P'nin ise 11 yıl sonra Türkiye'nin notunu artırdığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Artırmakla kalmadılar, 'program bu şekilde çalışmaya devam ederse notu tekrar artıracağız.' şeklinde pozitif görünümde duruyorlar. Ekonomide büyümenin kompozisyonu iyileşiyor. Daha sürdürülebilir daha dengeli bir büyüme var ve makroekonomik dengesizlikler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bütçe disiplini, Türkiye'ye fon akışındaki muazzam artış, dış dengedeki, rezervdeki ve risk primindeki iyileşme... Bütün bunlar şunu net şekilde ortaya koyuyor; programa olan güven güçlü, sürekli pekişiyor."
"2 KANALDAN PARA POLİTİKASINA, DEZENFLASYON İÇİN DESTEK VERECEĞİZ"
Geçen yıl ekim ayına göre enflasyon beklentilerinde muazzam bir iyileşme olduğunu ifade eden Şimşek, gelecek 12 ayda enflasyon düşüşü öngörüldüğünü, bunun şimdi yüzde 33 civarına, 24 aylık perspektifte ise yüzde 22'ye kadar indiğini kaydetti.
Şimşek, bunu performansla da destekleyeceklerini fakat sürekli şekilde programı güçlendireceklerini belirterek, deprem dışındaki harcamaları çok güçlü şekilde kontrol altına aldıklarını anlattı.
Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni güçlü şekilde uygulayacaklarının altını çizen Şimşek, "En önemli konu verimliliği ve Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak yapısal reformları hızlandıracağız. Dolayısıyla 2 kanaldan para politikasına, dezenflasyon için destek vereceğiz. Önce bütçe disiplini, ikinci olarak reformları hızlandırarak verimlilik artışı üzerinden destek vereceğiz. Şuna inanıyorum ki programı güçlendirdikçe çok daha iyi sonuçlar da alacağız. Biz programı güçlendirmeye başladık. Tasarruf paketini açıklamamız bunun bir ayağı ama daha önümüzdeki dönemde programı güçlendirecek ilave adımlar atacağız. Bunların bir kısmı kamu maliyesi bir kısmı yapısal dönüşüm ayağında olacak." dedi.
"BU PROGRAM, TÜRKİYE'NİN KENDİ PROGRAMI"
Şimşek, bu programın içeride ve dışarıda ciddi bir rağbet gördüğünü aktararak, bazı uluslararası platformlarda programın başarısı konuşuldukça, "Bu program, Türkiye'nin öz evlatları tarafından hazırlanmamış" gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çekti.
Bunun doğru olmadığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"İlk gün devir teslimde çok net bir tutum sergilemiştim. 'Bundan sonra bizim politikalar, kurala dayalı yani öngörülebilir olacak. İkinci olarak uluslararası normlara uygun olacak' demiştim. Uluslararası normlara uygun, kurala dayalı, kredibilitesi yüksek bir programı ortaya koymanız, sonra bu programla başarı elde etmeniz, dışarıda övüldüğü için bunu sanki dışarıda hazırlanmış bir program olarak lanse etmek bence doğru bir yaklaşım değildir. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey'i, beni, bir kenara bırakalım. Strateji ve Bütçe Başkanlığındaki, Hazine ve Maliye Bakanlığındaki çok değerli arkadaşlarımızın ortaya koyduğu katkıları görmezden gelmektir. Bu program, özü itibarıyla Türkiye'nin kendi programıdır. Programın dışarıdan rağbet görmesi ve övülmesi, bu programın 'dışarıdan' yapıldığı anlamına gelmiyor. Biz, hiçbir uluslararası kuruluşla program hazırlık evresinde bir diyaloğa girmedik. Tabii ki üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarla diyaloğumuz her zaman güçlü, onlarla bir araya geliriz, programımızı anlatırız. Hangi ülkeye gidersem mutlaka bir fırsat bulup, orada Türkiye'nin potansiyelini ve neden yatırım yapılması gerektiğini anlatırım. Bu program, kendi öz evlatları tarafından hazırlanmıştır, kurala dayalıdır ve uluslararası normlara uygundur."
KİRALARDA YÜZDE 25 ZAM SINIRI
"Kiralarda yüzde 25 zam sınırı uygulamasının uzatılıp uzatılmayacağına" ilişkin ise Şimşek, şöyle konuştu:
"Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok. Zaten bir süreliğine bu düzenleme yapılmıştı. Ben hükümetimiz adına, verilmemiş bir karar üzerine yorum yapamam ama büyük ihtimalle devam etmez diye düşünüyorum. Piyasada, fiyatlara müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Arz artışı üzerinden fiyatların aşağı inmesini sağlamak lazım. Bunun için daha çok yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önemsiyoruz."
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonu düşürmeye kararlı olduklarını belirterek, "Gelecek sene enflasyonu yüzde 14'e, bir sonraki sene de tek haneye düşürmek için maliye, para ve gelirler politikasında geri adım atmayacağız." dedi.
Maliye politikasının para politikasının gerisinden geldiği eleştirilerine TRT'de cevap veren Şimşek, geçen sene çok büyük bir deprem felaketi yaşandığını ve bu felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirdiklerini söyledi.
Şimşek, bu sene büyük ihtimalle bütçe açığının hedefledikleri oranın çok altında kalacağını aktarırken, "Maliye politikası ayağında dezenflasyona, yani Merkez Bankasının enflasyonu düşürme çabasına güçlü destek vermiş olacağız." diye konuştu.
Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'yle yatırımların, arzı, rekabet gücünü ve verimliliği artıracak alanlara aktarılması üzerinde durduklarını bildiren Şimşek, "Önümüzdeki dönemde önceliğimiz önemli sanayi üslerini limanlara bağlamak. Bunu önceliklendireceğiz çünkü rekabet gücünü artırmak, karbon ayak izini düşürmek istiyoruz. 'Maliye politikası gereken desteği vermiyor' demek, 'deprem konusunda gereken hassasiyeti göstermeyin' demekle eşdeğer hale geliyor. Deprem konusunda ne gerekiyorsa yapacağımızı söyledik ama deprem dışındaki alanlarda disiplin, harcama kontrolü ve harcamaların verimli alanlara aktarılması bizim için olmazsa olmaz." ifadesini kullandı.
Şimşek, Türkiye'ye ciddi bir fon akışı olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin cari açığı düşüyor, Türk lirası çok cazip, dolayısıyla lirada geçen sene olduğu gibi ciddi bir değer kaybı için sebep yok. Bu, enflasyonu düşürmeyi destekleyecek." değerlendirmesini yaptı.
Bu sene vergi artışı olmayacağını ve enflasyonu düşürmekte kararlı olduklarını bildiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelecek sene enflasyonu yüzde 14'e, bir sonraki sene de tek haneye düşürmek için maliye, para ve gelirler politikasında geri adım atmayacağız. Enflasyonu düşürünceye kadar bize durmak yok. Enflasyonu düşürürsek gelir dağılımı iyileştiririz, işçimizi ve emeklimizi korumuş oluruz. Enflasyonu düşürürsek fonlama maliyetleri düşer, sanayicimizi, üreticimizi korumuş oluruz. Yatırımları teşvik etmiş oluruz. Öngörülebilirliği artırmış oluruz. Enflasyon düştükçe bu ülke daha yüksek sürdürülebilir bir büyüme patikasına girecek. Geçmişte bunu başardık, tekrar başaracağız."
Şimşek, Merkez Bankasının rezerv biriktirmesine ilişkin de "Piyasadan döviz almasak lira 30'un altına, 20'li rakamlara düşerdi. Merkez Bankamız bu kadar döviz biriktirmeseydi, gelen dövizi satın almasaydı lira nominal olarak değer kazanacaktı. Biz rezerv biriktirdik çünkü rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazım." dedi.
"GRİ LİSTEDEN HER HALÜKARDA ÇIKARIZ"
Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücünün (FATF) gri listesinden çıkışına ilişkin süreci de değerlendiren Şimşek, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ve FATF'ın şubat ayında bir toplantı yaptığını ve Türkiye'nin gri listeden çıkmak için bir eylem planı hazırladığını anımsattı.
Mehmet Şimşek, FATF'ın, Türkiye'nin eylem planını başarıyla uyguladığını ifade ettiğini belirterek, "Dolayısıyla yerinde denetim yaparak 'Türkiye'den çıkış sürecini başlatabiliriz.' dediler. Bu karar alındı. Mayıs ayının başında buraya çok kapsamlı geniş bir heyet geldi, ben de heyetle bir araya geldim. Çünkü siyasi sahiplenme çok değerlidir." diye konuştu.
Terörün finansmanının kurutulmasının Türkiye için önemine dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
"Bunun için bizim uluslararası normlara, uluslararası listelere ihtiyacımız yok ki. Biz bu konuda kararlıyız. Kara para aklamayla, terörizmin finansmanıyla mücadelede dozu en yüksek düzeye çıkartmaya devam edeceğiz. Listeden çıksak da çıkmasak da bu konuda çok kararlıyız. Ne gerekiyorsa yapacağız. MASAK'ı teknoloji ve insan kaynağı olarak güçlendiriyoruz. Yapay zeka algoritmaları dahil olmak üzere sürekli arkadaşlarla istişare halindeyiz. Ekibimizi güçlendireceğiz, idari kapasitemizi artıracağız, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla çok güçlü şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Dolayısıyla her halükarda bu listeden çıkarız. Zamanlama konusu, umarım siyasi mülahazalar araya girmez. Siyasi sahiplenme konusunda hiç tereddüt bırakmayacak şekilde bir duruşumuz var ve inanıyorum ki Türkiye'nin çıkması gerekiyor."
"(TASARRUF) PAKET KİT'LERİ DE YEREL YÖNETİMLERİ DE KAPSIYOR"
Bakan Şimşek, orta vadeli programları (OVP) genellikle 3 yıllık perspektifle ortaya koyduklarını, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nin de OVP'yi güçlendirecek bir adım olduğu için 3 yıllık perspektifi olduğunu dile getirdi.
Paketin çok iyi bir izleme, raporlama, kontrol ve yaptırım boyutları olduğunu aktaran Şimşek, "Her kurumun ve idarenin, izleme ve raporlama açısından bir sorumlu tayin etmesi gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak biz kontrolü yapacağız. Yaptırım gerektiren bir uyumsuzluk söz konusuysa Cumhurbaşkanlığına raporlanacak. Kamunun tamamını kapsıyor, sadece merkezi hükümeti değil. Bu arada haberleri olsun, KİT'leri de yerel yönetimleri de kapsıyor. Tekrar altını çizmek istiyorum, verimlilik boyutu da önemli." ifadelerini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk lirasına rağbetin arttığını belirterek, "1 Nisan'dan bu yana Türkiye'deki gerçek ve tüzel kişiler 12 milyar doları satıp Türk lirası aldılar." dedi.
Gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan Şimşek, 31 Mart yerel seçimleri öncesi dolar/TL kuruna yönelik yapılan spekülasyonların hatırlatılması üzerine, seçim sürecinde vatandaşları dövize yönlendirenlerin olduğunu anlattı.
O dönem birçok kente seyahat ettiklerini, geçen yıl yapılan seçim sonrasında ortaya çıkan manzaranın (TL'nin değer kaybı) bu yıl tekrarlanma ihtimalinin zayıf olduğunu dile getirdiklerini aktaran Şimşek, şöyle devam etti:
"Bunun için 3 basit sebep açıkladım. Bir, Türkiye'nin dış açığı azalıyor. Döviz ihtiyacı azalıyor. İki, Türkiye'nin kaynağa erişimde sorun yok. Türkiye'ye ihtiyacımızın ötesinde bir döviz gelişi var. Üçüncü olarak da şunu söyledim, geçen sene eksi reel faiz vardı, bugün öyle bir şey yok. Dolayısıyla lira destekleniyor. Türkiye'ye fon akışı güçlü. Türkiye'nin döviz ihtiyacı azalıyor. Peki bu durumda niye lira değer kaybetsin? Bütün bunlara rağmen maalesef bazı kesimler vatandaşımızı yanlış yönlendirdi. 1 Nisan'dan bu yana Türkiye'deki gerçek ve tüzel kişiler 12 milyar doları satıp Türk lirası aldılar."
Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacının azalacağına, gelen dış kaynağın vadesinin de giderek uzadığına dikkati çeken Şimşek, bankaların da sermaye benzeri çok uzun vadeli kaynağa erişmeye başladığını, tüm bunların kaynağın niteliğinin iyileştiğine işaret ettiğini bildirdi.
Şimşek, "Biz enflasyonu bu sene 30'lu rakamlara kadar düşürüp gelecek sene 10'lu rakamlara düşürdüğümüz zaman ben inanıyorum ki doğrudan küresel yatırımlarda da artış olacak. Bu zaten kalıcı para. Borç değil. Neden? Çünkü Türkiye potansiyeli çok büyük bir ülke. Yeter ki güçlü bir hikayesi olsun, öngörülebilirlik artsın. Biz, bu potansiyeli harekete geçirecek güçlü bir program uyguluyoruz." diye konuştu.
Bakan Şimşek, Merkez Bankasının 1-16 Nisan arasındaki rezerv pozisyonundaki iyileşmenin yaklaşık 49 milyar dolar olduğunu belirtti.
Kısa vadeli dış kaynağa sırtlarını dayamayacakları ve başarı elde edildikçe kaynağın niteliğinin değişeceğini söyleyen Şimşek, "Çok net bir şekilde vatandaşımızın da şirketlerimizin de küresel yatırımcıların da TL'ye rağbeti arttı. Türk lirasına güven arttı. Türk lirasına portföy tercihi anlamında büyük bir rağbet var. Neden? Çünkü Türkiye'nin enflasyonu düşüreceğine piyasalar inanmaya başladı." dedi.
Hükümet olarak kur hedeflerinin olmadığını vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
"Kendimize geçen sene, yani bu programı başlattığımızda 1 yıllık geçiş dönemi öngördük. 'Haziran 2023 ila Haziran 2024 arasına dezenflasyona geçiş dönemi' dedik. Kur politikasında da bir geçiş dönemi. Piyasa mekanizmasının daha çok efektif bir şekilde çalışacağı, yani her şeyin piyasada belirlendiği bir döneme doğru evrildik ve evriliyoruz. Dolayısıyla bizim bir kur hedefimiz yok. Şu anda kura herhangi bir müdahale yok ama döviz rezervi Merkez Bankamız biriktiriyor. Çünkü rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazım. Dış şoklara karşı Türkiye'nin kırılganlığını güçlendirmemiz lazım."
İhracatçıların tedirgin olmaması gerektiğini, onlara her türlü desteği vermeye devam edeceklerini ifade eden Şimşek, Türk lirasında aşırı bir değerlenmeyi de öngörmediklerini belirtti.
Bakan Şimşek, ihracatçılara, "Verimlilik artışı için, rekabet gücü artışı için finansmana erişim anlamında bizim üstümüze ne düşüyorsa onların yanındayız. Bugüne kadar ihracatı önceliklendirdik. İhracatı güçlü bir şekilde destekledik, desteklemeye de devam edeceğiz. Ama buradan en iyi çıkış yolu, her ölçekte 'Verimlilik nasıl artırılır, birim maliyetler nasıl düşürülür?' Buna odaklanmak lazım." diye seslendi.
ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ
Vergide adaleti sağlamaya yönelik ciddi çaba içerisinde olduklarının altını çizen Şimşek, "OECD, çok uluslu şirketler için asgari kurumlar vergisine geçiyor. Biz de çok uluslu şirketler için asgari kurumlar vergisini getireceğiz. En düşük kurumlar vergisi, ne teşvik alırsanız alın, ne kadar istisna olursa olsun, yüzde 15'in altında olamıyor. Benzer bir çalışmayı diğer firmalar için de yapıyoruz. Sadece çok uluslu şirketler için değil. Bütün firmalar için asgari bir kurumlar vergisi hususunu çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Şimşek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni açıklarken bunun ilk paket olduğunu ve bunun gibi 4-5 paket daha geleceğini söylediklerini anımsatarak, "Birisi 'vergide adalet ve etkinlik' demiştik. Mesela o paketlerden birisinde bu asgari kurumlar vergisini çalışıyoruz." dedi.
Daha yeni faiz gelirleri ve finansal kazançlar üzerinden alınan vergiyi artırdıklarını hatırlatan Şimşek, "Bunu görmemezlikten geliyorlar. Siz bir adım atıyorsunuz. 'Bu olumlu, doğru bir adım' denilmiyor. Bu tür yaklaşımlar da çok sağlıklı değil." ifadesini kullandı.
Vergide adaleti sağlamaya yönelik ciddi bir hassasiyet içerisinde olduklarına işaret eden Şimşek, "Önümüzdeki dönemde bu konuda adım atmaya devam edeceğiz. Ama bunu yaparken öngörülebilirlikten, kurala dayalı olmaktan, uluslararası normlara uyumdan uzaklaşmayacağız." diye konuştu.
ŞEHİR RANTLARINA İLİŞKİN ÇALIŞMA
Mehmet Şimşek, diğer bir alanın şehir rantları meselesi olduğunu belirterek, "Arsalar, gayrimenkuller üzerinden elde edilen gelirler. O konuya da bir paket çalışmamız var. Birçok hususu çalışıyoruz. Geçmişte çok güçlü adımlar attık. Asgari ücretin gelir vergisinden istisna tutulması gibi bu adımları devam ettireceğiz. Kararlıyız. Vergide adaleti sağlama noktasında da gereken çabayı gösteriyoruz. Geçmişte de gösterdik. Göstermeye de devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin kredi notunun yükseliş trendinde olmaya devam edeceğini, piyasanın, Türkiye'nin riskini nasıl fiyatladığının kendisi için önemli bir husus olduğunu anlatan Şimşek, "Türkiye'nin spreadları şu anda 1,5, 2 kademe üstteki notu ima ediyor. Şu anda Türkiye dışarıdan borçlanırken mevcut kredi notunun çok daha üstünde bir kredi notuyla değerlendiriliyor, fiyatlanıyor. Bu benim için daha değerli." dedi.
SWAP İŞLEMLERİ
Swap işlemlerine izin verilmesine ilişkin şu ana kadar temkinli durduklarını bildiren Şimşek, konuşmasını, "Çünkü aşırı oynaklıklara zemin hazırlamak istemedik ama bünyemiz giderek sağlamlaşıyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu hususu değerlendireceğiz ve çok büyük ihtimalle başlangıçta tek yönlü olmak üzere biraz uzun vadeyi önceliklendirerek yani 6 ay ve 1 yıl sonrasını önceliklendirerek, yani o alanda daha büyük bir alan açarak, büyük ihtimalle bir adım atacağız." diye tamamladı.