Mart için dert ayı derlerdi eskilerimiz. Neden dert ayı olsun diye düşünüp dururduk. Her zaman farkında olmadan gelip geçen günlerden Martın farkı ne idi. 

Neden Mart dert ayı olsun ki? Bazı şeyleri anlayabilmek için yaşamak gerekiyor. Bunu anladık amma sanırım biraz geç oldu. Ancak önemli olan anlamak ise erken ya da geç sorun yok demektir. Zamanın kıskacında mahkumiyeti yaşam tarzı olarak kabul etmenin karşısında ne yapılabilir ki? Son yonga parçasını da kuzineye istifledikten sonra gerisi Allah kerim.

Mart ayı sürprizleriyle meşhurdur. Buna köylü “Mart cilveli bir mevsimdir” der. Ancak bu sefer cilve falan değil, sanki kontrolsüz bir öfke sergileniyor gibi. Bugün Nevrûz. Baharın resmen başlangıcı. Çoktandır doğa uyanmış, koyunlar kuzulamış, menekşeler açıvermiş bile. Bugünden itibaren artık bahar resmen başlamış bulunmakta ancak Mart ayı çekip gitmemek için inat ediyor. “İnat da bir murattır” dense de inat fayda etmeyecek. Zira mevsimler yerinde sabit durmuyor. Nevrûz öncesi Mart ayının son hamlesi, temizliğin simgesi beyaz kar ile kutlanan bir mevsimsel olay olarak düşünüyorum. Hoş bizler kırlara açılamadıysak da keşkek kazanına kepçe sallayıverenlerdeniz. 

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 22 Mart 1921 Çarşamba günü ilk “Nevruz Bayramı”nıAnkara Keçiören’de kutlamış ve 1922 yılında bütün okullaraNevruz-Ergenekon bayramının coşkuylakutlanması için talimat vermiştir. Milli bayram olarak kutlanan bu bayramın Ergenokon Bayramı şeklinde anılması önemlidir. Toplumlar geçmişlerin değerleri üzerinde yükselirler.Bu nedenle Nevrûz Türk halkı için oldukça önemlidir.Halk arasındaki inanca göre, Sultan Navrûz, güzel bir kızdır ve 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece batıdan doğuya doğru göç eder, bir başka inanca göre ise kuş kılığında uçan bir derviştir…vs.Bu önemine binaen IV. Murad’ın yazdığı bir nevruziyenin ilk beytinde:

“Ey gönül, gül devridür vakt-i nev-i Nevrûzdur / Can bağışlar âdeme bu dem dem-i fırûzdur” der.
(Gül devri, yeni bir Nevruz vaktidir /Bu an insanın canına can bağışlayan uğurlu bir demdir).Ancak bu önemine rağmen Anadolu’da ve bölgemizde söz konusu bu bayram yeterince anlaşılamadı. Örs üzerinde çekiçle demir dövmek ya da ateş (tongal) üzerinden atlamak gibi görsel sunumlar hafızalarda yeterince iz bırakmıyor. Bu milli bayramımızın önemi geniş aktivitelerle anlatılmalı, önemli bir değerimizin unutulmaya yüz tutmasına fırsat verilmemeli.  

Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar Nevrûz her yıl kutlanır.Tarıma bağlılığın bir ifadesi, sağlamlık, huzur ve neşenin bir göstergesi olan bu bayram gerekli hassasiyetle kutlanmalı. Çocuklar sevindirilmeli, özellikle eğlenceye vakit ayrılmalı. Yaşam bir tutam tebessümdür. İyi diyelim, iyi olalım. Nevrûzu layıkıyla kutlayalım. Tüm dünya Türklerinin Nevrûz Bayramı kutlu olsun.