Bu daracık alanda varlığını hissettiren her gösterge, merkezinde yer aldığı şehrin görkemli devirlerine ait olmanın engin bilgisini taşır. Bu bilgiye, şehrin bidayetinden beri yönetim merkezi olmanın kazandırdığı ağırlığı da ekleyerek bütünlüklü bakmak gerekir.
Ortahisar daima sınırlarını aşan bir gerçekliğe sahip olmuştur. Bu nedenle birbiri içine geçmiş, birbiri içinde yok olmuş çoklu kültür ve medeniyet değer ve anılarını keşfetmeye dönük bilinç sahibi olanlara açar kendini. Dolayısıyla şehrin tarihsel kimliği başta olmak üzere fiziksel koşullarla uyumu, zamana direnen dokusu, görsel birikimi ve estetik unsurları ile henüz keşfedilmeye namzet yer altı zenginliklerini göz önüne almaya koşullandırır. Böylece kimliğini taşıdığı insana yaşayan, hayata katılan bir şehrin varlığı süregelen yapısıyla eşlik eder.
Ortahisar’da, zamanın imgelemdeki yürüyüşü çoğu durumda hayrete konu olur. Başta mahallenin yer şekli, uçurumlar, ağırlığınca toprağa oturtulan kale burç ve duvarları, iki yanında uzanmış tarihi köprüleri, içeride düzleşen arazi, şehre hâkim açılara yerleşmiş göz alıcı konutları ile asırları yalnız yaşamış hissi veren daracık sokakları, sarmaşıkların duvarlarından taştığı yorgun bahçe duvarları bu duyguya farklı boyutlar katar. Zamanda biriken tarihi ve kültürel sembolleri, zamanla kuşatılmışlık ve aşınma izler. Bu zaman, Tanpınar’daki gibi sonsuz olanla ilişkisi görülebilen, asıl zamandır. Kesintisiz, bütün, yekpare...
Kale İçi Düzeni
Bugünün Ortahisar Mahallesi, geçmişin Ortasaray’ıdır. Şehrin yönetim merkezinin bu mahalle olması, yani yönetici saray ve konaklarının tarihin en eski devirlerinden beri bu mahallede bulunması saray sözcüğünde sembolize edilmiştir. Mahallenin bu özelliği Trabzon Devleti döneminde olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de değişmemiştir. Ortahisar ile uzantısı olan Yukarıhisar, saray ve konaklar mahallesidir. Öyle ki Şehzade Selim’in Valilik yaptığı dönemde ikamet ettiği bir saraydan daha söz edilir. Adı, “Sarayatik Sokağı”nda yaşatılan bu sarayın özelliği, cihan padişahı, Kanuni Süleyman Han’ın doğumunun gerçekleştiği yer olmasıdır. Bugün bu sarayın yerinde özel şahıslara ait konaklar bulunmaktadır.
Saray ve konakların çokluğuyla dikkat çeken Ortahisar gibi kale içi düzenine sahip merkezler, Ortaçağın sonlarına doğru nüfus artışı ve yerleşik ticaretteki gelişmeler nedeniyle daha rafine bir duruma geçerler. Özellikle ticari faaliyetlerin kale dışına inşa edilen bedesten ve hanlarda yapılmasına koşut olarak yeni yerleşim alanları meydana gelir. Şehirler gelişir. Bu süreçte Trabzon kale içi, Yukarıhisar ve Ortahisar neredeyse tamamen resmi kurumlar, üst düzey yöneticiler ile şehrin diğer unsurlarına mahsus bir alana dönüşürken Aşağıhisar ve çevresi sivil bir gelişime açar kendini. Bir başka deyişle kale içi değişmeden kalırken, kale dışı doğuya doğru sürekli büyür, gelişir.
Osmanlı Mahallesi
Ortahisar’ın fetihle başlayan demografik yapısındaki değişim şehrin tarihi açısından çok önemlidir. Hıristiyan olan ailelerin yerlerine Anadolu’nun farklı şehirlerinden getirtilen Müslüman-Türk ailelerin kale içine yerleştirilmeleri şehre geri dönüşü olmayan bir kimlik kazandırmıştır. Her biri seçkin olan bu ailelerle birlikte, devlet hizmetinde bulunan insanların nüvesini oluşturduğu mahallenin günümüze dek süren yapısının temelleri atılmış olur.
Ortahisar, tipik bir Osmanlı Mahallesi özelliklerine sahiptir. Merkezinde Valilik Konağı ve Fatih Büyük Camii, çevresinde dar sokaklarla birbirine bağlanan bu mahalleyi ortadan ikiye bölen ana caddedeki görece hareketliliği, sokaklarda görmek olası değildir. İdari ve dini bir merkez olmasına rağmen Ortahisar mahallesinin çarşısı yoktur. Yine bu nedenle olsa gerek mahallede kapalı bir topluluk yapısına has bir oluşum söz konusudur. Bir kısım konutların bahçe duvarlarıyla çevrildiği, iç avlusu olan kapalı yapısı bütün mahalle için düşünülebilir. Bugün bile sessiz, hatta ıssız sokaklarıyla Ortahisar Mahallesinin aynı karakter üzere olduğu söylenebilir.
Osmanlı mahallelerinin kendine has özelliklerinden bir diğeri de statü farkının gözetilmemesi olgusudur. Ortahisar Mahallesinde iki, üç katlı konakların çokluğuna rağmen mahalle içinde basit konutlar, bu konutlarda ikamet eden aileler, hatta kiracılar vardı. Bütün bu aileler iç içe yaşarlardı. Farklı sokakta yaşayan ailelerin etkileşimi sokaklarda, çay bahçelerinde, camilerde, kahvehanelerde pekişir, mahallelilik bilincine evrilirdi. Asırların ortama kazandırdığı birlikte yaşama etiği, kesintiye neden olmayan mekânlarla bütünleşir, süreklilik kazanırdı. Tanımı gereği mahalleli, bütün uzuvları birbirine bağlı yaşayanların oluşturduğu topluluktur.
Bekir Gerçek’in Ortahisar’ı
Bekir Gerçek’e bakılırsa Ortahisar’da mahalle kültürü Cumhuriyet döneminde de sürmüştür. “Başkentin Baş Mahallesi Ortahisar” adlı kitabında yazar, çocukluk döneminde tanık olduğu aileleri, hafızasında iz bırakmış insanları, konutları, sokakları anımsadığı oranda anlatır. Mahallenin sağlık sorunlarıyla ilgilenen bir eczane çalışanından mahalle sakini öğretmene, konak hayatı yaşayanından mahallenin yardımsever teyzelerine dek Ortahisar’ı olanca gerçekliği içinde sözle inşaya çalışır. Bu inşada mutlu çocukluğun etkisiyle sevilenin, sevimli ve hatırı sayılmaya layık olanın sınırında kalınır. Sevdiği insanları anmak, andıklarını kayda geçirmek gibi mahalle kültürüne özgü bir amaç içerisinde olduğu söylenebilir.
Bekir Gerçek, Ortahisar’la ilgili olarak hiçbir şeyi atlamak istemez. Mahalle ortamın belleklerde kalıcılık kazanması için döneminin gündelik çizgilerine yönelir. Fatih Büyük Camii önündeki ıhlamur ağaçlarının altında sohbet eden mahallenin saygın büyüklerini; bahçeli kıraathanenin sahibi Mehmet Üstadı, yardımcısı, gülümseyen Kaz Mehmet’i; “bir sandık, bir sandalye ile hayata” tutunan ayakkabı boyacısı Neşet’i; Ayşe Teyzenin cumbalı evini; şiirleri Trabzon gazetelerinde yayımlanan Ertan Tokinan’ın kurduğu hayal perdelerini; “komşuluk ne imiş önce çocuklarına” sonra mahalleliye öğreten Salih Bey ile Hatice Teyzeyi vefa duygusuyla anarken okuru hislendirir. Adeta Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halide Edip Adıvar, Sait Faik gibi yazarların eserlerindeki gibi asıl mekân olarak mahalle gerçekliği ile karşılaşılır. Bu nedenle Bekir Gerçek’in anılarında geçen isimler, çocukluğunun geçtiği sokak ile sınırlı tutmaması önemlidir. Bütün mahalleyi ev ev, dükkân dükkân, yaşlı genç, tüccar, sanatçı ayırmadan aktarırken bir bütünlük oluşturur gibidir. Karakter, gelenekler, ahali, tipler, gündelik yaşam, tarih, çocuklar, yaşlılar, teyzeler, komşuluk ilişkileri, inançlar, dayanışmalar, üzünç anları ve eğlenceler içinden bir Ortahisar sunar bize. Bu yaşayan, yaşanan Ortahisar’dır.
Hayati S. AYÇİÇEK