Atatürk ve silah arkadaşlarının gerçekleştirdiği bir mucizenin sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve belirlediği temel nitelikleri, bugün ve gelecekte koruma, kollama, azim ve kararlılık konusundaki inanç ile geçen 99 yıdır sürdürülmektedir.
Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş, 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtuldu. Düşmana “burası Türk elidir, buradan düşman su içemez, yanlış kapıyı çaldık, Anadolu geçilmez!..” söyletmiş bir milletin mensubuyuz.
Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için her yıl 30 Ağustos günü kutlanan resmi ve ulusal bir bayramdır. “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ile başlayan muharebede elde edilen bu büyük zafer, Türk’ün bağrına dayanan hançerin Ulus’ça sökülmesi, özgürlük ve haysiyetimizi yok etmek isteyenlerin dize getirilmesinin destanıdır”. Bu millet aç, susuz durur, ateşlerde yanar kavrulur fakat istiklâlsiz durmaz.
Türk Silahlı Kuvvetleri arkasında Yüce Türk ulusundan aldığı destekle; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üniter devlet ve ulus kimliğinden taviz vermeden Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğü ve bekası için yorulmadan çalışmaya devam edecektir.
30 Ağustos Zaferi ile Başkomutan Mustafa Kemal’in önderliğindeki yüce Türk Ulusu, emperyalist güçlerin işgalci ordularını, anavatan topraklarından kesin olarak atarak, ebedi özgürlük ve bağımsızlığına kavuşmuştur. Bu Zafer bütün otoritelerin tartışmasız bir askeri deha kabul ettiği Ulu Önder, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk tarafından, Anadolu da sağlanan milli birlik ve beraberliğin mutlak bir sonucu olarak kazanılmıştır.
En zor şartlarda ülkesini, zulümden, felaket ve sıkıntılardan kurtarmış olan Türk Silahlı Kuvvetleri, çağın ihtiyaç duyduğu niteliklerle donanmış olarak yurdunu ve ulusunu iç ve dış her türlü tehlikeye karşı koruma ve kollama görevini hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan yerine getirmektedir. Bu kutsal görevi yerine getirirken Atatürk ilke ve devrimlerinden aldığımız güçle, işaret ettiğin uygarlık yolunda kararlı ilerleyişimizi sürdüreceğimizden asla şüphe olmasın.
Bu duygular içerisinde başta Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Atatürk ve onun silah arkadaşları olmak üzere, Kurtuluş Savaşının tüm kahramanlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve şükranla anıyoruz.