Trabzonspor’un bu duruşu, ezilen ve figüranlığa mahkûm edilen Anadolu takımları için bir umut ışığı olmalıydı; tıpkı Atatürk'ün Samsun'a çıkışının Türkiye için taşıdığı anlam gibi, Trabzonspor'un şampiyonluğu da Türk futbolunda büyük bir anlam ifade etmeliydi. Ancak ne yazık ki, Anadolu'nun sevgisi birçok kişinin yüreğine dolmadı ve Trabzonspor'un haklı mücadelesi, pek çok haksızlığa maruz bırakılarak yarım kaldı.
1970'li yıllarda Gençlerbirliği'nin sahaya çıkmayarak Kayserispor’u şampiyon yaptığı dönemde de Trabzonspor'a karşı pek çok tezgâh kurulmuştu. Ancak dönemin ağır abileri bu oyunları en aza indirgemeyi başardı ve Trabzonspor, birçok zorluğa rağmen Süper Lig’e çıkmayı başardı. Zorlu mücadelesi burada da sona ermedi; Avrupa ve Türkiye'de şampiyonluklar yaşasa da, en az üç dört şampiyonluğu hakemler eliyle elinden alındı. Buz gibi gollerin ofsayt gerekçesiyle iptali, açık penaltıların verilmemesi gibi haksızlıklar, bugün internet ortamında herkesin gözü önünde yer alıyor.
Trabzonspor’un eski başkanlarından İbrahim Hacıosmanoğlu, TFF başkanı seçildiğinde adaletten bahsederek kimsenin artık hakemler tarafından mağdur edilmeyeceğini dile getirmişti. Bu sözler Trabzonspor taraftarlarının yüreğinde umut ışığı yaktı. Ancak ne yazık ki, bu sözler hayata geçmedi ve Trabzonspor, eski başkan Mehmet Özekşi döneminde olduğu gibi Hacıosmanoğlu döneminde de hakem kararlarıyla mağdur edilmeye devam etti.
Trabzonspor’un, Türk futbolundaki bu onurlu mücadelesi ve haksızlıklara karşı verdiği direniş, gelecekte de Anadolu'nun futbol gururu olmaya devam edecektir.