İstanbul’da gazetecilik yaptığım yıllarda bir Trabzonlu olarak en çok muhatap olduğum soru neydi dersiniz?
‘Hrant Dink’i niçin öldürdünüz’ sorusuydu?!
Bir kişinin yaptığı ya da bir kişiye yaptırılan şey, tüm Trabzonlulara sorulabiliyor.
Bu böyle!
Benim bir cevabım vardı verdiğim. Herkes, bu soruyu kendisine sorulmuş gibi cevaplasın lütfen…
Gelelim bugüne… Çok önemli bir seçim arifesindeyiz.
Trabzon kalabalık, ittifakların, siyasi partilerin stantları ağırlıklı olarak Maraş Caddesinde yer alıyor…
Cumhur ittifakı ile millet ittifakı çok yakın bir mesafede karşılıklı duruyor.
Stantların yerlerini kim belirliyor, niçin bu kadar dip dibeler bilmiyorum. Özellikle bu caddede çok insan var. Bir yandan yürüyüş yapıyor, bir yandan seçim atmosferine tanıklık ediyorlar. Destek verdiğini tebessüm ederek ya da bizzat yanında durarak, destekliyorlar. Ara ara sloganlar atılıyor…
Rekabet de var, dozunda gerginlik de.
Dozunu aşan gerginlikler neyse ki, karanfillerle noktalanmış.
Gençler, ülke geleceği için gayretli, heyecanlılar.
Her birinin yüzü ayrı aydınlık! Karşı karşıyalar. Fakat şimdilik.
Yarın Trabzonspor maçında ya da başka bir olayda; yan yana omuz omuza olacaklar.
Hatırlayın!
Trabzonspor şampiyonluk kutlamalarını hatırlayın…
Sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın hayret ve takdirini toplayan sizlerdiniz!
Beraber; sevinç, mutluluk ve gururla…
Hrant Dink’i soranlar bu kez kimsenin burnunun dahi kanamadığı kutlamaları konuştular.
‘Nasıl başardınız’ diye sordular!
Hatırlayın!
Ahmet Suat Özyazıcı’yı hatırlayın. Dr. Kemal Dursun’u hatırlayın! Güzel yüreğini ve bu nedenle hala yaşıyor olduğunu unutmayın… Adnan Kahveciyi, Recep Yazıcıoğlu’nu, daha nicelerini hatırlayın.
Ve lütfen yarın, öbür gün, cevabını vermekte zorlanacağımız sorular sorulmasına izin vermeyin!