Ancak Uluslararası Pontus Rum/Yunan Dernekleri Konfederasyonu “Üçüncü nesil Pontus Rumlarının Pontus Rum kimliğini kaybetmemeleri için “Pontus Rum Diyalekti”nin kodifiye edilmesine, Pontus Rum tarihinin öğretilmesine ve Pontus Rum geleneklerinin canlandırılmasına karar verilmişti. (Voutira 2006,XXIV:389).

“Bugün Trabzon’un birkaç köyünde konuşulan Rumcaya Romaika, Romayika gibi adlarda verilmektedir. 1965 nüfus sayımının verilerine göre 4535 kişi bu dili ana dili olarak konuştuğunu ifade etmiştir. İngiliz Independent gazetesinin 3 Ocak 2011 tarihli haberine göre 5000 kişinin bu dili konuştuğu ifade edilmektedir. Haberin devamında Cambridge Üniversitesi’nden filoloji uzmanı Dr. Ioanna Sitaridou’nun görüşlerine de yer verilmiştir.

Bugün bilinen diğer Yunan lehçelerinde mastar kullanımının kaybolduğuna dikkat çeken Sitaridou, Romeika lehçesinde yalnızca mastarın olmadığını, aynı zamanda Latin dilleri dışında daha önce gözlemlenmemiş mastara ait ilginç yapılar bulunduğunu ileri sürmüştür. Sitaridou’ya göre bugün Romeika lehçesini konuşanların antik Yunanlılar’ın doğrudan torunları mı olduğu, yoksa antik Yunan kolonicilerinin zoruyla onların dillerini kullanan yerli bir halktan mı geldikleri bilinmemektedir. Haberde, yazılı bir formu olmayan Romeika lehçesinin bugün yok olma tehlikesiyle en fazla karşı karşıya olan diller arasında bulunduğu saptaması da yapılmıştır. Yazıda Romeika Lehçesinin yanı sıra, Sitaridou’nun bu lehçeyi konuşanlara dair sosyolojik tespitlerine de yer verilmiştir. (Şen 2006:203-205) Dil, millet ya da halkların ortak kültürel değerleriyle ortaya çıkar. Bu nedenle her millet ya da halk kendine ait bir edebiyatının olmasını arzu eder. Hayali zorlamalarla bir etnik hatta ulus yaratma fantezisi gereği kendilerini farklı bir etnik olarak Rum adlandıranların esaslandıkları edebi dilin temel kaynağı olarak Romeyakadan tiksinmiş, iğrenmişlerdir”.

Mustafa Çolak, “Trabzon’da konuşulan Rumca’nın (Pontiaka) Yunanca da “Elenika” dır. Rumca tabiiki bir dil değil, Yunancanın bir diyalektidir. Günümüzde az da olsa sadece Trabzon’un yukarı kasabalarında Tonya, Maçka, Çaykara gibi yörelerde yaşlı kesim arasında konuşulur, yeni nesilde pek kullanılmadığı için yavaş yavaş tükenmektedir” der. XIX. yüzyıl sonunda Grek dili içerisinde doğu grubuna dahil edilen bu lehçe Yunanistan’da konuşulana hiç benzemiyordu ve mübadeleyle bu ülkeye göç edenler yerli ahali ile anlaşamıyordu. (Clogg 1997:127). Zaten bu doğanın tabiatına da aykırıdır. Olmayan bir millete ait bir dil varlığı da olamaz.

Trabzon Rum krallığına ait kilise kayıtlarında ve vaftiz defterlerinde rastladığımız bol miktardaki Türkçe isimler bunu destekler mahiyettedir. Bölge ağzı üzerine araştırmalar yerli yabancı araştırmacılar bölge ağzından hareketle (Eski Türkçe ve Kıpçakca unsurları dikkate alarak) bölgede fetihten önceki Türk varlığına ve farklı Türk boylarının tabakalaşmasına dikkat çeker (bk. Şükürov,2000: 111-121).

Yabancıların kayıtları esasında bölge halkı üzerinde yapılmakta olan etnik ve dil tartışmaları lokal şekilde Trabzon ve yöresinde daha çok yaşlılar arasında bir anlaşma vasıtası olarak kullanılmakta olan ve Rumca adlandırılan halklar karışımı dil ile alakalı bir alfabe olmadığı gibi yazılı bir metin de göremiyoruz.