Trabzon’da gerçekleştirilen eylem Zorlu Grand Otel önünde başlayarak uzun sokak üzerinden meydana sloganlarla yürüyüş yapıldı. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasını Bayburt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Murat Abdioğlu gerçekleştirdi. “Ramazan ayında çok yoğun bir gündemin içinden geçiyoruz.” Diyen Doç.Dr. Abdioğlu, açıklamasına şu dikkat çeken mesajlarla devam etti:

YÜZYILIN EN BÜYÜK SOYKIRIMI

“Haksızlıklar, hukuksuzluklar ve her yana saçılıp dağılan adalet duygusunu örseleyen uygulamalar hepimizin malumudur. Ancak bu hızlı gündemin arasında gözlerimizin önünde bu yüzyılın en büyük soykırım ve tehcir planlarından biri de uygulanmak isteniyor. Filistin'de, Gazze'de direnişe diz çöktüremeyen emperyalistler ve siyonistler kabul ettikleri ateşkesin hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediler. Çünkü biliyorlar ki bu ateşkes, sadece Gazze'nin değil, tüm mazlum halkların sömürüye, haksızlığa ve emperyalist baskıya karşı verdiği mücadelede yeni bir dönemin habercisidir.

Of’ta Feci Olay! 4. Kattan Düşen Küçük Areej Yaşam Mücadelesi Veriyor Of’ta Feci Olay! 4. Kattan Düşen Küçük Areej Yaşam Mücadelesi Veriyor

TÜRLÜ SIKINTILARLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Yoksullukla, ekonomik sorunlarla, türlü sıkıntılarla karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Fakat Gazze'de kuşatma altındaki bir buçuk milyon insan için Ramazan açlık ve susuzluk ayı olmuştur. İsrail, Ramazan ayında dahi temel gıda ve su gibi hayati ihtiyaçların Gazze'ye ulaşmasına izin vermediği gibi, geçtiğimiz günlerde ateşkesi açıkça bozdu. Sahur vakti bombalanan Gazze halkının çocukları aç olarak katledildi. Yüzlerce kişinin katledildiği bu bombardımanların ardından siyonistler Gazze'ye yeniden kara operasyonu başlattıklarını duyurdular. Türkiye'de herhangi bir ilin küçük bir ilçesi büyüklüğündeki Gazze, siyonist ordunun ve onun küresel işbirlikçilerinin sürgün, soykırım tehdidi altında Ramazan'ı geçiriyor.

ABD'NİN YAYILMACI POLİTİKALARI

ABD Başkanı Trump'ın sürekli gündemde tuttuğu Gazze halkını tehcir etme planı; aslında siyonist ve emperyalist planın hedeflerini çıplak bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu durum, bölgedeki zulmün ve sömürü politikasının ne denli sistematik olduğunun en açık göstergesidir.

Tüm bu gelişmeler, bölgede yalnızca İsrail'in değil, ABD'nin de yayılmacı politikalarını gözler önüne sermektedir. Geçtiğimiz günlerde önce Suriye, ardından Yemen'e yönelik gerçekleştirilen bombardımanlar, emperyalist kuşatmanın hedeflerini açıkça ortaya koymaktadır. Özellikle Filistin halkının yanında duran Yemen, bu saldırıların hedefi haline getirilmiş ve cezalandırılmak istenmiştir.

SESSİZLİĞİMİZİN BEDELİNİ AĞIR ÖDEYECEĞİZ!

Hepimiz biliyoruz ki Türkiye'nin, dış politikasında hem İsrail'in hem de ABD'nin işgal ve soykırım politikalarına sessiz kalmasının bedelini yarın hepimiz ağır biçimde ödeyeceğiz. Kürecik Radar üssü ve İncirlik üssü, Amerikan emperyalizminin hizmetindeki sembol yerlerdir. Diğer taraftan sermayenin "İsrail ile normalleşebiliriz" açıklaması, hileli yollarla sürdürülen ticari ilişkilerin, Filistin topraklarını yağma ve talana sürükleyen politikaların altını çizmektedir; bize boykotun önemini hatırlatmaktadır.

İSRAİL’E PETROL AKITMAYA DEVAM EDİYORUZ!

Türkiye'den halen İsrail'e gönderilen petrol - daha önce defalarca ispatladığımız gibi dev tankerler aracılığıyla Botaş hattından akıtılmaya devam ediyor. Bu süreçte petrolü hem çıkaran hem de aktarımını, satışını organize eden Azerbaycan devlet şirketi Socar'ın kritik rolünü görmezden gelemeyiz. İsrail ile işbirliğini Filistin topraklarını yağmalama derecesine vardıran bu kirli şirket, geçtiğimiz haftalarda İsrail ile ikili anlaşmalarla gaz arama ve enerji yatırımlarını da yeniden ilan etti. Günümüzün modern sömürgeci şirketi gibi davranan ve savaş rantından ahlaksızca pay kapmaya çalışan Socar'ı Türkiye durdurabilir. Çünkü Socar, tüm dünyada en büyük dış yatırımını Türkiye'de yapmaktadır. Bu ekonomik bağ Türkiye'ye ayrıca sorumluluk yüklemektedir. Küresel markalar için mütemadiyen açıklamalar yapan iktidara sesleniyoruz: Socar gibi İsrail'i enerjiyle besleyen, Zorlu gibi işgal bölgelerinde yatırım yapan bu sermaye gruplarını durdurmak önceliğiniz olmalıdır.

İSRAİL’İN GEMİLERİ LİMANLARIMIZDA NE YAPIYOR?

Aynı zamanda, hala limanlarımızda bulunan ZIM gemilerinin varlığı, hepimiz için bir utançtır. ZIM'in sıradan bir şirket olmadığı, İsrail devletinin uzantısı olduğu kısa bir araştırmayla görülebilir. 1945'te Filistin'in işgali için İsrail'in kurduğu bu şirket belki de Siyonist olduğunu açıkça kanıtlayabileceğimiz tek şirkettir. Bu şirkete ait gemilerin hala limanlarda serbestçe ticaret yapması, soykırımı gerçekleştiren işgalcilere bizi ortak etmektedir.

AĞIR SÖZLER DEĞİL, SOMUT ADIMLAR ATILMALI

Türkiye'de gündem sürekli değişiyor; ancak soykırım, ertelenemez ve geri döndürülemez büyük bir felakettir. Şimdi, Gazze için dua etmekle yetinmeyip; boykotu sürdürmeli ve her birimizin somut adımlar atacağı bir mücadeleye girişmeliyiz.

  • İsrail'e tam ambargo,
  • ticareti hileli yollarla sürdüren sermayeye karşı kararlı bir boykot ve
  • özellikle ABD destekli üslerin kapatılması, bu mücadelenin temel talepleridir.

CUMHURBAŞKANINA SORU SORMAK HAKARET Mİ?

Bu mücadeleyi aylardır meydanlarda sürdüren Filistin dostları ve soykırım karşıtlarının, baskı, işkence, tutuklama ve gözaltılarla da karşı karşıya kaldıkları dikkatlerden kaçmasın. Adana'dan Ankara'ya, Eskişehir'den İstanbul'a uzanan ve vicdanın, adaletin sesini yükselten gönüllülere yönelik hukuksuzluk, darp ve gözaltı uygulamaları tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Geçtiğimiz aylarda TRT World Forum programında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Neden Türkiye'den petrol İsrail'e akıyor?" sorusunu soran gençler, bu hukuksuzluğun açık örneği haline gelmiştir. Bu gençler, yalnızca eleştiri yaparak ve gerçeği sorgulayarak büyük bir cesaret göstermiş ve Socar'ın İsrail'le ilişkisini de açığa çıkarmışlardır. Fakat bu gençler, tek bir kelime hakaret ve adaba aykırı söz söylememelerine rağmen dövülerek gözaltına alınmış ve Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla cezaevine atılmışlardır. 27 Mart'ta İstanbul'da görülecek duruşmada bu gülünç suçlama ve hukuksuz yargılama devam edecektir. Bizler Filistin dostları olarak bu gençlere ve diğer hak ihlallerine yönelik hiçbir uygulamayı unutmayacağımızı ve takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Muktedirlere de yeniden sesleniyoruz: Mesnetsiz suçlamalarla gençleri gözaltına almak ve yıldırmaya çalışmak yerine, İsrail'le ilişkisi ayan beyan ortada olan Socar'ı ve diğer sermaye gruplarını durdurun!

YARIN AYNI ACI BİZE DE DOKUNACAK!

Gazze'de ve bölgedeki diğer mazlum topraklarda yaşanan soykırımı hiçbir gerekçeyle unutamayız. Siyonist ve emperyalist saldırganlık, Gazze'de, Yemen'de, Suriye'de ve Lübnan'da devam ederken, yarın aynı acı bize de dokunacak. Direnişin, küçük bir ilçe büyüklüğündeki bir coğrafyadan Gazze'den çıkan bir çağrı olmadığını, tüm dünyayı sarsan bir 

uyanış olduğunu hatırlatıyoruz.

ADALETİN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SAFINDA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Bizler, Gazze'nin ve Filistin'in yanında, bu tarihi sorumluluğu omuzlarımızda taşıyor; zalimlere, sömürüye, emperyalizme ve ihanetlere karşı sessiz kalmayacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz. Dünya egemenlerinin hepimize aşılamaya çalıştığı umutsuzluğa bizler düşmeyeceğiz! Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimiz yanılgısına sapmayacağız. Sokağa çıkan, hakkını arayan ve hakikati savunan her mücadelenin hem adil bir şahitliğe dönüşeceğini hem de zaferin müjdecisi olduğunu biliyoruz. 7 Ekim Aksa Tufanı, işte bu bilinci dünya mazlumlarının ortak marşı haline getirmiştir. Bu mücadelede; her birimiz adaletin ve özgürlüğün safında yürümeye devam edeceğiz.

Yaşasın Filistin Direnişi! Yaşasın Mazlum Halkların Mücadelesi!”

Muhabir: BİROL SANCAK