Genç yaşta geldiği Trabzonspor’da, hem futbolu, hem de karakteri ile takdir toplayıp La Liga’nın yolunu tutan Okay Yokuşlu, 6 sezon sonra yeniden Bordo-Mavili formaya döndü. Milli oyuncu, 2021-22 sezonu şampiyonluk kutlamalarını büyük bir keyifle takip ettiğini belirterek, şampiyonluk hayalini anlattı.
2015-16 sezonunda Trabzonspor’a gelen Okay Yokuşlu ile 2024-25 sezonunda geri dönen Okay Yokuşlu arasında ne gibi farklar var?
Öncelikle yaş farkı var, tecrübe önemli. O zaman 20 yaşındaydım ve çok gençtim. Geçen sürede çok şey öğrendim, özellikle Avrupa’da. Daha olgun, futbolu daha oturmuş, daha profesyonel yaşayan ve hayata başka bakan bir Okay var artık.
Başka bir kişi Okay Yokuşlu’yu izlese, onu nasıl tanımlar sence? Hangi özelliklerini över, hangi konuda eleştirir?
Bana kalırsa, ‘çok iyi bir profesyonel’ der sanırım. Saha içinde takımı yönlendiren, liderlik etmeye çalışan, sorumluluk bilinci olan biri olarak tanımlar herhalde. Eleştireceği nokta ise, duran toplar dahil biraz daha fazla gol atması olabilir.
Senin futbol yeteneğini ilk kim keşfetti, futbola nasıl başladın?
Çok küçük yaşlarda dedem önüme top koyup ‘vur bakalım’ dermiş sürekli. Şutları görünce, ‘bu çocuk futbolcu olur’ demiş. Beni ilk keşfeden odur. Oradan başlayan serüven ve benim de futbol oynama isteğimle bugünlere geldim.
Primer Lig, Süper Lig, La Liga ve Championship. Bu ligler arasındaki en belirgin farklar nedir?
Öncelikle tempo ve topun oyunda kalma süresi. Diğer iki ligle bizim ligimiz arasında bu anlamda çok fark var. Taktiksel açıdan İspanya biraz daha topa sahip olma oyununu fazla oynuyor. İngiltere ise daha direkt futbol, daha kazanmaya odaklı. Ama İspanyol hocaların oraya gitmesi ile bu ekol İngiltere’ye de kaymaya başladı. Çok kaliteli ligler, dünyanın en büyük iki ligi sonuçta.
West Brom'da 2022-23 sezonu Yılın Oyuncusu ödülünü kazandın. Bu sana neler hissettirdi?
Büyük bir gurur benim için. Bir Türk olarak başka bir ülkede, onların arasında bu ödüle layık görülmek çok önemli. Onların seni içlerine almasını sağlamak, o güveni, arkadaşlığı sağlamak özel. Sağ olsunlar bana sevgi gösterdiler hep, iyi bağımız vardı. Performans olarak çok iyi geçmişti o sezon.
İngiltere'de Huddersfield’a attığın gol, ayın golü seçilmişti. Oynadığın mevki olarak değerlendirirsek, gol atmak nasıl bir duygu?
Kariyerimde attığım en güzel biri oldu. Ama Avrupa Gençlik Olimpik Oyunlarında, Avni Aker’de, Genç Milli Takımdayken attığım aşırtma golüm vardı, o ilk sıradadır. Sonrasındaki ise İngiltere’deki gol.
Championship'te VAR uygulaması yoktu? Olup olmaması, sence hangisi futbola daha büyük katkı sağlıyor?
Orası rekabetçi bir lig ve insanlar maçlardan çok keyif alıyor, 24 takımın neredeyse yarısı zirve yarışı yapıyor her yıl. İnsanlar bunu çok seviyor ve VAR’ın bu keyfi, heyecanı öldürmesini istemiyorlar. VAR’ın olmamasını kabullenmişler. Bir taraftan bakınca o hata payının kabul edildiği yerlerde VAR’ın olmaması futbolu daha keyifli hale getiriyor. Ama diğer yandan, çok önemli maçlar oynuyoruz ve bazen adaletli olmayı sağladığı için VAR’ın olmasından yanayım.
Hayatında zorlandığın ve pes etmeyi düşündüğün anları yaşadın mı?
İspanya’daki ikinci sezonumun ardından oynamadığım bir dönem olmuştu. Çok zorlanmıştım açıkçası. Mental olarak güçlü olmam gerekiyordu ama çok kötüydü. Bir ara işler çıkmaza giriyor diye hissediyordum çünkü gelecekte ne olacak kaygısı insanı yıpratabiliyor. Ama sonra ailemin de desteği ile toparlanıp, çalışıp yeniden güçlendim. Bu tarz durumlarda insan yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya devam edip doğru karar vermesi gerekiyor.
Bir sporcunun hayatına asla sokmaması veya uzak durması gereken şey?
Bir sporcu her anlamda profesyonelce yaşamalıdır. Uykusuna, beslenmesine, yaşayış tarzına dikkat etmelidir. Buna zarar verecek her şeyden uzak durması gerekiyor. Ama biz de insanız, belki tatil zamanında biraz rahatlayabiliriz ancak her şeyi, yeri ve zamanında, doğru şekilde yapmak zorundasınız.
Küçükken idol olarak belirlediğin seni etkileyen futbolcular var mıydı, onlara yenileri eklendi mi?
Küçükken Zidane hayranıydım, özel bir isim. Şimdi Manchester City'de forma giyen Rodri çok iyi, dünyanın en iyi ön liberolarından bir tanesi. Keyifle takip ediyorum.
Trabzonspor’un şampiyonluk kutlamalarının olduğu dönemde Avrupa’da futbol oynuyordun, neler hissettin?
Dürüst olmak gerekirse beklediğimden de iyiydi. Işık ve müzik şovları, stattaki ve denizdeki gösteriler müthişti. Orada bana çok sordular, çok beğendiler. Umarım benim de içinde olduğum senaryoda aynı duyguları yeniden yaşarız. En büyük hedefim bu.
Bir maçta rakiplerin hangi davranışını kabul edilemez olarak değerlendirirsin?
Rekabet içinde olabilecek, benim de yapabileceğim her şeyi kabul edebilirim. Ama fair play dışında yapılanları asla kabul edemem. Ama çok karşılaşmadım.
Aynı şekilde, senin yaptığın ve sonrasında pişman olduğun hareketin oldu mu?
Bir tane var; Celta Vigo’da sıkıntı yaşadığım dönemdi. Oyuna sonradan girmiştim ve kırmızı kart gömüştüm. Gerekçesi çok saçmaydı. Bir tartışma sonra oyuncu yerdeyken o sinirle gidip kulağını çekmiştim. Sert olmasa da oyuncu bunu tabii ki iyi kullandı, VAR uyarısı ile oyundan atılmıştım.
Trabzonspor’da oynarken unutamadığın olay?
Beşiktaş maçı var, 4-3 mağlup olmuştuk, üzülmüştük ama üst düzey bir maçtı. İlk sezonumda Sivasspor’a 2 gol attığım maç da çok iyiydi benim adıma. Hatta ilk gol benim mi, Marco Marin’in mi diye tartışılmıştı ama gol benimdi. Akhisar ve farklı yenildiğimiz Antalya maçları var üzüldüğüm. Ayrıca ben oynamamıştım ama bol kırmızı kartlı Galatasaray maçı da unutulmaz.
Futbol hayatında unutamadığın maç ve unutamadığın gol hangileri?
İspanya’da Real Madrid’e ve Barcelona’ya karşı oynadığım maçlar özeldi. İngiltere’de Premier Lig’e ilk çıktığımız maçlardaki atmosfer de süperdi gerçekten. Ayrıca oynadığı takımlardaki attığı ilk goller de bir futbolcu için çok özeldir. İspanya’da Villareal’e kafa golü atmıştım. İngiltere’deki ilk golümü ise, maçın son dakikalarında Blackpool’a atmıştım, unutulmazdı.
Seni en çok etkileyen statlar?
Öncelikle buradan başlayalım. Kendi stadımız, Paparapark, buradaki ambiyans çok iyi. Onun dışında Bernabeu, Stamford Bridge, Wembley, bunlar da çok etkileyiciydi gerçekten
Sana kalan süreyi İspanya, İngiltere ve Türkiye’de ayrı ayrı değerlendirirsek, nasıl geçiriyordun?
Sokaklarda geziyordum, kendimi hiç kısıtlamam zaten. Fırsat buldukça çıkar gezerim. Onun dışında İngiltere’de golfa başlamıştım, çok keyifliydi. Ayrıca köpeğim var, adı Toprak, 6 yıldır bizimle, onunla yürümek çok güzel benim için. Fırsat buldukça yüzerim, ayrıca oynamasam da padel izliyorum.
Futbolun daha da heyecanlı ve seyredilir hale gelmesi için neler yapılabilir?
Topun oyunda kalma süresi benim için en önemli kriterdir. Top oyunda ne kadar kalırsa o kadar çok futbol izliyorsun, gol izliyorsun. Şöyle bir kriter duymuştum; belki bizim ligimizde de vardır bilgi sahibi değilim ama İngiltere’de hakemlerin topu belli bir süre oyunda tutmaları gerekiyor. Sağlayamazlarsa bir sonraki hafta maç alamıyorlar. Topun oyunda kalma süresinin artırılmasına yönelik çözüm bulmak birinci öncelik olmalı.
Maça çıkmadan sana iyi geldiğini düşünerek yaptığın motive edici bir şey var mı?
İçten içe sakin olmaya çalışırım. Çünkü sakinlik bana daha büyük motivasyon verir. Müzik dinlerim maçtan önce. Hause, cauntry tarzı müzikleri özellikle, Karadeniz müziklerini de çok seviyorum.
Futbolcu olmasaydın, hangi meslekte yaşamını sürdürürdün?
Çok erken futbol başladım. Derslerim de iyiydi ama spor hep hayatımdaydı ve bu nedenle başka bir alan düşünmedim belki de.
Aktif futbolu bıraktıktan sonra seni hangi kulvarda göreceğiz, ilk planın ne?
Henüz çok erken ama yine futbolun içinde kalmayı istiyorum. Antrenör olma fikri var kafamda ama bu yola girme ve buna konsantre olmak için henüz çok erken.
Asla affetmeyeceğin şey nedir?
Belli şeyleri affedebilirim ama vicdansızlığı asla. Birisinin canını bile isteye, kasıtlı yakmaya tahammül edemem.
Trabzon’dan ayrıldıktan sonra en çok neyi özledin? Ayrıca, İngiltere ve İspanya’da en çok özleyeceğin yemek, mekan?
Yemekler özellikle, Trabzon’dan İspanya’ya gidince her türlü balığı, hatta kuymağı özledim, arada olsa da yesem diye düşündüm. İngiltere’de ise yemek anlamında çok gelişmişlik, farklılık yok. Onun da başka avantajları var tabii ki. İspanya daha sıcak, iklimi güzel, yemekleri bizimki kadar olmasa da çeşit vardı. Özellikle Madrid’de geçirdiğim dönem keyifliydi. Ben kapalı havayı, yağmuru severim, insanlar şikayet etse de o serin hava çok iyiydi İngiltere’de.
Geçmişten bugüne, sence dünyanın en iyi 11’ine kimler girebilir?
Buffon - Cafu, Maldini, Roberto Carlos – Rodri - Xavi, Inıesta, Zidane - Messi, Ronaldinho - Ronaldo Nazario