Bazen o oyuncuyu tutup ayağa kaldırmak istiyorum. Hilecileri sevmiyorum. Her zaman da böyle oldu" ifadelerini kullandı.

Geçen yıl, aralarında Barcelona da olan dev kulüplerle transfer için adın geçiyordu. Trabzonspor’a transferin nasıl gerçekleşti ve milli takımdaki durumuna da bakarak, bu tercih senin için büyük bir meydan okuma anlamına mı geliyor?

Ocak ayında birkaç transfer teklifi almıştım. Ben de bunları Borussia Dortmund'a sundum. Maalesef kulüp tüm teklifleri reddettiler. Benim için de ilginç bir durumdu çünkü o an Dortmund’da 4 sağ bek vardı. Ama günün sonunda ayrılmamı istemediler. Ancak 10 gün sonra bu kez kulüpten ayrılabileceğimi söylediler. Transfer döneminin kapanmasına birkaç gün kalmıştı. Açıkçası kulübün yaptığı çok adil bir durum değildi. Ama ben hep saygılı olup hiçbir şey söylemedim. Ve bir kulüp bulmak zorundaydım. Çünkü planım mümkün olan en fazla sürede sahada olmak ve Belçika Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonası'na katılma hayalini canlı tutmaktı. Plan; her maçta oynamak, sağlıklı kalabilmek, kazanmak, ritim tutturmak, çünkü bu da sürecin bir parçası. Ve yine etrafımda pozitif bir atmosfer ve enerji bulunmasını sağlamak da hedeflerim arasındaydı. Ve Trabzonspor da doğru zamanda geldi ve o anda benim için hem en iyi fırsat ve en iyi çözümdü. Doğrusunu söylemek gerekirse de hiç pişmanlık duymadım. Harika bir oyuncu grubumuz var. Doğru mantalite doğru disiplin. Takımla daha ileriye doğru yol alabilmek için sabırsızlanıyorum.

Önemli kulüpler niye seni tercih ediyor, hangi özelliklerinin tercih sebebi olduğuna inanıyorsun?

Sanıyorum ben sahada eski usul tarzda ama modern yeteneklere sahip bir oyuncuyum! Asla pes etmem. Her maçta 12-13 km civarında koşarım. Hep takımı düşünürüm. Kendimden çok fedakârlık yaparım, çünkü bazen biraz daha fazlasını yapmaya, kişisel bir bakış açısıyla maçı değerlendirmeye çalışırım. Ama önceliğim hep takım arkadaşlarımın, pozisyonlarını dışına çıkmış olanların açıklarını kapatmaktır. Gerçek bir takım oyuncusuyum. Farklı takımları ikna eden şey de bu diye düşünüyorum. Club Brugge, PSG, Dortmund gibi kulüpler örneğin, kulübe bir şey katabileceğimi biliyorlardı. Sadece istatistik, gol atarak ya da asist yapmak ile ilgili bir durum değil bu. Çünkü ben 10 numara ya da 9 numara pozisyonunda oynamıyorum. Ben bir savunma oyuncusuyum. Ama günümüzde bir savunma oyuncusu olmak artık sadece savunma yapmak demek değil, bundan daha fazlası. Ben de her duruma, her taktiğe, her antrenöre adapte olabiliyorum. En güçlü yönüm de bu, takıma ve birlikte oynayacağım oyuncuya adaptasyonum.

TRABZON’A GELMEKLE ÇOK DOĞRU KARAR VERDİĞİNİ GÖRDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

Kısa ve uzun dönem hedeflerini öğrenebilir miyiz? Uzun dönemden bahsedecek olursak, 18 aylık bir kontratım var. En az Haziran 2025'e kadar Trabzon'da olacağım. Bu benim için artık uzun dönem demek, çünkü 22 yaşında değilim. Eylül ayında 33 olacağım. Sona başlangıçtan daha yakınım. Bu tarz bir tecrübenin de tadını çıkarmalıyım. Açık görüşlü birisiyim, Belçika'da, Fransa'da, Almanya'da oynadım. Yeni mücadeleler tanıyabilmek benim isteklerimden biriydi. Sonrasında da Türkiye'ye gelme imkânım oluştu. Bu İspanya, İtalya, Rusya ya da herhangi bir yer de olabilirdi. Ama burada Trabzon'da doğru kararı aldığımı düşünüyorum. Çünkü tesisleri gördüğümde, teknik ekibi gördüğümde, kulübün etrafındaki ve kulübün içinde.

Muhabir: TUNCAY UÇKUN