Trabzonspor'un uzun yıllar boyunca malzemeciliğini yapan ve kulübe büyük emekler veren Ömer Seren, düzenlenen cenaze töreniyle ebediyete uğurlandı. 2010 yılında dönemin başkanı Sadri Şener ve teknik direktör Şenol Güneş tarafından kendisine verilen plaketle emekliye ayrılan Ömer Seren, kulüpteki özverili çalışmalarıyla herkesin takdirini kazanmıştı.

İskenderpaşa Camii'nde kılınan cenaze namazına, Trabzonspor Kulübü Asbaşkanı Zeyyat Kafkas, Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, yönetim kurulu üyeleri Derviş Köz, Fatih Solak, Hüseyin Ekşi ve Ceyhun Eskici'nin yanı sıra eski bakan Faruk Özak ile kulübün eski yöneticileri ve personeli katıldı. Törene katılanlar arasında Seren'in ailesi, yakınları ve çok sayıda taraftar da yer aldı.

Bir Malzemecinin 34 Yıl Süren Yolculuğu

1975-76 sezonunun 16. haftasında Fenerbahçe liderliği elinde tutarken, hemen arkasında ligdeki ikinci sezonunu geçiren Trabzonspor bulunuyordu. Bordo-Mavililer, o hafta Galatasaray’ı Hüseyin Tok’un golüyle 1-0 yenerek ligin ikinci devresine galibiyetle başlamıştı. İlginç bir şekilde, sezonun ilk maçında da Galatasaray'ı 2-1 mağlup etmişlerdi. Ancak basın, bu başarıları genellikle “Galatasaray Trabzon’a yine yenildi” manşetleriyle vererek, Anadolu’dan yükselen bu yeni gücü yeterince fark edememişti.

Trabzonspor’un yükselişi, sadece futbol sahasında değil, kulüp içinde de bir devrim niteliği taşıyordu. Bu devrimin en özel tanıklarından biri ise Ömer Seren oldu. 1976 yılında Trabzonspor'a malzemeci olarak katılan Seren, 34 yıl boyunca kulüpte görev yaptı ve Türkiye futbol tarihinin en büyük başarılarına şahitlik etti. Ancak o, sadece bir tanık değil, aynı zamanda zaferlerin perde arkasındaki önemli bir aktördü.

Futbol Devriminin Perde Arkasındaki Kahraman

Ömer Seren’in Trabzonspor’a katılmasından üç ay sonra kulüp, ilk kez lig şampiyonluğuna ulaştı. Sonrasında beş kez daha Türkiye şampiyonu olan Trabzonspor, Türkiye Kupası’nı defalarca kazandı ve Avrupa’da unutulmaz maçlara imza attı. Aston Villa’ya karşı Orhan Kaynak’ın golü ya da Fenerbahçe karşısında Şenol Güneş’in efsaneleştiği maçlar, Seren’in tanıklık ettiği anılar arasında yer aldı. Birmingham'da kırmızı kart gören Ogün Temizkanoğlu'na soyunma odasında gol sevincini ilk haber veren de yine oydu.

Futbolculardan bile çok çalışan Seren, idmanlarda ter dökmekten de kaçınmadı. Hatta bir keresinde, kendi başına şut çalışması yapan Şota Arveladze’ye orta yapmak bile onun görevlerinden biri olmuştu. Bu sadece bir iş değil, tam anlamıyla bir adanmışlıktı.

Futbolun İki Dönemini Aynı Gözlerle Görmek

Ömer Seren, çamur içindeki sahalarda futbolcuların formalarını yıkadığı dönemden, milyon dolarlık yıldızların kramponlarını taşıdığı modern döneme kadar birçok değişime tanık oldu. Bir röportajında, futbolun geçirdiği dönüşümü şu sözlerle anlatmıştı:

“Futbolcular, çamur içinde maçlarını oynardı. Bir gün Şenol Güneş ile Bekir Barçın’ı çamurdan karıştırmıştım. Formaları elde yıkar, soba kenarında kurutmaya çalışırdık. Ama tamamen kurumazdı, futbolcular nemli formalarla sahaya çıkardı. Şimdi 2 büyük yıkama makinemiz, 3 kurutma makinemiz var. 45 dakikada her şey tertemiz.”

Haftalardır Galibiyete Hasret Olan Trabzonspor, Bodrum Karşısında Moral Arıyor Haftalardır Galibiyete Hasret Olan Trabzonspor, Bodrum Karşısında Moral Arıyor

Özkan Sümer'in hem teknik direktörlüğünde hem başkanlığında görev yapan Seren, Trabzonspor'un kaptanı Faruk Özak’tan bakanlığa kadar yükselen bir yöneticiye dönüşmesine de tanık oldu. Ancak Seren hep aynı görevde, aynı sadakatle çalışmaya devam etti.

Veda ve Sonrasındaki Dönüşüm

Seren’in görev yaptığı dönemde Trabzonspor'un altın çağını yaşadığı bir gerçek. Ancak Mayıs 2010’da kulüpten ayrıldıktan sonra Trabzonspor’un yaşadığı düşüş, kulüple bağları güçlü olan kişilerin önemini gözler önüne serdi. Kimi iddialara göre, Seren’in vedasıyla kulüp ruhundan bir şeyler kaybetti.

Ömer Seren’in arkasında bıraktığı miras, bir futbol devrimine malzemeci olarak nasıl katkı sağlanabileceğinin en güzel örneği. Trabzonspor’un bugün de yaşadığı başarıların temelinde, sadece sahadaki futbolcuların değil, kulübün ruhunu taşıyan emekçilerin de izleri bulunuyor.

Muhabir: BİROL SANCAK