Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği olarak, ilk bakışta sempatik ve masum istekler gibi görünen bu önermelerin tarihçesini, dünya üzerindeki örneklerini, sosyolojik temellerini ve oluşturması muhtemel sonuçlarını irdelemekte yarar görmekteyiz.

Eşit Vatandaşlık Tanımının Tarihçesi ve Eleştiriler

Eşit Vatandaşlık tanımı ilk olarak 1900’lerin başında Avusturyalı Marksist Otto Bauer tarafından "Milliyetlerin Kültürel Özerkliği Teorisi" ile ortaya atıldı. Masum gibi görünen kültürel özerklik talebi, çok milliyetli bir toplumun siyasal düzenine yol açacağı ihtimali nedeniyle Bolşevikler dahil bütün siyasi ortamlarda reddedildi. Bu fikir daha sonra 1970’li yıllarda Avrupa Birliği'ni hayata geçirmek için fikir üreten Alman Jurgen Habermas tarafından Ulusal Vatandaşlık yerine Anayasal Vatandaşlık önerisi ile gündeme geldi. 1990'ların post-modernizm ikliminde gelişen çeşitlilik, farklılık, katılımcılık gibi kavramlarla süslenen bu düşünce bir süre etkili oldu. Ancak batılı devletler, bu ilkeleri kendi anayasalarında uygulamadılar. Hangi ülkeyi bölmek istemişlerse, bu ilkeleri temel alan anayasalar yaptırdılar. Bu ülkelere örnek olarak Irak’ı verebiliriz. 2005 tarihli işgal anayasası ile her etnik topluluk ve inanç grubu anayasal güvenceli siyasal kimlik sahibi oldu. Ancak bu düşünceler, Avrupa Birliği'nin kurulması yönünde oluşturulmasına rağmen ne Alman, ne Fransız anayasalarında bu yönde değişiklikler yapılmadı. Bu değişiklikler, anayasalarda yapılması demek, o ülkelerde hem siyasal hem de toplumsal yaşamın etnik, dinsel ve mezhepsel daracık elbiseler içine sokulması ve parçalanıp ötekileştirilmiş edilgen yapılar haline gelmesi demekti.

Türk Vatandaşlığı Tanımının Sosyolojik ve Mantıksal Dayanağı

Türk vatandaşlığı tanımına karşı çıkanlar, Türk kelimesinin bir etnisite ifade ettiği ve diğer etnik grupları dışladığını iddia etmektedirler. Ancak bu iddia gerçeği yansıtmamaktadır. "Türk" bir etnisite değildir. Türkmen, Yörük, Tahtacı gibi etnisiteler olmakla birlikte Türk adı taşıyan bir etnik grup yoktur. Türklüğü etnik gruplar seviyesine indirmek yanlıştır ve art niyetli bir davranıştır. Anayasamızın 66. Maddesi, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür" diyerek her türlü etnisite ve sosyal yapının üzerinde bir tanımla konuyu en doğru şekilde sosyolojik bir zemine oturtmuştur.

Eşit Anayasal Vatandaşlık ve Türkiye Vatandaşlığı Önerilerinin Tehlikeleri

Türk vatandaşlığı tanımından rahatsız olanlar, bu tanımın yerine Eşit Anayasal Vatandaşlık veya Türkiye Vatandaşlığı tanımlarının konulmasını istemektedirler. Masum görünen bu istekler, ayrılık ve yıkımın yolunu döşeyen kilometre taşlarıdır. Türk vatandaşlığından vazgeçmek, bireysel haklara dayanan yurttaşlık sisteminden, topluluk haklarına dayanan bir toplumsal-siyasal sisteme geçiş yapmak demektir. Bu sistem, toplumu kendi içine kapalı, birbirinden ayrı, birbirine yabancı ve hatta kavgalı hale getirir.

Batılı Ülkelerin Anayasalarındaki Durum

Muhtarlık Seçiminde Eşine Kaybetti: Bölgenin İlk Kadın Muhtarı Oldu! Muhtarlık Seçiminde Eşine Kaybetti: Bölgenin İlk Kadın Muhtarı Oldu!

Bize demokrasi ve insan hakları adına baskı yapan ülkelerin anayasalarına bakmakta yarar var. Örneğin, Yunanistan Anayasası’nda Yunan Vatandaşlığı yerine Eşit Anayasal Yunanistan Vatandaşlığı gibi ifadeler yoktur. Almanya Anayasası’nda, Alman Vatandaşlığı ve Alman etnik kökeni vurgulanır. Fransa Anayasası, milli egemenliği Fransız Halkı'na verir. İspanya Anayasası da İspanyol Milleti'nin ayrılmaz birliğini vurgular. Bu ülkelerin anayasalarında benzer ifadeler varken, neden bizim anayasamızda bu değişikliklerin yapılmasını talep etmektedirler?

İç Baskı Grupları ve Fikirlerinin Arka Planı

İçimizde "Türk" tanımını sakıncalı bulan bazı gruplar da bulunmaktadır. FETÖ’nün yayın organları, 15 Temmuz 2016 hain kalkışma öncesinde "Anayasal Vatandaşlık" savunusunu yapmıştır. Terör örgütü PKK’ya yakın kesimler de federalizm ve ayrılıkçı politikalar savunmaktadır. Bu grupların temel amacı, Türk kimliğini zayıflatarak ayrışmayı körüklemektir.

Sonuç ve Öneriler

Türk Vatandaşlığı yerine Eşit Anayasal Vatandaşlık veya Türkiye Vatandaşlığı, Türk Milleti yerine Türkiye Milleti tanımları, bizi ayrışma ve bölünme yoluna sokacaktır. Bu masum görünen kavramlar, bizim için kelebek etkisi yaratabilecek yıkıcı başlangıçlar olacaktır. Emperyal devletlerin ve onların taşeronluğunu yapan uluslararası kuruluşların yönlendirme ve tavsiyeleri ile "Türk" tanımı ve çatısı altından çıkarak özgürleşeceğini düşünen gruplar bilmelidir ki "Tilkiler her zaman tavukların özgürlüğünü savunur."

Dr. Hasan Akyüz
Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Muhabir: HABER MERKEZİ