Her ne kadar ünvanım spor yazarı olsa da yakın tarihin en büyük askeri zaferlerinden biri olan 30 Ağustos’a değinmeden spor yazmayı, futbolu değerlendirmeyi eza kabül eder, zül sayarım. Çünkü bugün sıradan bir gün değil. Bugün; 26 Ağustos gecesi Afyon’dan başlayan ve 9 Eylülde Yunan’ın İzmir’den denize dökülmesi ile sonuçlanan büyük taarruzun büyük günü. Bugün; Anadolu’da ki son Yunan izlerinin silinmesi ile sonlanacak büyük süpürme harekatının Dumlupınar’da düşmanı bozguna uğratmasının 99 uncu yıl dönümü.
Bize bu toprağı vatan kılanları, bu uğurda toprağa düşenleri, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere minnetle, şükranla yad ediyorum.
Vazifemi yerine getirdim, şimdi geçelim futbola;
Maç öncesi; Roma'da alınan ağır mağlubiyet sonrası teknik heyet ve futbolcu grubunda oluşan hayal kırıklıklarının, sakatlıkların ve camidan yükselen homurtuların takımı nasıl etkileyeceği benim için merak konusuydu.Tarih kocaman ordulara karşı ufak tefek grupların zaferleri ile doludur çünkü.Napolyon Bonapart’ın deyimiyle “Zafer ancak ona inananlarındır’’ .
Futbolda böyledir!
Oyuncu kalitenizin fark yaratabilmesi için; fiziki kalitenizi, istek ve arzu ile desteklemeniz gerekir. Zor olan ise bu konsantrasyonu Roma gibi bir devle oynadıktan, yenildikten sonra nispeten zayıf bir ekip görüntüsündeki Giresunspor’a karşı yakalayabilmekte.
Kadrolar açıklandığında ilk onbiri sakatlıkların şekillendirdiğini, Abdullah Hoca’nın sakat Peres'in yerine Serkan Asan'ı sağ beke, Sakat Gervinho'nun yerine de Abdülkadir Ömür'ü sağ açığa yerleştirdiğini gördük.
Oyun İki tarafın birbirini tarttığı basit ataklar ile devam ederken kornerden gelen topta kalecinin büyük hatası Trabzonspor için lütuf gibi oldu ve Fırtına neredeyse maça 1-0 önde başladı.
Amma Velakin gol ile birlikte özgüven ve motivasyon artışına bağlı iyi oyun beklentim hayat bulmadı.
Zaman zaman pozisyonlara girse de ilk yarıda; pas hataları, kötü şut tercihleri ve kanat beklerinin yetersizliği sonucu Trabzonspor sıkışan oyunu açmaya mahir olamadı ve skor üretmekten çok uzak kaldı.
Abdullah Hoca ikinci yarıya maça başladığı on birle başladı. On beş dakika oyunu takip ettikten sonra Siopis ve Yusuf Sarı'yı oyuna dahil ederek ön liberoları çiftledi. Hal böyle olunca 4-1-5 dizilişinde maça başlayan Fırtına'nın sahadaki dizilişi 4-2-4' e dönüştü.
Bu ikilinin girmesi ile direnç kazanan bir orta saha ve dinamizm kazanan bir kanat oyunu gözlemledik.
Trabzonspor her geçen dakika biraz daha oyundaki etkinliğini kaybetti. 3 günde bir maç yapmanın oyuncuları nasıl yıprattığı çok net gözler önüne serildi.
Son dakikaları Nwakaeme'nin ayaklarında öldüren Fırtına zor da olsa 3 puanı kaptı.
Tebrikler çocuklar..