İsmail Öksüz, bir ömür boyu çiftçilikle uğraşarak birçok çeşit sebze ve meyve yetiştirdi. Özellikle ata tohumlarından 7-8 çeşit fasulye, 6 çeşit biber, 4 çeşit domates ve 3 çeşit karpuz yetiştiren Öksüz, bu tohumlarla birçok deneme yaptı. Ancak, karın yıkıcı etkisiyle seralarının çökmesi, onun için sadece seralarını değil, en değerli varlıklarını da kaybetmek anlamına geldi. Tohumların seraların altında kalması, Öksüz’ün en büyük acısı oldu.
Yıkılan seralarının yanında, yıllarca verdiği emeklerin bir anda kaybolmuş olmasının acısını yaşayan Öksüz, yaşadığı duygusal anları şiirle dile getirdi: “İnsanın 60 yıl yaptığı bir şeyi bir anda kaybetmesi ne acı, sanki ölüm gibi.” Çiftçi, kaybolan tohumlar ve seraların ardından, geleceğiyle ilgili karamsar düşüncelerini de paylaştı: “Bunları tekrar yapmam mümkün değil, seralarım tamamen çöktü, tamir etmem de mümkün değil. Bu iş artık bitti.”
Seracılık işine gönülden bağlı olan Öksüz, geçmişte eski tarım yöntemlerini modern tekniklerle birleştirerek başarılı işler ortaya koymuştu. Ancak karın ardından seralarının yıkılmasıyla birlikte, 60 yıllık çiftçilik hayatına veda etmek zorunda kaldı. Öksüz, seralarının tamir edilmesinin imkansız olduğunu, çünkü yapının tamamen yıkıldığını belirterek, bu işin artık son bulduğunu ifade etti.
İsmail Öksüz, yıllardır sürdüğü çiftçilikle birlikte, özellikle ata tohumlarını koruma ve çoğaltma konusunda önemli bir mücadele verdi. Bu kaybın, sadece bir çiftçinin emeği değil, aynı zamanda bölgenin geleneksel tarım değerlerinin kaybolması anlamına geldiğini vurguladı.