Küçük yaşlarda karateye merak salmış, hatta kuşak da atlamışsın. Bu merakın nereden geliyordu? Karateyi bırakıp futbola geçiş hikayen nasıl oldu?
Karate sevgisi ailemden geliyor. Babam bir karate ustasıydı, siyah kuşaktı. Bu onun DNA’sında var. Bu nedenle karateyi çok severdim. O sıralarda futbol da oynuyordum. O dönemde ne düşündü tam olarak bilmiyorum ama annem birden fikir değiştirdi, futbol oynamamı istedi. Ne düşündü tam olarak bilmiyorum, çıktı ve ‘oğlumun karate değil, futbol oynamasını tercih ediyorum’ dedi, bu değişikliğe o neden oldu. Anneniz, yani bir kadın konuştuğunda biz dinlemek zorundayız, (gülerek) değil mi?
Bir golcü olarak, birkaç maç peş peşe gol atamamak seni nasıl etkiliyor? Bu durum stres yaratıyor mu?
Ben bir golcüyüm ve dolayısıyla kendinden çok şey bekleyen birisiyim. Gol atamadığım zamanlarda aslında izleyebileceğim iki yol oluyor: Ya kendi kendime işlerin iyi gitmediğini, gol atamadığımı ve yeteri kadar iyi olmadığımı söyleyeceğim. Ya da durumun o kadar da vahim olmadığını, bir sonraki maçta gol atabileceğimi söyleyeceğim. Ben daha çok yapabildiğim şeylere odaklanmaya çalışırım. Başarabileceğim pozitif şeylere odaklanırım, çünkü her maç gol atamazsınız. Bazen iki üç gol attığınız günler olur, kendiliğinden geliverir. Bazı günlerde de gelmek istemez. Öyle olduğunda kafanı kaldırıp olumlu şeylere odaklanmalısın ve bir sonraki maç daha iyisini yapmalısın. Elbette sonrasında hayal kırıklığı yaşıyorsunuz, fakat gol atmanın dışında başka şeyler de var, takıma nasıl yardım edeceğini biliyor olmak gibi. Bu oyun sadece gol atmaktan ibaret değildir. Çok çalışmalı ve asist yapmak gibi şeyleri de biliyor olmanız gerek. Dolayısıyla, sorunu yenmeye çalışıp daha çok sakın ve huzurlu oluyorum.
Yaşadığın uzun süreli sakatlık sonrasında şöyle bir cümle kurmuşsun: ‘Kafada her şey yolunda gittiğinde vücut da onu takip ediyor.’ O dönemlerde kendini zihinsel anlamda güçlü tutmanın önemi nedir?
Çoğu insan benim geçmişimi bilmez çünkü hayatımdan pek fazla bahsetmem. Ancak ben çok çabalayarak buralara gelmiş biriyim. Annem ve babam, dört çocuğun eğitimi için Fransa’ya gelmişler. Hayatımızda zorlu geçen birçok dönem oldu. Özellikle de çocukken. Her zaman eksikliğini hissettiğimiz bir şeyler oldu. Ama aslında bu yaşananlar beni bu günlere kadar getirdi. Annemi, babamı ve kardeşlerimi gururlandırmak için, özellikle de annemi gururlandırmak için. Çünkü onlar en başından beri neler olduğunu, nelere direnerek ilerlediğimi biliyorlar. Bazen kendi kendime ‘daha önce daha kötülerini gördün’ diyorum. Sakatlık dönemi de öyle. Dolayısıyla bu şekilde manen kuvvetli kalabiliyorum ve daha iyisini yapabilmek için iki kat daha fazla çalışıyorum.
Senin için farklı bir futbol iklimi olan Türkiye’de kısa sürede kendini gösterdin ve attığın gollerle fark yarattın. Trabzonspor’a bu kadar hızlı uyum sağlamayı bekliyor muydun?
Trabzonspor beni çok etkileyen bir kulüp. Birçok Türk arkadaşım var ve sözleşme imzalamadan önce Trabzonspor’un üst düzey bir kulüp olduğunu bana söylemiştiler. Şampiyonlukları olan, hedefleri olan bir kulüp. Aslında buraya gelişim, transferim biraz özeldi. Benim için bir ilkti. Bu transfer, daha sonrasında milli takım derken kafamı meşgul eden birçok şey vardı. Yeni takım arkadaşlarıma, yeni bir dile ve yeni bir ülkeye alışmak zorundaydım. Ancak şu bir gerçek ki mutlu olduğunuzda, bir yerde iyi hissettiğinizde gerisi geliyor ve Trabzon’da da öyle oldu. Trabzon’a geldiğimde çok iyi karşılandım, hiçbir sorun yaşamadım. Burada olmaktan çok mutluyum ve sanırım bu sahaya da yansıyor. Sahada yeterli performansı sergileyebilmeniz için zihnen ve bedenen iyi olmanız gerekir. Her zaman bunu başaramayabilirsiniz. Böyle zamanlarda bazen de mucizeler gerçekleşir. Ancak esas olan şey, sahada iyi olabilmek için saha dışında da iyi olabilmektir. Burada yaşadığım şey de tam olarak bu.
Futbol felsefen nedir? “Futbol sorgulamaktır, her gün bir önceki günden daha iyisini yapmaktır” sözü senin spora bakış açını belirliyor mu?
Uzun süredir futbolun içindeyim. Genç yaşta başladım. Yakında profesyonel oluşumun 10. yılını dolduracağım. Futbol, bir piyano eseri gibidir. Mükemmeliyeti başarabilmek için yapılan tekrarlar bütünüdür. Bu şu anlama geliyor; her gün aynı şeyi tekrar edersiniz, aynı hareketleri her gün tekrar ederek gelişirsiniz. Böylece topu kaleye sokarken ya da doğru pası verirken de aynı hareketi sergilersin. Bir başka deyişle olabildiği kadar verimli olabilmektir.
Bir forvet olarak gol krallığı senin için neyi ifade ediyor? Bu sezon beklentin var mı?
Trabzonspor’a biraz geç geldim, transfer döneminin sonunda ekibe katıldım. Dolayısıyla, diğerlerine kıyasla daha geç oynamaya başladım. Benim açımdan hedefim atabildiğim kadar çok gol atmak, takımıma yardımcı olmaktır. Ben kulübün daha yukarlarda olmasını ve takımı üçüncü, ikinci, birinci yapacak golleri atmayı isterim. Değerli olan goller, bu gollerdir. Bu sadece benimle alakalı değil. Yukarılara çıkmamıza yardımcı olacak olan takımdır. Bu nedenle gol kralı pozisyonuna takılıp kalmıyorum. Elbette bir forvet olarak bunu isterim. Bazen forvet oyuncuları bu hedefe takılıp kalabilirler çünkü bu bireysel bir hedeftir. Ve bu unvan bir forvet için çok özel bir unvandır. Güçlü olmalısınız ve bazen bir forvet olarak doğru kararı verebilmeniz gerekir. Elbette hedefe çok yakınsam da kendimi bundan mahrum etmek istemem.
Gol sevincinin film karakteri olan Joker'den geldiğini açıklamıştın. O karakterin özel bir anlamı var mı?
Joker, toplumun içinde kendini ifade etmekte zorlanan bir karakter. Aslında filmi izlediyseniz anlayacaksınız. Belli bir sıkıntıyı yansıtıyor ve bir noktada patlıyor. Ama lütfen dikkat edin, ben sıkıntılıyım demeye çalışmıyorum, ben bu karakteri gerçekten çok beğendim çünkü bugün toplumda yaşanan birçok şeyi yansıtıyor. Zorluklarla mücadele eden insanlar üzerinden tüm dünyada neler yaşandığını anlatıyor. Her yerde neler olduğunu biliyoruz. Bir yerde yemek bulamayan insanlar varken başka bir yerde daha az sıkıntısı olan, sağlıklı insanlar var. Dara düşmüş insanlar sonunda çıkıp kimsenin onları fark etmediğini söylüyorlar. Bu gerçekten zor bir dünya. Joker de bunu iletmek istiyor. Herkesin oldukça üzgün olduğunu düşünerek biraz neşe getirmeyi arzuluyor. Şunu söyleyebilirim, kötü bir karakter değil. En sonunda bu hareketler bana da ilham kaynağı oluyor.
Hayatında zorlandığın ve pes etmeyi düşündüğün zamanlar oldu mu?
Herkes hayatta zorluk yaşar, özellikle de futbolda. Bu bir fedakârlık sporudur ve bunu genç yaşlardan beri yaparsınız. Çok iyi ve çok zor zamanları vardır. Ancak bu anları atlatabilmek için hayatın önünüze çıkardığı başka zor zamanlardan geçmek zorundasınızdır. Sakatlanabilirsiniz ya da ailenizden ve arkadaşlarınızdan kilometrelerce uzaktasınızdır. Bu nedenle bazen iyidir ancak bazen de doğrudan kendinize odaklanıp neden orada olduğunuzu ve amacınızı sorarsınız. Hayatın her anını sevmeli ve tadını çıkarmalıyız, çünkü başkalarına kıyasa bizim sahip olduğumuz bir şans bu.
Futbolda tecrübeli sayılacak yaştasın. Buna rağmen eksik bulduğun ve geliştirmeye çalıştığın bir yönün var mı?
Evet, elbette, her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Hocalarımız da, onlar bile her gün yeni şeyler öğreniyorlar, dolayısıyla ben de öğreniyorum. Bazı yönlerimi daha da iyileştirmek istiyorum. Ben mükemmel değilim. Benim belli niteliklerim var ve bunlar iyi olduğum özellikler. Kuvvetli olduğum bu özellikleri, daha da çok çalışarak mükemmelleştirmeliyim ki kapasitem dahilinde daha da güçlü olabileyim.
Bir maçta rakiplerin hangi davranışını kabul edilemez olarak değerlendirirsin? Doğrudan karşılaşıp ve sinirlendiğin bir olay var mı?
Saha, savaşın idare edildiği yerdir. İki ekip de saygı sınırları içinde gol atarak kazanmak için mücadele eder. Bu nedenle rekabet ortamına, kazanmak arzusuna saygı duyarım. Bu rekabettir, ancak ırkçılık gibi yakışmayan şeyler var. Bunlar saygı sınırlarını aşan şeylerdir. Hoş değil ve futbolda ve hayatın hiçbir alanında görmek istemeyeceğimiz şeyler. Bu yüzden kabullenilmesi mümkün değil. Ama ne yazık ki günümüzde hala yaşanıyor böyle şeyler. Çok yazık. Kimsenin tolere etmek zorunda kalmaması gerektiğini düşünüyorum.
Unutamadığın maç veya unutamadığın gol hangileri?
Sakatlık dönüşünde attığım bir gol var. 2018-19 sezonunda Lens-Troyes maçında rakip sahada oynuyorduk ve Ligue 1’e yükselme maçlarıydı. Kulüp uzun zamandır Ligue 2’deydi. Dolayısıyla bu çok önemli bir maçtı ve kazanmamız gerekiyordu. Ben oyuna ikinci yarı girmiştim. Bu şekilde uzatmalara kadar gittik. Maç bitmek üzereydi. Uzatmalarda Arial Mendy biraz da yerden orta yaptı, ön direkte alçalıp topa uçarak kafa vurdum. Hareket, zamanlama, ve en önemlisi anlamı, hepsi güzeldi. Muhteşem bir goldü ve herkes seviniyordu. Ailem de ordaydı ve onlar da seviniyordu.
Bir sporcunun hayatına asla sokmaması veya uzak durması gereken şey?
Elbette bir futbolcunun sorumlulukları vardır. Profesyonel davranmak zorundadır. Alkole dikkat etmesi, erken uyuması, iyi beslenmesi ve iyi antrenman yapması gibi şeyler. Zaten sizi daha üst seviyelere götürecek şeyler bunlardır. Daha üst seviyeye çıkmak isterseniz Cristiano Ronaldo’ya bakabilirsiniz; bütün futbolcular için iyi bir örnektir. İyi çalışır, iyi beslenir, iyi toparlanma yapar. Bütün dikkat dağıtıcı şeylerden uzak durmak gerekir. Gece hayatı vb. kariyerinizde karşınıza çıkabilecek şeylerden bahsediyorum.
Son dönemlerde forma numarası olarak çoğunlukla 17 ve 23’ü seçiyorsun. Bunun bir anlamı var mı?
Famalicao’dayken 17 numaralı formayı giydim ve 17 gol attım. Geçen sene dahil Braga’dayken 23 numarayı giydim ve ligde 21 gol attım. 2 taneyi de ekleyince toplamda 23 gol ediyor. Bu nedenle özel numaralar. (Gülerek) Belki de 30 numaralı formayı giyersem 30 gol atacağım.
Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı? Şimdi bunlara yeni isimler eklendi mi? İsim verebilir misin?
Evet, Fernando Morientes. Monaco’da oynadığı zaman benim favori hücum oyuncum oydu. Çok fazla kafa golü atardı. Ayrıca bana futbol oynama arzusunu aşılayan Ronaldindo var. Bir de Zlatan İbrahimoviç. Tarzını beğeniyorum. Karate de yapardı. Atletik bir futbol tarzıyla sporları harmanlardı. Bana ilham veren insanlar bunlardı.
Futbol dışındaki hayatında nasıl birisin? Hobilerin var mı?
Futbol oynamadığımda Playstation oynarım, arkadaşlarımla sohbet ederim. Bazen dışarı çıkarım ki bunu çok severim. Yürüyüş yaparım. Doğayı ve doğanın içindeki her şeyi severim. Trabzon şehrini görmeyi seviyorum. Çıkıp ne olduğunu bile bilmediğim şeyleri satın alırım. İnsanlarla konuşur, fotoğraf çekilirim. Bunu önemli buluyorum, insanlarla sosyalliği kaybetmemek gerekiyor.
Maça çıkmadan sana iyi geldiğini düşünerek yaptığın motive edici bir şey var mı?
Bu tam olarak bir ritüel değil, ancak kendimi sahaya en iyi şekilde çıkacak kondisyona getiririm. Açma germe yaparım, duş alırım ve özellikle mental olarak hazır olabilmek için müzik dinlerim. Zihnen konsantre olabilmek için sakince meditasyon yaparım. Hepsi bu, ancak özel bir ritüelim yok.
Hayatının dönüm noktası dediğin olayı öğrenebilir miyiz?
Futbolun bir oyundan çok bir meslek olduğunu fark ettiğim an. Oyun olduğu gerçeği değişmiyor, ancak bunu uyguladığınız zaman sizin işiniz oluyor. Bu sporda, yani işinizde en iyisi olabilmek için kendinizi bu işe adayacak şeyleri yapmanız gerekmektedir. Benim yaptığım şeyin de bu olduğunu düşünüyorum. Aksi halde kovulabilir, başka kulüplere gidebilirsiniz. Birçok arkadaşım var, aslında çok iyiler, ancak o eşiği geçmeyi başaramadılar. Belki şanssızdılar, belki de yeteri kadar çalışmadılar. Çok yetenekliydiler, ancak bazen futbolda her zaman en iyiler başarılı olmaz. Bu nedenle işinizi yaparken onu ciddiye almalısınız.
Eğer futbolcu olmasaydın, hangi meslekte yaşamını sürdürürdün?
Yine sporun içinde, bir başka spor dalında olurdum, çünkü çok kuvvetliyim. Genel olarak fiziksel kapasitem iyi. Atletizmle uğraşırdım sanırım. Ayrıca basketbol, voleybol ya da hentbolda da başarılı olurdum diye düşünüyorum. Karate var mesela. Bunlar sevdiğim sporlar. Vücudunuza yatırım yapmanıza ve vakit ayırmanıza bağlı. Ben pratik biriyim. Masa başı iş de ayrı bir meslek dalı, ancak ben daha hareketli olsun isterdim. Çünkü beni mutlu edecek bir şey yapardım.
Trabzon’a alıştın mı? Şehri, doğası ve yemekleri ile ilgili neler söyleyebilirsin?
Gerçekten burayı sevdim, doğal bir şehir. Yemekleri çok lezzetli, burada iyi besleniyorum. Favorim künefe. Burada olmaktan gerçekten mutluyum. Dışarı çıktığım zaman insanlar tarafından çok iyi karşılanıyorum. Her zaman saygı görüyorum. Trabzon’da kendimi gerçekten iyi hissediyorum.
Sence, dünyanın gelmiş geçmiş dünyanın en iyi 11’inde kimler var?
Casillas, Dani Alves, Puyol, Sergio Ramos, Marcelo, Zidane, Ronaldinho, Inıesta, Messi, Ronaldo, Didier Drogba