Doğrusu yeni Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’tan inanılmaz umutluydum.
Neşteri vuracak sistem rayına oturacak diye beklenti içindeydim.
Yaz-boz tahtası haline gelen eğitim sisteminde radikal dönüşümler olacağını bekliyordum.
Eğitimcilerin muhatap alınarak ortalığın içi- boş adamlara  kalmayacağını düşünüyordum.
Tam bir hayal kırıklığı yaşıyorum.
Çünkü eğitim sisteminde dikiş tutmuyor.
Belli ki hala birileri işlerin düzelmemesi için adeta çırpınıyor.
Bakan  beyin de eli-kolu bağlı.
Okullarda öğretmenler ayrı kafadan müfredat ayrı telden kurslar ve özel eğitim kurumları ise başka bir yerden olaya bakıyor.
Ortaokul ve lise son sınıflara başarı oranı inanılmaz düştü.
Bu düşüş bu seneki sınavlara da yansıyacak.
Valla inşallah ben yanılırım.
Ama durum ortada..
Sadece bakanlık mı suçlu?
Hayır kendini geliştirmeyen, kendisi ile barışık yaşamayan, okulda ders yerine kendi sorunlarını anlatan boş geyik peşindeki öğretmenlerde suçlu.
Ders çalışmamayı marifet sayan, en ufak bir sorunu büyüten, el-bebek nazlı büyüyen, sorumluluk almaktan kaçan öğrencilerde  suçlu.
Ve elbet biz veliler..
Sistemi sorgulamayan, tepkisini ortaya koymayan, evlatlarımızı anlamakta zorlanan bizlerde suçlu..
Bakalım bu gidişat nereye kadar devam eder nerede patlar!

Trabzon’da Dolmuş Sorunu

Evden çıktınız işe gitmek istiyorsunuz?
Hadi bakalım Trabzon trafiği sizi bekliyor.
Bindiğiniz dolmuş temiz insanlarda anlayışlı ise sorun yok.
Kısa-uzun mesafe fark etmiyor katlanıyorsunuz.
Ama yok dolmuş pis ve insanlarda kabaysa aldınız başınıza bela..
Parası olan, özel aracı olan için sorun yok!
Bas gaza keyfini sür..
Toplu taşıma araçlarını kullanmak isteyenler için bu durum bazen tam işkenceye dönüşüyor.
İnsan ekmek yediği tekneye güzel bakmaz mı?
Bakar elbet?
Ama bizde bazı dolmuşlar var.
Emin olun değil günde ayda bile bakım yapıp-temizlik yapmıyorlar.
Koltuklar yağ-pas içinde.
Valla Trabzon’da yeni dolmuş sistemi ne olur bilemem ama..
Bildiğim tek şey var. Sistemi ve araçları değil anlayışları değişin.
Biz bu şehirde temiz-hijyen- güler yüzlü ve kendisi ile barışık yaşayan anlayışlı dolmuşlarla yolculuk yapmak istiyoruz.
Bu şehirde yediği ekmeğin hakkını veren aracına gözü gibi sahip çıkan dolmuş esnafımız elbet baş-tacımızdır..
Onlara sözümüz yok.

Öküz ölünce ortaklıkta ölüyor!

Hayatı güzel yaşayan, paylaşan ve dayanışma içinde olanlara  hep farklı bakmışımdır.
Çünkü onların kabinde zerre kadar pislik yoktur.
Tek dertleri şu üç-günlük dünyadan insanca ayrılmaktır.
Şerefli ölmek onların tek parolasıdır.
Etrafınızda size huzur veren insanlar varsa ne mutlu size
Sayısına-kalıbına-makamına bakmayın.
Eğer böyle birileri varsa emin ol çok şanlısınız.
Hayattan sizde keyif alırsınız.
Ama yok eğer etrafınızda hasetçi-fesatçı-kindar insanlar varsa o zaman vay halinize derim.
Kıskançlık bir hastalık.
Hem de aşağılık bir hastalık.
Size bir tavsiyem olacak.
Menfaat ve çıkarcılığı yaşam biçimi olarak görenler asla şerefli yaşamaz.
Öküz öldüğünde siz de ölüsünüz onlar için.
Yalayarak-yalanarak ve yalan söyleyerek yaşayanlar hayatınızda oldukça asla huzur bulamazsınız
Onları hayatınızdan çıkarın emin olun çok rahatlayacaksınız?

14 Nisan’da Bekleriz!

Trabzonlu şehit kaymakamız Muhammet Fatih Safitürk’ün davası devam ediyor.
Bu dava elbet yarım kalmayacak elbet suçlular cezasını çekecek.
10 Kasım 2016 tarihinde Mardin’in Derik ilçesinde şehit edilen Safitürk davasını takip noktasında 14 Nisan 2020 tarihinde Allah izin verirse bir ke daha Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinde olacağız.
Gaziantep güzel bir şehrimiz..
Giden-gören bilir..
Gaziantep’e öyle veya böyle yolu düşenler için bir kez daha gelmelerini bu dava da Safitürk ailesinin yanında olmasını isterim.
Şehidimize destek için..
Trabzon’dan gazetecisi-bürokratı-derneği-cemiyeti-siyasetçisi..
Hadi bakalım..
14 Nisan tarihini şimdiden ajandanıza not edin..