Her sporcunun karakteri ve ruh yapısına göre müsabaka ve antrenmanların ruhi bünyesinde çeşitli etkileri vardır.
Bilimsel çalışma yapan çalıştırıcılara düşen en zor görevlerden biriside antrene ettiği bir sporcunun psikolojik yönünü iyi bilmesi ve tabii ki psikolojinin ne olduğunu bilmesi, onun antrenmanlarda bu ruhi yapısına göre denge kuracak bir şekilde hazırlamaktır.
Bilindiği gibi psikolojik yapıda üç önemli faktör rol oynar. Bunlar; korku, çekingenlik, azim ve üstünlük hırsı, gösteriş merakı, korku ve çekingenlik. Bunlar antrenmanlarda antrene eden kişi tarafından telkin ve ikna edişiyle kısmen veya tamamen yok edilebilir fakat aynı sporcu antrenmanlarda yendiği korku ve çekingenliği müsabaka sırasında yenemeyebilir.
Bu durumda antrene eden kişinin açıkçası pek bir şey yapabilmesi mümkün değildir. Sporcu kendi irade kudreti sayesinde korku ve heyecanına hükmetmeyi başarmalıdır.
Azim ve üstün hırsı içinde çalışarak müsabakalara iyi bir şekilde hazırlanan elit bir sporcu için fazla bir şey söylenemez ama iyi bir yetiştirici genelde antene ettiği sporcunun ruhi yönden takviye edilmesini üzerine alıp onun azim ve üstünlük hırsının anlamlı bir şekilde şuur altına yerleşmesine yardımcı olmalıdır.
Sporcuların kahir ekselesi dar bir çevreden geldikleri için gösterişe meraklıdırlar. Sporcunun bu yeteneği belki müsabakalarda ona bir avantaj sağlayabilse de gösteriş merakı neticesinde ruhi bir faktör olduğu için kendine has bir heyecan olduğundan müsabaka sırasında sporcudan aldatıcı bir güven hissi göstermesi bakımından tehlikeli sayılabilir.
Yüksek düzeyde bir bilgiye sahip, bilgili bilimsel çalışma yapabilen, eğitimli bir çalıştırıcı bütün faktörleri daima göz önünde bulundurarak sorumlu olduğu sporcuların bu hususlarını dikkate alarak antrene etmelidir. Tecrübelerimizle de bilmekteyiz ki başarı bu hususların içindedir.