Şehir | İftar | Sahur |
---|---|---|
Trabzon | 18:48 | 04:36 |
Rize | 18:45 | 04:33 |
Artvin | 18:40 | 04:27 |
Giresun | 18:53 | 04:41 |
Gümüşhane | 18:49 | 04:37 |
BİR AYET
Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selam verin. İşte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle açıklar.
Nur, 61
BİR HADİS
İbni Mes'ûd (r.a.):
"Hz. Peygamber (s.a.v.) namazda iken kendisine selâm verirdik. O da selâmımıza karşılık verirdi. (Habeşistan hicretinden sonra) Necâşî'nin yanından döndüğümüzde kendisine selâm verdik, selâmımıza karşılık vermedi. (Bunu kendisine söylediğimizde): "Şüphesiz namaz içerisinde (selâmdan daha önemli, Allah ile) bir meşguliyet vardır." buyurdu." demiştir.
BİR DUA
Allah’ım, Sen benim Rabbimsin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, Ben, Senin kulunum, gücüm yettiğince Senin ahdin ve vaadin üzereyim; işlediklerimin şerrinden Sana sığınır, üzerimdeki nimetlerini Sana ikram eder, günahımı da itiraf ederim, bundan ötürü beni mağfiret eyle. Senden gayrı kimsecikler günahları bağışlayamaz.
RAMAZAN’IN SON 10 GÜNÜNDE YAPILACAK İBADETLER
Ramazan’da cömert davranmak, iyilik yapmak, çok hayır işlemek ve özellikle son 10 günde bunları daha da arttırmak tavsiye edilen ve Peygamber Efendimiz’in yaptığı ibadetlerdir.
İbni Abbâs -radıyallâhu anh- şöyle dedi:
“Resûllullah insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da ramazanda Cebrâil’in, kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil -aleyhisselam- Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Resûlullah Cebrâil -aleyhisselam- ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.” (Buhârî, Leyletül-kadr 5; Müslim, İ'tikaf 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmu'l-leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57)
Öte yandan Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- her konuda olduğu gibi bu iki hususu değerlendirmede de bütün insanlardan önde bulunduğu muhakkaktır. İbni Abbas -radıyallâhu anh- bu rivayetinde Efendimiz’in cömertliğiyle ilgili bir gözlemini bize nakletmekte, onun, halkın en cömerdi olduğu gerçeğini belirttikten sonra, bu cömertliğin zirveye ulaştığı zamanı ve sebebini haber vermektedir. Bu da Ramazan ayında, Cebrâil’in her gece gelip kendisiyle Kur'an mukabele etmesidir. İbn Abbâs -radıyallâhu anh-, Efendimiz’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- cömertliğindeki bu artışı, engel tanımayan ve hızla esen rüzgâra benzetiyor. Bu benzetme, cömertlikte rüzgârdan daha süratli olduğu, rüzgârın rahmet bulutlarını toplayıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırması, hızla esen rüzgârın durgunca esen rüzgârdan daha fazla yol alarak daha çok yerlere ulaşması gibi özelliklerden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple de yerinde ve güzel bir benzetmedir.
Bilinen bir gerçektir ki Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz Ramazan gelince kelimenin tam anlamıyla “kulluğa soyunur”, zikri, Kur'an okumayı, hayır hasenat yapmayı artırırdı. Ramazan'ın son on gününde de itikâf yapardı. Onun bu âdeti muhtelif sahâbîler tarafından nakledilmiştir. İkinci hadîs-i şerîf, Hz. Aişe vâlidemizin konuya ait müşâhedesini yansıtmaktadır:
“Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah geceleri ihya eder, ev halkını uyandırır, ibadete soyunur ve eşleriyle ilişkiyi keserdi.”
Kısaca bir daha belirtecek olursak Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Ramazan ayında artan cömertliğinin iki ana sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Birisi, Cebrâil -aleyhisselam- ile karşılaşmak. İkincisi Cebrâil -aleyhisselam- ile Kur’an mukâbele etmek, yani karşılıklı Kur’an okumak... Ayrıca Ramazan’ın son on gününde ibadeti arttırması da “bin aydan daha hayırlı” Kadir Gecesi’nin bu on gün içindeki tek gecelerde bulunmasından ve o gecenin ihyâsına ümmetin dikkatini çekmek istemesinden dolayıdır.
Bu iki hadiste dikkatlerimize sunulan Efendimiz’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- fiilî sünneti, Ramazan’da nasıl hareket etmemiz gerektiği konusuna tam bir açıklık getirmektedir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanların en cömerdi idi.
Efendimiz’in cömertliği Ramazan ayında bir kat daha artardı.
Ramazan’da sâlih kişileri ziyaret etmek ve Kur’an okumak çok sevaptır.
Kur’an’ı Ramazan’da her zamankinden daha fazla okumak müstehaptır.
Ramazan’ın son on gününde her türlü iyilik ve ibadeti arttırıp geceleri ihyâ etmeye çalışmak, Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- izini takip etmek anlamına gelir.
İTİKÂF NEDİR, NASIL YAPILIR?
Dinî bir terim olarak itikâf akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir Müslümanın beş vakit namaz kılman bir mescitte ibadet/Allah’a yakınlık elde etme niyetiyle bir süre durması demektir. İtikâfa giren kimse, camide yer, içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri mümkün olduğu takdirde camide tedarik eder. Tuvalete gitmek, abdest almak ve gerekli olduğunda gusletmek gibi tabiî ihtiyaçları için ise camiden dışarı çıkabilir. Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir camiye gidebilir. Cenaze namazı için ise dışarı çıkamaz. Kendisine veya malına bir zarar geleceği korkusuna kapılması ya da zorla çıkarılması hâlinde başka bir camiye gitmek üzere içerisinde bulunduğu cami veya mescitten çıkabilir. Bu zorunlu hâllerin dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur (Merğinânî, el-Hidâye, 1/129-131). Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ramazan’da ve özellikle bu ayın son on gününde itikâfta bulunduğunu bildiren birçok hadis-i şerif vardır (Buhârî, İ‘tikâf, 1 [2025-2026]; Müslim, İ‘tikâf, 1-5 [1171-1172]).
Nâfile olan itikâfın en azı bir gündür. İmam Ebû Yûsuf en az süreyi, bir günün yarıdan fazlası olarak belirlerken; İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur (Merğinânî, el-Hidâye, 1/129). Yukarıda izah edildiği şekli ile camide itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar ise evlerinin namaz kılmak üzere belirledikleri bir yerinde itikâfta bulunabilirler (Merğinânî, el-Hidâye, 1/129).
Şâfiî mezhebine göre ise mescit dışında itikâf caiz değildir. Kadın, kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Zira Hz. Peygamber’in (s.a.s.) eşlerinin mescide itikâfa girdikleri rivâyet edilmiştir (Müslim, İ‘tikâf, 5-6 [1172]). Bu mezhebe göre itikâf sırasında oruçlu bulunmak da şart değildir.