Takımdaki sakat oyuncularla ilgili bilgi veren Güneş, “Daha önce belli sakatlıklar var. Hüseyin, Serkan, Savic ve Okay. Adana Demirspor maçından sonra Hüseyin ve Serkan ile Arif sakatlanmıştı ama Arif şu anda normal antrenmanlara katılıyor. Arseniy Batagov’un sakatlığı bu hafta da devam ediyor. Draguş son maçta aldığı darbeye bağlı bir sakatlığı var, 10 gün sürer gibi görünüyor.

Bu maç değil ama Samsun maçına düzelebilir, çünkü o arada bir boşluk var. Yine son maçtan çıkan Edin Visca vardı, onunu durumuna yarın bakacağız. Serdar Saatçi cezalı zaten. Bir de Eren vardı çıkan. Ama ciddi boyutta bir sakatlığı yok. Oldukça sakatımız var. Savic henüz dönmedi orada tedavisine devam ediyor. Eldeki oyunculardan da cezalı olan Serdar var, sağlamlar da burada zaten. Dün Eren Elmalı grip olmuştu şu anda iyileşmiş durumda. Başka da bir sıkıntımız yok” dedi.

Hakem hataları konunun teknoloji ile değil insan ahlakı ile ilgili olduğu yönündeki sözlerinin hatırlatılarak “Değişen bir şeyler var mı? Şenol Güneş’in tepkisizliği artık inancının kalmamasından mı şartlara alışmaktan mı? Şeklindeki soruya, “Söylenen sözler unutulmaz. Arşivlere de gidince bakılır. FIFA toplantısında elit antrenör toplantısıydı. İlk daha yeni çıkmıştı bu kurar.

Hatta orada çok eleştiri de aldık. ‘Eğer tartışmaları ve hataları durmak için yapılacaksa güzel bir şey ama eğer başaramazsak o zaman art niyet aranır’ Bugün geldiğimiz nokta da budur. Eğer bir açıklama istiyorsanız bunun cevabı budur. Dahası yok yani. Çünkü teknolojinin de girdiği bir yerde oyunu da izlediğimiz zaman bugün toplumda ayrışmanın ne kadar fazla olduğunu görüyoruz.

Yüzde yüz olduğumuz emin olduğumuz şeylerden bile şüphe ile bakıyorsanız, ona göre buna göre konuşuyorsanız zaten konuşacak bir şey yok. Benim de konuşmamamın sebebi bu. Çünkü bu söylediklerimi tekrar edecektim.

Üslup olarak duygularına bazen yenilen bir tipim ne kadar mantıklı olmaya çalışsam bile. Bunu söyleyip de yanlış bir şey yapmayalım. Sayın Federasyon Başkanı tanıdığımız bildiğimiz Trabzonspor’un başkanlığını da yaptı. Trabzonspor’un haklarını korumak için çok savaştığını biliyorum. Ama kendisine şimdi kumpas yapıldığını söyleniyor da Trabzonspor’a ne yapıldığını bilmiyorum.

Adını koysun yani. Daha üstünde bir şeyler yapılıyor ama ne olduğunu başında olduğu için o cevaplaması gerekiyor. Çünkü eleştiri yapmasam ona saygısızlık yapmış olurum. Federasyon başkanı hakemle ilgili bir beyan kullanıyorsa kişisel olarak herkesin mutabık kaldığı, kahvedeki insanın da bu işin uzmanının da mutabık kaldığı kırmızı kartlık pozisyonu sadece o pozisyonunda hakem yaptığı hatadan dolayı eğer maçın tamamına yayıp da gündem oluşturuluyorsa federasyon başkanı da bunu beyanat olarak vermek durumunda kalıyorsa bizim maçta 10 tane 15 tane o tarafa bu tarafa diye hata yapıyorsa o hakem de FİFA listesindeyse kumpası kimin yaptığını aramaya gerek yok bence. Yani bu kadar basit, bunun daha açıklanacak bir şeyi yok.

Ben özür diliyorum taraftarlardan sahada yaptıklarımdan dolayı. Çünkü bir defa teknik alanı ihlal ettim. Doğru, sinirlenme sebebim de şu. İlk 10 dakikada hakemlerin niyetini okumak o kadar kolay ki. Sayın Başkan da onu biliyor çünkü futbolu bildiğini düşünüyorum. Çünkü bazen beyanları oluyor, federasyon başkanı için söylüyorum. Hakemlerle ilgili futbolla ilgili çok güzel beyanları oluyor. Orada hakemin ne yapmak istediğini görürsünüz. Benim kızdığım o yoksa hakemin verdiği vermediği penaltıyı herkes görüyor.

Birisi çıktı diyor, penaltı diyor. Sonunda herkes hemfikir. Ki bu adam hatalı, suçlu veya hatalı. VAR varken de VAR işine geldiğini gösterip de yani bize olan penaltıyı gösterirken lehimize olan penaltıyı göstermiyorsa o zaman o teknoloji kötü niyetli kullanılıyor. Silahı birini öldürmek için kullanıyorsan başkadır, savaşta kullanıyorsan başka. Bugün silahlara savaşa karşıyız. Ama kişisel sivil hayatta silah kullanıp birbirini vuruyorsa toplum bitmiştir.

Ben bu toplumda konuşacak bir şeyi doğru bulmuyorum. Beni bu taraflara sokmayın. Çünkü hep kaçtığım şeylerdi. Çünkü toplumda olumsuzluğu yaymak değil. Bizde zaten sıkıntılarımız var takımın saha sonuçlarında. Bu tarafa dönüp de gündemi değiştirmek istemiyordum. Çünkü bizim takım oluşturmak için yapacağımız işler vardı. Hakem de bunun bir tarafında. Biz futbolumuzu bu maçta daha az hata nasıl yapardık diye düşünüyorduk. Hatalarımız eksiklerimiz var ama bu maçta da kazanacak kadar oynadığımızı düşünüyorum. Ama oyun başında bizi sindirip de işte bugün cezalı dediğimiz Serdar iki tane pozisyona girdi rakiple boğuştu.

Evet verilebilir sarı kart. Ama bir oyuncu 7-8 defa aynı pozisyonu yapıp da hiç kart görmüyorsa o zaman bir tuhaflık var bu işte. Benim oyuncum bu hafta yok, öteki oyuncu sahada var. Aynı şey kırmızı kart için. Şiddetini ölçüyormuş. Eskiden termometre ile ateşi ölçersin de neyle ölçüyorsun o şiddeti? Adam dirseğiyle geliyor, vücuduyla geliyor, niyetiyle geliyor. Teşebbüs adama darbeyle gelmek. Görüyorsun darbe de var. Şiddeti fazla değilmiş. Yorumu böyle yaptıktan sonra ne konuşayım sana ne cevap vereyim? Hakem iyi niyetli, kötü niyetli.

Ha biz ondan mı kaybettik? Yemeseydik golü olurdu. Biz de hatalıyız. Gittik son pozisyonda rakibe çarptık dursak bir şey yoktu. Arkadan yedik gol, ondan önce ofsayt var, diğer yediğimiz golde de faul var. Eğer futbol adamı ise ki başkanın futbol adamı olduğunu biliyorum başkanlık yaptığına göre sorsun hakem kurulu başkanına ki ‘Bunda neye göre karar verdin?’ Topu alıp gole gidiyorsun atak kesilecek dönüp gol yiyorsun hakem hata. Ne hatası bunlar hata diye tarif edilebilir mi? Eğer bunları söyleyip de rahatlamak istiyorsan rahatlarız ama çözmüyor sorunlarımızı. Çalışacağız, sahaya çıkacağız. Buradan bir takım yapacağız. Bu zamana gelinceye kadar hatalar zaten yapıldı.

Hiç girmedik, yine de girmek istemiyorum. Ben özrü niye diledim, çünkü o teknik alandan hiç çıkmamam gerekiyordu. Ama o teknik alana giren rakip kalecisine hiçbir kart yok. Benim yanıma gelip benimle konuşan kaleciye hiçbir kart yok, teknik alandan 10 metre çıktım diye ihlal var, diyor ki ‘dışarı atılması lazım’. Alttan almış önemli değil. Doğru bulmam bana da yakışmaz. O yüzden özür diledim. Ama o özrü de genelde yapılan bir camiaya, camiayı birbirine sokan anlayışa kim özür dileyecek.

Bugün müsabaka kazanıp konuşanları kenara atıyorsunuz kaybedenler üzerinden hala hesap kesiyorsunuz. Orada da söyledim, filler tepişiyor, çimler eziliyor. Ama bu çimlere ihtiyacınız var. Yeşile, doğaya ihtiyacınız var, onsuz yaşayamazsınız. Yarın düşer siz de toprağın altına girersiniz. Hiç merak etmeyin, herkesin yeri değişecektir. Biz şu anda Trabzonspor’da bir kadro oluşturmak durumundayız. Oyuncularım Kasımpaşa olsun bu maçta olsun genel olarak bir yükseliş olduğunu düşünüyorum. Ama kaybedilen maçta da eksiklerimiz olduğunu görüyoruz. Hataları eksikleri konuşuyoruz.

Eleştiri de yapılıyor, yapılacak gayet normaldir. Bizim için tabi genelde bakarsan kayıp bir ligdir ama kazanacağımız ne var, iyi bir kadro oluşturup ekonomik, idari, teknik olarak yapılanmayı doğru yapıp bu yılı hem toparlamak hem de gelecek yılda kadromuzun yarışan bir takım olarak çok daha üst seviyede olmasını sağlamak. Son müsabakada, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçındaki direnç ve inancın fazla olduğunu, Kasımpaşa ve Başakşehir’de, bazı maçlarda da iyi olduğumuzu ama bir maç iyi diğer maçta kötü oynadığımız maçlar olduğu için kayıplarımızın fazla olduğunu söyleyebilirim. Bunları da bariz söyleyebilirim.

Başakşehir maçı sonrası Göztepe, döndük Fenerbahçe ile iyi oynayıp Rize maçı. Yani bir iyi bir kötü oynadığımız maçlar. Burada Adana Demirspor’la oynadığımız zaman aşağı yukarı aynı kadro ile Alanya maçında eksik oynadık. Kasımpaşa maçında genelde oyuna hakimdik, kazanmaya yakındık, sonda gol yedik, Galatasaray maçında. Ama bu sene başımıza gelen hadiselerin başında bunlar var. Hakem hatalarını kenara atarak söylüyorum. Şu anda eldeki oyuncuların da kabul ediyorum ki bir değişime uğradığını söylemek lazım.