Mazideki Trabzon sayfasında bundan tam iki sene önce “Denize Küskün Şehir “ başlıklı yazımızda da belirtmiş, Belediye Başkanı Suat Oyman’ın dilinden Trabzon’un bir plajlar şehri olmadığını söylemiştik. Hatta 1939 yılında şehrin imar planını yapan Fransız Lambert’in Trabzon’da plaj olarak üç yeri belirlediğini yazmıştık. Bunlar: Ganita, Ayasofya ve Reşadiye Caddesi’nin sahilidir. 

 
RESİM: Bir zamanlar Ganita Plajı

Ancak Ganita’nın plaj yeri olarak belirlenmesine o yıllar itiraz edenler de olmuştur. Nitekim 1939 senesinde Yeniyol gazetesinde yayınlanan bir yazıda Trabzon’un plaja olan ihtiyacı belirtilmiş ancak “Kanita’yı katiyen unutmalıyız. Buranın denizi çok derindir. Sahilden iki adım atınca sular çene altına kadar çıkıyor. Yüzme bilmeyenler istifadeden mahrum kalacaklardır. Ayasofya önleri ise sığdır. Şehrin önündeki sahillerden plaj olmaya en müsait yer burasıdır” denilmiştir.  Bu arada bugün Ganita olarak adlandırdığımız yerin eskiden Kanita olarak ifade edildiğini hatırlatalım. 


RESİM: Ganita plajı

DENİZ NEŞEDİR, ZEVKTİR, HAYATTIR

1939 senesinde Trabzon’un denizle ilişkisi o günün yerel basınına şu şekilde yansımıştır: “…Anlayamadığımız cihetlerden (yönlerden) biri de denizdir. Şehir esas itibariyle bir deniz şehridir. Halkı denizci olan bir şehirde neden denize hiç ehemmiyet verilmemiştir? Şehrin bir plajı yoktur. Bir deniz kulübü yoktur. Gezinti kayıkları, sahil gazinoları hep bu ihtiyaçların bir unsurudur. Yazın sıcak bir gününde denizin serin rüzgârlarının tatlı okşayışları ne kadar güzel ne kadar tatlıdır. Hülasa deniz neşedir, zevktir, hayattır. Bir defa denize uzak olan şehirlerin bu özlemi düşünülürse denizin büyük kıymeti o vakit daha bariz bir şekilde göze çarpar. Bu nimete mazhar olan bir şehir halkı neden bu nimetlerden mahrum olsun.” 

Yani demek ki Trabzon’da evveliyatından bu yana deniz ihmal edilmiştir. Sonra dikkatimizi çeken bir husus daha var ki kent merkezlerini deniz kıyısında kuranlar daha içeride kuranlara göre şehircilik açısından daha şanslı oluyorlar, daha güzel gelişiyorlar ve daha fazla ilgi görüyorlar. Burada aklımıza yan yana bulunanTerme ve Ünye ilçeleri geliyor. Şehir merkezini deniz kıyısında kuran Ünye, Terme’ye göre daha modern ve cazip bir ilçedir. Dolayısı ile şehircilik açısından Terme’nin Ünye’nin gerisinde kaldığını söylersek inşallah Termeli dostlarımız gücenmez.

 
RESİM: Ayasofya altında Altınkum

ALTINKUM’A NE OLDU?

Neyse, biz yine Trabzon’a dönecek olursak yine 1939 senesinde yayınlanan başka bir yazıyla Ayasofya altındaki kumsala “Altınkum” denildiğini öğreniyoruz. Bizim nesil Ayasofya’dan batıya doğru olan plaja Uzunkum denildiğini bilir. Ancak biz Altınkum ile Uzunkum’u sahil yoluna kurban verdik. Zira denizi doldurarak yol yapmak kolayımıza geldi. Denizin sahibi olmadığı için kamulaştırma bedellerinden kurtulmuş olduk. Nitekim sahil yolunun yapılabilmesi için denizin doldurulmasına karar veren belediye meclis kararı 1952 tarihlidir. Denize ilk yapılan dolgu ise Ganita ile Gazipaşa Caddesi arasındaki kıyıdır. 

SON FIRSAT!

 
RESİM: Ayasofya altında oluşan yeni kıyı

Bugün kumsalları elinden alınarak yola kurban edilen kıyıda tabiat sanki bize son bir fırsat daha vermiş gözüküyor. Zira Faroz ile Beşirli arasında kumsalın yeniden oluştuğunu görüyoruz. Tabi Gülcemal projesinin elinden sahilimizi kurtulabilirsek!Zira o da karayolu gibi kumsalları doldurarak gidiyor. Daha önce de söyledik, Trabzon’un en önemli sorunlarından biri denizden başka dolgu sahası olabilecek alanların oluşturulamamasıdır.
 Denizimizi,çok şükür, 2017 senesinde çöpten kurtardık ancak inşaat hafriyatı ve yıkıntı atıklarından bir türlü kurtaramıyoruz.Gerçi Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanımız Gülcemal’deki dolgunun 29 Mayıs itibari ile durdurulduğunu söyledi. Bu sevindirici bir haber, bakalım süreç nasıl işleyecek. 
Bir de yeri gelmişken bu çöpten kurtulma işinin kolay halledilmediğini belirtmeden geçmeyelim. Zira 1995 senesinde başlatılan fizibilite, yer teslimi, mahkemeler derken Kutlular depolama sahasının öyküsü 12 sene sürmüştür. Yani bu proje sadece hizmete alınabilmesi için üç belediye başkanını yormuştur. Kim onlar hatırlayalım: Asım Aykan, Niyazi Sürmen, M. Volkan Canalioğlu.

 Bundan sonra Trabzon Büyükşehir Belediyesinin en önemli işlerinden biri artık hiç değilse en az 30 sene şehrin ihtiyacını görecek bir dolgu sahası ve tarım toprağı ile hafriyat atıklarını geri kazanacak bir tesisin oluşturulmasıdır. Ne diyelim,belediyemizeAllah kolaylık versin.
Yukarıda tabiatın bize son kez fırsat sunduğunu söyledik. Çünkü dolgularla sürekli açığa doğru ilerleyince deniz derinliği artıyor. Derinlik arttıkça kumsal oluşumu zorlaşıyor. Karadeniz’in derin bir deniz olduğunu biliyoruz. İnşallah oluşan yeni kıyının kıymetini biliriz.  

FAROZLU BALIKÇININ ÇİLESİ

8

Faroz Mahallesi Trabzon’un eski mahallelerinden birisidir. Mahalle ilk olarak 1565-1566 tarihli Şeriye Sicilinde “Faros” adı ile geçmektedir. Ancak bu kendine özgü balıkçı mahallesinin ismi Trabzon Vilâyet Heyetinin kararıyla 1930 tarihinde değiştirilerek Yalı Mahallesi yapılmıştır.  Fakat ilginçtir ki, mahallenin isminin 80 seneden fazladır değiştirilmiş olmasına rağmen Trabzonlular Yalı Mahallesinden ziyade, Faroz ismini hala yaygın olarak kullanmaktadırlar. Kim ne derse desin bu ismi seviyoruz. 

Trabzon’un çöp sorunu çözülmeden önce onun en çok çilesini çekenler Farozlu balıkçılar olmuştur. Zira 2007 senesine kadar Moloz’dan kamyonlarla denize döktüğümüz çöpü Faroz’dan sandallarla topladığımız çok olmuştur.Özellikle Poyraz rüzgârı ve akıntı ile Moloz çöplüğünden hareket eden çöpler açığa ve oradan doğruca Faroz balıkçı barınağına giderdi. O yüzden bizim çilekeş Farozlu balıkçımız balık yerine ağlardan çöp çektiği çok olmuştur.

 
RESİM: Ağlarına çöp takılar Farozlu balıkçı

 Bazen de çöpler barınağın içini doldurur; açıktaki çöpler sandalla, kıyıya vuranlar elle toplanırdı. Trabzon Belediyesinin eski bir Çevre ve Temizlik İşleri Müdürü olarak bu işte sorumluluğum nedeniyle mahcup olsamda bu sorun öyle bir şube müdürünün tek başına halledebileceği bir mevzu olmadığından ve bu işler artık mazide kaldığından şimdi rahat yazıyoruz.

BALIKÇI BARINAĞININ VERDİĞİ FIRSAT

RESİM: Faroz Balıkçı Barınağı’nın mendireğinde halen kullanılamayan alan

Faroz balıkçı barınağı yeni sahil yolu nedeniyle dolgu altında kalınca, hükümetimiz tarafından yine Faroz’da öncekinden daha büyük bir barınak inşa edilmiştir. Bu barınağın mendireği şimdi Trabzon’a bambaşka bir fırsat vermektedir. Zira şehrin merkezinde sahilde yaklaşık 600 metre uzunluğunda ve 7-8 metre genişliğinde halen kullanılamayan kayalık alan, yürüyüş yolu ve peyzaj düzenlemesi ile şehre kazandırılabilir diye düşünüyoruz.

Örnekleri başka şehirlerde var. Mesela Ordu ilinde barınağın mendirek duvarının deniz tarafındaki taş tahkimatın düz alanında taşların arasına toprak dökülerek insanların rahatlıkla yürüyebileceği bir gezinti yolu yapılmıştır. Faroz balıkçı barınağının mendireği üzerinde yürüyüş yapanlar ve amatör olta balıkçıları ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaklardır. Mendireğin ucuna doğru bu alanda trafik gürültüsü olmadığı ve gemiden şehri seyrediyormuş gibi bir duygu meydana getirdiği için halkımızın çok rağbet edeceği bir alan olacağından şüphemiz yoktur. 

Faroz-Ganita düzenlemesinden sonra bu da Trabzon Büyükşehir Belediyesine yakışır diye düşünüyoruz. Hatta mendireğin arkasındaki düz alanda zemin kaplaması yapılabilir ve oturma grupları ile desteklenirse değmeyin Trabzonlunun keyfine… Biz söylemiş olalım.