Kısaca HTK-SEN diye adlandırılan Hava Trafik Kontrolörleri ve Diğer Ulaştırma Çalışanları Sendikası, son dönemlerin en dikkat çeken emekçi örgütlenmesi olarak göze çarpıyor. Havacılık sektöründe pilotlar kadar aktif ve önemli olan, çok zor yetişen,  standartlarını global kuruluşların belirlediği, hiç bir hata yapma lüksleri olmayan ve gökyüzündeki yoğun hava trafiğini sevk ve idare eden,hava trafik kontrolörlerinin ekonomik çıkarları için hak arayışına giren sendika, amacına yönelik olarak Eylül

Çünkü, Avrupa’daki meslektaşlarının özlük haklarına sahip olmadıkları gibi, aldıkları maaşlar da onlardan çok daha azdı. Türkiye’nin 1 milyon metrekarelik hava sahasında binlerce sivil - askeri trafiği özveriyle ve fedakarlıkla yöneten hava trafikçi emekçiler nitelikli bir meslek gurubu olarak pilotların gözü ve kulağı gibidir.


Ülke menfaatine uygun olacak yapısal düzenlemeye karşı direnen bürokrasi “Herkese bu hakkı veremiyorsak, onlara da vermeyelim” diyerek, ülkemizin hakkı olan milyonlarca euronun kaybedilmesine neden olmakta, yanı sıra, çalışanları  birbirine düşürüp, trafik kontrolörlerini hedef tahtasına koyup linç ettiriyor. 


Hava trafik kontrolörleri tüm bunlara rağmen yoğun ve stresli bir trafiği omuzlamakta, zorunda olmadıkları halde kendi inisiyatifleriyle verdikleri direkt rotalarla ve sağladıkları trafik kolaylıklarıyla havayolu şirketlerine milyarlarca liralık yakıt tasarrufu sağlamakta, yolculara ve sektöre ise milyonlarca dakika kazandırmakta.


Türk hava sahasında hemen her gün kırılan rekorlara imzasını atan sayıları 2 bin olan hava trafik kontrolörlerinin fedakarlık ve gayretleri resmi verilere göre, sunulan hizmetin büyüklüğü açısından 41 üyeli EUROCONTROL ülkeleri arasında ikinci sıradadır. Hava trafik kontrolörlerinin üretkenlik seviyesi (ATCO-hour productivity) ise Avrupa ortalamasının yüzde 23 üzerinde olup, kontrolör kaynaklı gecikme oranı ise sıfırdır. Bu veriler, hava trafikçilerin çok büyük özveriyle çalıştığının somut bir göstergesidir.


Hizmet birim sayısı bakımından Avrupa’nın en yoğun ikinci hava sahası olan ülkemiz, birim başı milli maliyet bakımından ise son sıralarda yer almaktadır. Bu durum, ülkemiz ekonomisinin her yıl yaklaşık 42 MİLYAR LİRA (1.4 MİLYAR EURO), Hazine’mizin de 15 MİLYAR LİRA (500 MİLYON EURO) kaybına sebep olmaktadır. Bu meblağ, ülkemize kazandırılmak yerine Türk hava sahasını kullanan yabancı havayolu şirketlerine geri dönmekte, ne yazık ki onlara ekonomik fayda sağlamakta. 


Tüm bu somut bilgilere rağmen, girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine, uluslararası sözleşmelerin, Anayasa’nın ve kanunların verdiği sendikal haklar doğrultusunda “İnsiyatif Almadan Çalışma” adıyla başlatılan bu yasal hakkı, kanunsuz grev gibi gösteren ve ‘vatan hainliği” ile eş değer tutan çevrelerin baskısıyla  Avrupa hava sahasından kaynaklanan
gecikmelerin faturasını da sendikaya ve üyelerine kesildi. Günah keçisi ilan edildiler. Konunun kamuoyuna mal olması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulaştırma Bakanı yerine, konuyla az alakalı olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet N. Ersoy’a “Bu işi çözün” talimatı verdi ve Bakan Bey sendikacılarla görüştü. Sendikacılar daha sonra da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’yla da görüştüler, fakat bu görüşmelerden hiç bir sonuç çıkmadı.


Buna rağmen HTK-SEN ülkemizin menfaatleri doğrultusunda eyleme 1 Ağustos’ta son verdi. Söylenen şuydu, “TBMM şu an tatilde. Ekim ayında açılınca konuyu ele alacağız” Hükümet çevreleri havacılık tazminatı gibi bir çalışma yapılacağını dile getirirken, sendika ise yapısal bir düzenleme yapılmasını bekliyor. 


Yani kanun veya kararname ile kesin çözüm istiyorlar. Ama araya bazı çıkar gurupları giriyor ve sendikanın haklı talebinin karşılık bulmasını önlüyor.


Ben bu yazıyı Çarşamba günü kaleme alırken HTK-SEN Genel Başkanı Halil İbrahim Sunaç ve arkadaşları, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü yetkilileriyle rutin bir görüşme daha yaptılar. Görüşmenin ılımlı ve olumlu bir havada geçtiği, yapılacak düzenlemenin Meclis eliyle gerçekleşeceği için Ekim’de aksiyon alınması gerektiği fikri dile getirilmiş. 


Anlayacağınız bu görüşmeden de bir şey çıkmadı. Eylemlerini durduran sendikacılar, tüm görüşmelerden eli boş geri döndü ve iş Meclis’e kaldı. Meclis açılana kadar ne olacağı hiç belli olmaz. Konu unutturulabilir  de. 


Verilen sözlere güvenerek insiyatif almadan çalışma yönteminden vaz geçen ve insiyatif alarak çalışmaya başlayan hava trafik kontrolörleri
şimdilik bürokratik engeli aşamadı ve “Dağ fare doğurdu” diyebiliriz.
Mutlu yarınlar Türkiyem. 
[email protected]