Şimdi gün ışımak üzere, deniz erleri birazdan ellerinde "heyamola" diye inletir yeri göğü. Bak gördün mü çocuk; yakamozlar kaçıyor ardına bakmadan birer birer. Ah şu sandal, ah şu mehtap, ufka doğru koşan yakamoz... hepsi aşkı çağrıştırıyor! Şu göğe çarpan ses de ne öyle? Bordo-mavi mi diyor birileri? Yoksa haşmetli şampiyonluk masalı mı bu? Bir dev böyle yıkılır mı sandınız? Ertuğrul Başkan, sen bir iki darbeyle yıkılacak, yerlerde sürünecek bir yiğit değilsin. Hani diyor ya şair Sakarya'ya; AY

Trabzonspor, futbol tarihinin en köklü ve değerli kulüplerinden biri olarak, sadece sahada değil, saha dışında da güçlü ve profesyonel bir yönetim anlayışına ihtiyaç duymaktadır. Ertuğrul Doğan’ın, kulübün geleceğini şekillendirme noktasında atacağı adımlar büyük bir sorumluluk taşır. Bu sorumluluğun bilinciyle, doğru yönetim kadrosunu oluşturmak, Trabzonspor’un hedeflerine ulaşabilmesi için kritik bir adımdır. Bir kulübün başarısı, yalnızca sportif başarılarla ölçülmez. Yönetim seviyesindeki her karar, kulübün genel vizyonu ve uzun vadeli stratejileri doğrultusunda alınmalıdır. Burada önemli olan, kişisel ilişkilerin ve "bu adam benim" yaklaşımının dışlanmasıdır. Trabzonspor’un yönetim kadrosu, sadece "kulüp için" çalışacak profesyonel yöneticilerden oluşmalıdır. Herkesin, kulübün çıkarlarını ön planda tutması ve bu şekilde hareket etmesi, organizasyonel verimliliği artırır ve kulübün itibarıyla bağdaşan bir yönetim anlayışını pekiştirir. Başkan Ertuğrul Doğan, kulübün geleceği için, 2 Aralıkta yapılacak olan olağan seçim öncesi yönetimi konusunda titiz bir kadro seçimi yapmalıdır.

Bu kadroda, sadece yönetimsel becerilere değil, aynı zamanda kulübün tarihine ve kültürüne saygı gösteren, Trabzonspor’un ruhunu anlayan, disiplinli ve vizyoner kişilere yer verilmelidir. Bu kişiler, “adam kayırma” mantığıyla değil, yetkinlikleri, tecrübeleri ve Trabzonspor’a katkı sağlama potansiyelleriyle seçilmelidir. Yönetimde görev alacak kişiler, sadece liderlik vasıflarına sahip değil, aynı zamanda kulübün hedeflerine ulaşabilmesi için çok çalışmaya, disiplinli olmaya ve gerektiğinde hızlı kararlar almaya hazır olmalıdır. Koşuşturacak, her an sahada olacak, görevini ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirecek yöneticiler, kulübün başarısını doğrudan etkileyecektir. Bu yöneticiler, yalnızca idari değil, aynı zamanda sportif ve finansal anlamda da kulübe değer katmalıdır. Trabzonspor gibi büyük bir kulüp, sadece şampiyonluklar ve kupa kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda güçlü bir yönetim yapısına sahip olmalıdır. Kulüp içindeki her bir karar, kulübün genel vizyonuna, değerlerine ve kültürüne uygun olmalı; her yöneticinin verdiği kararlar, Trabzonspor’un geleceğini inşa etmek adına önemli bir adım olmalıdır. Burada sadece başarı odaklı değil, sürdürülebilirlik, istikrar ve kurumsal gelişim gibi unsurlar da ön planda tutulmalıdır. Yönetim kadrosunun profesyonel, disiplinli ve kulüp için fedakârlık yapmaya hazır bireylerden oluşması, Trabzonspor’un sadece saha içindeki değil, saha dışındaki başarısını da garantiye alacaktır. Ertuğrul Doğan’ın liderliğinde, bu değerler üzerinden hareket eden bir yönetim anlayışının, kulübün tarihi misyonunu daha ileriye taşıyacağı kesindir.

GÜNGÖR ŞAHİNKAYA’DAN DOUBLE PASSA BAY PAS

Türk futbolunun önemli isimlerinden biri olan, Trabzonspor Altyapı Koordinatörü Güngör Şahinkaya son dönemde Double Pass adlı organizasyona karşı sert bir tutum sergiledi. Altyapı projelerinde Belçika merkezli analiz ve danışmanlık şirketi Double Pass ile çalışmak istemediğini açık bir şekilde dile getirdi. Double Pass, futbol kulüplerine performans analizleri ve altyapı geliştirme danışmanlık hizmeti sunan bir firmadır.

Güngör Şahinkaya'nın Double Pass'a yönelik tavrı, Türk futbolunun mevcut yapısını ve bu tür dış danışmanlık firmalarının etkilerini sorgulayan bir bakış açısını da yansıtıyor olabilir. Böyle bir tavır, futbol camiasında çeşitli görüş ayrılıklarına ve tartışmalara yol açabilir.

Bu durum, Şahinkaya'nın kulüplerin kendi altyapılarını daha bağımsız bir şekilde yönetmesini veya dışarıdan gelen tavsiyelerin daha dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini savunduğu bir yaklaşımı benimsemiş olabileceğini gösteriyor. Double Pass'a yönelik bu net tutum, profesyonel futbol dünyasında sistem ve strateji tartışmalarının bir parçası olarak da değerlendirebilir.

Şahinkaya, geçmişte Milli Takım organizasyonlarında Double Pass ile iş birliği yaptıklarını fakat Trabzonspor’da bu yöntemi benimsemek istemediklerini belirtti. Abdullah Avcı ısrarla istemesi ve Trabzonspor’un altyapı gelişiminde kendi vizyonumuzu ve değerlerimizi ön planda tutmalıyız

Şahinkaya’nın bu açıklamaları altyapı yönetimi ve geliştirme süreçlerinde uluslararası danışmanlık şirketlerinin rolü konusunda Trabzonspor’un bağımsız bir duruş sergilemek istediği şeklinde yorumlandı. Kulübün kendi kaynakları ve eğitim yöntemleriyle Türk futboluna özgü bir model geliştirmek istediği de vurgulanıyor.
 

YAŞLI VE MÜZMİN SAKAT OYUNCULAR NEDEN ALINDI?

Kolay yenilgilerde bit yeniği aramayanlar...
Uyuz olmaya mahkûmdur.
Trabzonspor’da yaşlı ve müzmin sakat olan oyunculara büyük paralar verilip de niye, niçin ve neden alındılar. Sakatmışlar da, kimsenin haberi yokmuş. Yazık değil’ mi bu müzmin sakatlara verilen paralara..
Oynadıklarından haberi olan var mı?

Trabzonspor lig yarışına erkenden havlu attı..

Milyon Euro'luk futbolcular U19 takımında oynayan Ekrem Terzi'nin, Fenerbahçe’ye attığı golden sonra hocası ile birlikte bu hırsını, gol sevincini, içten samimi oluşunu abileri görseler belki yüzleri kızarır. Bundan sonra kalan maçlarını adam gibi oynarlarsa, Trabzonspor’u eski ruhuna döndürmüş olur...

Şenol Hoca’ma buradan sesleniyorum.

Ali Şahin Yılmaz, Salih Malkoçoğlu, Ekrem Terzi, Arda Öztürk, Poyraz Efe gibi gençlere zaman zaman maçların gidişatına göre şans vermeli. Geçmiş yıllarda nasıl Uğurcan, Hüseyin Türkmen, Serkan Asan, Yusuf Yazıcı, A.Kadir Ömür Trabzonspor’a kazandırıldıysa bu çocuklarda kazandırılmalı…

SCOUT VE MENEJERLİK KALDIRILSIN

Önceden futbolun içerisinde menajerlik ve scout diye bir kavram yoktu… Futbol Şubesi Sorumluluğu vardı. Futbol şubesi sorumlusu kim ise yetki onda idi. Teknik Direktör, futbolcu arasında köprü vazifesini bu kişi yapardı. Ben bunu rahmetli Kenan İskender yıllarından iyi bilirdim. Bugün ülke futbolunun foseptik çukuru haline geldiyse bunun sebebi menajerlik ve scout ekipleridir. Ve bu konuda atılması gereken adımlar, yeni atılıyorsa.


Ortalıktaki kokunun vebalini yüklenecek olanlar da, sadece ele geçen menajerler veya scout değil. Sistemin ve kulüplerin içindeki menajerleri de hesaba katmak gerekiyor. Çünkü bazı futbolcular menajerlerinin uzantısıdır! Onlar takımların içinde futbolcu bağlamakta, Scout ekibi ise çalıştıkları hocalara yanlış transferler yaptırarak hem takım bir sezon boyu başarısız oluyor hem de kulübün paralarını çarçur ediyorlar. Scout ve menajerler ahlaksız kolu olarak, kulüplerin içinde iş bitirmektedir. Onları korumaya almaya, ya da görmezden gelmeye kimsenin hakkı yok. Futbolun da, adaletin de böyle bir lüksü yok. Trabzonspor’un Aralıkta yapılacak olan olağan kongresinden sonra yeni yönetim iş başına geldikten sonra ilk toplantısında Futbol Şube sorumluluk görevini ivedilikle hayata geçirmelidir. Futbolcu transferlerini takımın hocası ile Genel kaptan yapmalıdır.

YAYINCI KURULUŞUN BÜYÜK AYIBI!

Futbol izleme zevkimiz vardı.
Mahvettiler.

Hale hele Trabzonspor-Fenerbahçe maçının devre arasında hakemi sert şekilde eleştiren eski kalecimiz Tolga Zengin’e program sonrasında bir yönetici, haddini aşan bir üslupla uyarması ve bu büyük ayıbı unutmadık..

Her kanalda iki veya üç azap. Özellikle Yayıncı kuruluşun maç spikerleri, mesai arkadaşları mı? Her maçta onların azabını çekmeye, boş konuşmalarını dinlemeye mecbur muyuz?
Bizleri bunlara niye mahkûm ediyorlar?
boş konuşmalar birikintisi, sel olmuş evlerimize akıyor.
Sudan sebeplerle ekranda tartışma ortamı yaratanlar, önce bunları tartışsınlar. Naklen yayınlarda çırçır gibi öten iki ağustos böceği yerine, bilgili bir karınca bize yeter.


CAMBAZLARA BAK

Cumartesi akşamı bir ulusal kanalda UEFA Uluslar B Ligi A milli takımın önce Galler sonra Karadağ arasında oynanan maçlarda sonuçtan çok maçı anlatan spiker ile yorumcunun yorumları ekran başında maçı izleyenleri futboldan soğuttular. Her ikisinin de cambazdan farkı yoktu. Bizim çocukluğumuzda bir cambaz gelirdi mahalleye. Mahalle ayağa kalkardı. İpin üzerinde yürüyen adamı, radyoda maç anlatır gibi anlatırdık birbirimize. O cambazlar gitti, ekran cambazları geldi.

Bir şeyler de bitti ama... Küçük çocuklarının terli sırtına bez koyardı anneler.
Sonra çocuklarının önüne televizyon koydular. Bilmezler ki, televizyondaki cambazlar çocukların içine girer, zehrini akıtır da, çıkmaz bir daha. A Milli takımın Galler ve Karadağ ile oynanan maçları anlatan spiker ve yorumcuda aynen böyle yaptılar. Hele yorumcu Ömer Üründür kaleci Mert’in yediği ikinci golde hatalı olmasını söyleyeceği yerde’’ Çok sert vurdu ya’’ demesi evlere şenlik gibi bir şeydi. Mahalle kültürü gitti, ekran kültürü geldi. Türkiye’de futbolun bittiği gibi yorumculukta bitti.

GÖNLE KAYAN YILDIZ MURAT AKIN

İş adamı olmak sadece para döngüsünden ibaret değil; sosyolojik ortaklık gerektirir, toplumla hemhal olmayı, iş birliğini gerektirir. Bazen karşılık beklemeksizin yapılan bir iyilik, bazen çam sakızı çoban armağanı, gün doğmadan açan güneştir insanın gönül penceresinden. 1954 Kelkit Belediyespor Başkanı ve Onursal Başkanı, Ariana Group Başkanı ve iş insanı Murat Akın da sadece iş dünyasına kazandırdığı yapıtlarla değil spora yaptığı desteklerle de gönülleri fethediyor.

Akın, Trabzon 1461 Soğukspor'a 25 adet  yağmurluk hediye etti. Murat Akın realist olduğu kadar hümanist bir kişiliğe sahip. Kendisi için yaşamayı yıllar önce bıraktı. Hani 'bir koltuğa on karpuz sığdırabilen bir şahsiyet. Popüler kültürü reddeden anlayışı onu daha sempatik ve hoşgörülü bir kalıba sokuyor. Başarı halkalarını günbegün arttıran Akın'ın kariyerini daha geniş platformlarda sürdüreceğine inanıyorum.