Merhum Ali Güney'in ruhuna El-Fatiha. فاتحة

Babam mükemmel bir kalbe sahipti. Onun gülüşünün sessizliği şimdi sağır edici bir yankı yaratıyor. Bu nedenle, hayatta gerçekten önemli olana sıkı sıkıya tutunmak gerektiğini anlıyorum. Babamın bıraktığı boşluk, her geçen gün daha da derinleşiyor, ancak aynı zamanda onun mirası da her an yeniden doğuyor.

Bölgenin Oksijen deposu olan limon suyu yaylasında anlamlı koleksiyon Bölgenin Oksijen deposu olan limon suyu yaylasında anlamlı koleksiyon

İş ve evde geçirdiğimiz yoğun günlerin ortasında, neden yola çıktığımızı unutmamak gerekiyor. Nihayetinde, biz gittiğimizde geriye kalan ve anlam ifade eden tek şey ilişkilerimizdir. Mirasımızın ne olacağının anahtarı da bu ilişkilerde saklıdır. Bu nedenle, günümüzün telaşesi içinde kaybolmak yerine, sevdiklerimize ve bize değer verenlere daha fazla zaman ayırmak en büyük önceliğimiz olmalıdır.

Keder, başlangıcı ve bitişi belirli bir çizgide ilerleyen bir süreç ya da kahramanın yolculuğu değildir. Bir gün aniden her şeyin bittiğini anlayarak uyanacağımız bir şey değildir. Beklediğimiz acıdan son ve büyük bir kurtuluş hiçbir zaman gelmez. Bazı günler her şey yeniden taze ve yeni gibi gelir. Belli bir şarkı, ses, koku veya tarih bana onu hatırlatır. Bu hatırlatmalar, bazen bir tebessüm, bazen de bir gözyaşı ile gelir.

Geçen yıl, ölümünün beşinci yılıydı. Eğer duygularımızı zaman çizelgeleriyle ölçebilseydik, beş yılın bir anlamı olabilirdi. Ancak gerçek şu ki, keder hiç bitmez. Zaman çizelgesi yoktur. Sırf bu fiziksel alemde artık bizimle birlikte olmadıkları için birisini sevmeyi ve özlemeyi bırakmayız. Onun anıları, her günümüze sinmiş durumdadır ve bu anılar, onunla olan bağımızı canlı tutar.

Onu en son canlı gördüğümde, ikimiz de bunun son olduğunu biliyorduk. Veda etmek için yataktan kalkmakta ısrar etti ve o kadar çok ağladı ki tüm vücudu sarsıldı. O an, içindeki küçük çocuğu düşündüm. Babam olmadan önce kim olduğunu düşündüm. Ne kadar üzgün ve korkmuştu ama bir o kadar da cesur ve güçlüydü. O anda hem büyük hem de küçüktü. O an, onun çocukluk korkuları ve hayatın zorluklarıyla nasıl başa çıktığını gözlerimde canlandırdım.

Gözyaşları arasında "Sonra görüşürüz" dedik, çünkü bu bir şekilde daha az nihai görünüyordu. Kendime son hediyem olarak onun önünde parçalanmamak için elimden gelenin en iyisini yaptım. Bu, ona gösterebileceğim son sevgi gösterisi olduğuna inanıyordum. Belki benim iyi olacağımı hissetmek, onun için küçük bir teselli olabilirdi. Onun yanında güçlü durmak, onun için yapabileceğim en büyük iyilikti.

Etrafıma baktım, sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. Dünya değişmişti. Benim dünyam sonsuza dek değişmişti. Bu yeni dünyada, onun eksikliği her adımda hissediliyordu, ancak aynı zamanda onun anıları ve öğretileri de bana yol gösteriyordu.

Yıllar geçtikçe daha kolaylaşıyor. Ama acı hiç ölür mü? Hayır. Tıpkı sevginin asla bitmeyeceği gibi. Bunda rahatlatıcı bir şeyler var. Keder ve sevgi, zamanın ötesinde bir varoluş sergiler. Bu duygular, hayatımızın dokusuna işlenmiş durumda ve her biri, bizi biz yapan öğelerden biridir. Onunla yaşadığım her an, bana onun ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Sevgi ve keder, zamansız ve sonsuz; bu ikisi arasındaki denge ise hayatın ta kendisi.

Editör: Birol Sancak