Bir de böyle anlatayım durumu... Diyelim ki evinizde 7 kişi yaşıyorsunuz. Derken size 3 kişi daha misafir olarak yatıya geliyor. Oldunuz 10 kişi.
Önce bir iki gün idare ettiniz ama çoluk çocuk, doğal olarak üç yabancı kişiyle aynı odada yaşayamayacağınız için yan odalara doğru genişliyorsunuz.
Haliyle o odalarda elektrik kullanımı başlıyor, ısınmak için yakıt tüketiminiz de artıyor. Tuvalet ve banyoyu kullanan o üç kişi ile su ve temizlik malzemesi kullanımınız da artıyor.
Derken olay mutfağa da yansıyor, yiyecek tüketimi, su tüketimi, gıda tüketimi. Giyecek, sağlık giderleri vs. Hepsi artıyor.
Misal; Yarım kilo et alacağınız yerde 750 gr et almaya başlar oluyorsunuz. Yağıydı, şekeriydi, bakliyatıydı, meyvesiydi derken, artıkça artıyor tüketiminiz.
Bunlar hep hanenize ek masraf olarak yansıyan giderler. Sonuçta evinizde sizden hariç 3 insan daha yaşamaya başladı. Ve gitmeye hiç niyetleri yok! Misafirleriniz, ara sıra eşinizle “ yahu bu misafirlik çok uzadı “ diye tartışmalarınızı duysalar da, sizi hiiiiçççç umursamıyor, işi pişkinliğe vuruyor, gitmiyorlar.
Alışacaksınız bize, diyorlar konu komşuya!
Kısacası, masrafınız arttı. Bu da evinize giren paraya yansıdı. Dolayısıyla cebinizden çıkana da. Derken, evin içinde oradan oraya girip çıkan misafirinizden birinin hamile olduğunu öğrendiniz , şimdi kara kara düşünüyorsunuz, eve nasıl sığacağınızı? Sonuçta, bebek beziydi, mamasıydı... Masraf daha da artacak! Evde ki iç huzursuzluğu yazmıyorum bile...
Bu yaşananlar sadece evinize yansıyan kısmı! Bunun bir de ülkemizin geneline yansıyan kısmı var. 80 milyon hane halkına karşı birden bire gelen kayıtlı-kayıtsız 15 milyona yakın insanla doluştu ülke!
(Kimdirler, nedirler, işin sosyolojik, çevresel, demografik, kültürel kısmına girmiyorum.)
Bu insanların elektrik, su, gıda, sağlık, barınma, eğitim giderlerini düşünün. Yarım kilo alacağınız eti , 750 gr almaya başladınız! Bunun besiciliğe yansıyan kısmını düşünün. Et üretiminin artması gerekiyor, ama kaynak belli! Ülkemizde bir anda elektrik, su, yakıt, gıda, barınma tüketimi de son hızla arttı! Doğal kaynak zengini bir ülke değiliz ki kendi kendimize yetelim. Biz de enerjisi dışarıdan alıyoruz. Orada da kaynak belli.
Hadi 50 bin, 100 bin, 1 milyon insan olsa yine belki idare edilebilir.
İş hacmi belli. Gelen belli, giden belli.
Bir taraftan da 12 ile 15 arasında milyonlarca insan! Ve bu insanlar sürekli çoğalıyor!
Artıyor! Umarım Ruanda’ya gönderilecekler bize gelmez( Ne üzücü bir durum. Tepede ki şişkin egolu adamlar yüzünden, halkların sürgün olması.)
Ülkemin insanı, bakamam düşüncesiyle bir-iki çocuğa düşürmüşken doğurma hızını, gelenlerin en az beş-altı çocuk doğurması... !
Tabi ki her şeyin fiyatı artar ve ülkeye enflasyon çığı çöker! Hayır yani başka ne olmasını bekliyordunuz ki?
Hesap gayet net ortada!
Şu an için tesellimiz Yaz aylarında olmamız. Her şeyin ucuz olduğu dönem yani. En azından eskilerin deyişiyle...
Tadını çıkarın.
Kış mı?
Allah yardımcımız olsun.