Kültürel mirasları ciddiye alarak, insanların neden başarılı oldukları konusunda, insanların başarılı oldukları şeyi nasıl daha iyi yapabilecekleri konusunda bir şeyler öğrenebilir miyiz? Sanırım öğrenebiliriz.” (*)
Başarının sürekli avantajlara dayalı olduğu iddiası doğrudur ancak başarıyı sadece sürekli avantajlarla açıklamak eksik olur. Nerede ve ne zaman doğduğumuz, anne babamızın ne iş yaptığı ve yetişme koşullarımızın nasıl olduğu bizim ne kadar başarılı olacağımıza ilişkin önemli ipuçları verir. Ancak yetmez elbette. Sosyal bilimlerde “ya hep ya hiç” mantığının geçerli olmadığını bilen herkes, bunu böyle kabul eder. Elbette ki bir çocuğun nerede dünyada geldiği, çevresel imkânları ne olduğu gibi hususlar, bu çocuğun başarısı hakkında bize önemli bilgiler verir. Evet, çocukların başarısı, onların nerede, ne zaman doğduklarından, anne babalarının ne iş yaptığına kadar bir dizi aile-çevre şartlarına bağlı olarak ortaya çıkıyor.
Çevresel şartlarla birlikte kültürel mirasın da çocuklarımızın başarısına etki ettiğini biliyoruz. Kültürel mirasları ciddiye alarak, insanların neden başarılı olduklarını öğrenebiliriz. Bunun öğrenilebilmesi için önemli bir şart var: Kültürel mirası yeni nesillere aktarabilme başarısı göstermek!..
Eğitimin kültürle ilgili amacı; kültürü yeni nesillere tanıtmak, benimsetmek ve geliştirmektir. Eğitim sistemi okul marifetiyle yeni nesillere kültür mirasımızı tanıtabildiği oranda, bu mirastaki değerleri benimseyip, istenilen başarıyı yakalayabilir. Kendi kültürünü tanımayan bir çocuk, kültürel mirastaki başarı dinamiklerini nereden öğrenecektir? Kendi kültürünü tanıyan Türk çocuğu, “kul hakkı” bilincini bileceğinden, başarısını başkalarının hakkını gasp ederek gerçekleştirmek yerine, kendi hakkının bilincinde olarak, “alın terinin” kutsallığı ilkesine dayalı bir başarının sahibi olacaktır.
Yetiştirdiğimiz nesillere Türk kültürünün hangi değerlerini tanıtıyor ve benimsetiyoruz? Bu sorunun cevabını bir çırpıda kolaylıkla verebilecek kaç öğretmen ve yöneticimiz var? Yetişen nesillerin kültürel değerlerimizden habersiz yetişmeleri, onların bu kültürel değerlerdeki mirasın dinamiklerinden yoksun olarak yetişmeleri anlamına gelmektedir. Bu durum da yeni nesillere yapabileceğimiz en büyük haksızlıktır.
Milli kültür dinamiklerimizi bir yaşam biçimi olarak benimsemeden yeni nesillerin değerlerimizi tanımaları ve benimsemeleri mümkün olmayacaktır. Kültürel değerlerimizi yaşa biçimimizden soyutladıktan sonra “değerler eğitimi” gibi derslerle bu değerleri geri getirmemiz imkânsızdır. Her şeyi müfredatın bir parçası haline getirerek yeni nesillere öğretmeye kalkmak zordur. Dünyanın her yerinde müfredat ve ders kitapları soğuktur; değerler eğitimi müfredatı ve kitapları dâhil… Yapılması gereken okulları milli kültürün tanıtıldığı benimsetildiği ve geliştirildiği mekânlar haline getirmektir. Bu da öyle zor bir şey olmasa gerek…
Malcolm Gladwell. Outliers(Çizginin Dışındakiler), Bazı İnsanlar Neden Başarılı Olur?( Çev. Aytül Özer). İstanbul:MediaCat Yay. 2010