Sayın Cumhurbaşkanımıza darıldım ben!

Amerika da yemek yerken,  Central Parkta dolaşırken Amerikalılarla sohbet etmesi, fotoğraflar çekmesi, onlarla şakalaşması burktu yüreciğimi.

Biz kendi ülkemizde yanına sokulamazken, yüzlerce araçlık konvoyu, korumayı aşamazken,  oradaki insanların  ellerini kollarını sallayarak  Reis ile sohbet etmelerini görünce kıskandım!

”Özgürlükler ülkesi “ dedim kendi kendime…

harbi özgürlükler ülkesi…

Uzun süredir ülkemdeki akıl karışıklığını izliyorum.

En son lgbtli bireylere karşı yapılan nefret gösterisini izledikten sonra, Allah yardımcımız olsun, böylesi bir mizanseni en baba senarist bile yazamaz diyerek, gülerek  izledim görüntüleri.

Çıplaklığıyla magazin dünyasında yer edinmiş, üç din değiştirmiş Tuğçe Kazas sahnede elde mikrofon muhafazakar kitleye liderlik ediyor, lgbtli bireylere karşı dinden gem vuruyor, onlara olan öfkesini dile getiriyor, gaza gelen sarıklı, çarşaflı insanlarda Tuğçe KazasAllahu Ekber “ diyerek destek çıkıyor, saçı görünen kadının kafasını kesen Taliban ise Tuğçe’yi dinleyerek bayrak açıyordu.

Rüyamda görsem “ Ne saçma bir rüya “ diyeceğim sahne canlı kanlı karşımdaydı.

Tüm bu tuhaflıklara karşı lgbt’li bireyleri hedef göstererek yapılan nefret söylemlerinin bu raddeye getirilmesi çok talihsizce bir hareket.

Çünkü bu sorun böyle karşılıklı atışmalarla çözülecek bir durum değil.

Birçoğumuz bunu bilmiyor ama Batı bu sorunu çözmek için çok uğraştı. Okullarda pedagoglarla, gençlerin arasında psikologlarla, kiliselerde papazlarlarla bu sorunu çözebilmek için var gücüyle çabaladı ama tarihin ilk çağlarından beri gelen eşcinselliğe dur diyemedi. Olmadı yani…

Baktı ki olmuyor, serbest bıraktı. En azından gizliliği önledi.

Şimdi aynı yanlışı biz yapıyoruz. Çünkü bu şekilde nefreti pompalayarak çözülemez bu sorun.

Ki sorun mu o da ayrı bir konu?

Anadoludaki lgbtlli birey, aile baskısından kaçarak büyük şehirlere göç ediyor, büyük şehirdekiler de bu gerçeği gizli gizli yaşıyor.

İnsanların lgbtli bireyleri rengarenk giyinen, marjinal, sürekli makyaj yaparak dolaşan birileri sanması da başka bir ayrı konu.

Bu insanlar toplum içinde normal aile yaşantıları olan insanlar.

Kırıtıp gezmiyorlar yani. Daha bireyleri, nedenlerini, niçinlerini bile bilmediğimiz bir konu için ateş püskürmek ne kadar doğru?

sacası, bu olay nefret gösterileri ile çözülecek bir konu değil.

Nefret, insanların saklanmasına, gizlenmesine neden olur. Bu da bambaşka sorunların ortaya çıkmasına yol açar.

Korumak istediğiniz çocuklarınız ise onlarla sürekli konuşun. Doğruyu, yanlışı onlara anlatın. Siz konuşmazsanız, gelir bir başkası konuşup onu ikna edebilir.

Bu yüzden hep diyorum, doğru iletişim…

Rüyamda görsem inanmazdım, demişken aklıma geldi…Yine bir hocanın vaazını izledim Twitter de.

Adam ciddi ciddi anlatıyordu.

Üzüldüm…Üzüntüm hocanın söylediklerinden ziyade, kitlesine…

Hoca Rüyamda manevi alemde bir mübarek, alafranga tuvaleti kullanma, çünkü onun içindeki suda şeytan yıkanıyor. Mümkün olduğu kadar alafranga tuvaletleri kullanmayın!” Diyordu.

Şimdi ben o hocanın cemaatinde olsam düşünürüm… Yahu hangi alim bir rüyaya bu kadar saçma ve önemsiz bir konu için girer? Şeytan salak mı da koskoca jakuziler, hamamlar dururken klozetin içine girip yakansın? Rüyaya giren bu alimler neden alafranga tuvalet bilgisi verir de, bir icat, bir keşif bilgisi vermez? Teknolojiden, bilimden haber etmezler? Neden alimler, Mercedes’in içinde şeytan var demezler de alafranga tuvalette var derler? Neden?

Düşünsenize uhrevi belki de iyi niyetli duygularla ruhunuz şifa bulmak üzere bir vaaza gidiyor… Ama konu WC!

İnsanlar bu zırvalıkları nasıl dinleyebiliyorlar?

Kitleler hiç mi bunları sorgulamazlar? Bunu iki yaşındaki çocuğa anlatsanız inanmazken, koca koca insanlar nasıl oluyor da bunlara inanıyorlar aklım almıyor!

Bu cahillik de değil? Bu bambaşka bir şey!

Hepimizde bir merak…

6lı masanın adayı kim?

Kılıçdaroğlu aday olacak mı? Yoksa bir başkası mi aday?

Sürekli bir aday beklentisi içinde halk.

Elbette bende.

6 parti, 6 farklı görüş… Bana göre, bir partinin adayında anlaşmaları zor görünüyor. Ortak bir aday üzerinden yürünmesi muhtemel. Ortak aday derken masa dışını kastediyorum. Daha önce siyasi geçmişi olan, şu an sorun olan ekonomiyi iyi tanıyan, ayağa kaldıran  örneğin Kemal Derviş gibi bir aday gösterilebilir.

Bu benim şu an ki öngörüm.

Daha vakit var. Her an her şey olabilir.

Ne demişti Süleyman Demirel…” Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.”