Sevgili okurlar, Trabzonspor’un dört büyükten biri olması hiç de kolay olmamıştır.
Bu unvanı alabilmek için rakiplerin yanında İstanbul basınını ve hakemleri de yenmemiz gerekti. Gelinen noktada takımın durumu ne olursa olsun derbi maçları bir başka heyecana ve sürpriz sonuçlara gebedir.
Bu defa da özellikle ilk yarı oynanan futbola bakıldığında maçın favorisi Fener’in bir varlık gösteremediği maçta, daha akıllıca oynayan takımımız ilk yarının son dakikasında bulduğu golle devreyi önde bitirdi.
Ne olduysa ikinci yarının ilk başında hakemin yarattığı penaltı ile Fener beraberliği sağladı.
Bu yaratılan haksız penaltı kırılgan yapısı olan takımımızın oyundan düşmesine neden olunca peş peşe yenilen gollerle farklı mağlubiyet kaçınılmaz oldu.
Sevgili okurlar, takımımızın bu hale gelmesi takım mühendisliğinde yapılan fahiş hatalar ile oluştu. Eldeki kadro üç teknik adam ile yönetimin birlikte oluşturduğu kadrodur.
Onca transfere rağmen hala takımda bir sekiz ve on numara özelliği taşıyan futbolcunun olmaması, Fatih Hoca dahil doğru dürüst bir oyun şablonu oluşturulmasını engellemektedir.
Şampiyon kadrodan başlayarak bu kadroya Fatih Hoca dördüncü teknik adam olarak geldi.
Demek ki sorun hocada değil takımın yapılandırılmasındadır.
Onca masraf edilerek kulüp bütçesine yüklenen yükün sorumluları artık bilgisizliklerinin bedelini ödemelidirler.
Sonuç olarak sezon başından beri bir türlü Trabzonspor’a yakışır futbol oynayamayan takımımızı bir de hakemler adeta doğrayınca bu günkü durumumuz ortaya çıkıyor.
Federasyon başkanı da üç büyüklere yaranmak için adeta takımımıza yapılan zulme seyirci kalıyor. Başta yönetim olmak üzere, camianın ağırlığı da hafif kalınca çözüm üretmede yetersiz kalıyoruz.
Bitirirken, oynadığı futbolla sıradan bir takım haline gelen takımımız bulunduğu sıra itibariyle kendisine yakışmayan yerdedir.
Üç puanlı sistemde peş peşe alınacak galibiyet ya da mağlubiyetle her şey kolayca değişebilir. Yapmamız gereken camia ve taraftar olarak takıma tam destek vermektir.
İyi haftalar.