Soğuksu çamlıkları denilince bugün aklımıza sadece Atatürk Köşkü civarındaki çamlıklar gelir.
 
Hâlbuki eskiden Soğuksu semtinin önemli bir kısmı çamlıktı ve Trabzon’un en önemli sayfiye yeri idi. 1936 tarihliYeniyol Gazetesinde rastladığımız bir yazı bu çamlıkların nasıl yok olduğuna dair bilgiler içerdiğinden kadrajımıza takılıyor. 

Haber “Yazık ve günah değil mi?” başlığı altında şu şekilde okuyucuya duyurulmuş; “Trabzon’un ve Soğuksu sayfiyesinin en göze çarpan süsü olan, tabii güzelliklerinden başka hava ve sağlık bakımından dahi önemi aşikâr bulunan Soğuksu çamlıklarından bazıları harap olup gitmekte, kırmızı kışladan yukarı Kisarna tarafına ayrılan alt Soğuksu yolu üzerinde ilk önünüze çıkan çamlığın bütün o asırlık canım çamları sıradan kesilerek tarla haline getirilmektedir.”

Gazete bu durum karşısında “Soğuksu’da herkes tapulu malı olan çamlığı kesmek hakkına sahip midir?” diye sorduktan sonra “eğer böyle ise şikâyete hakkımız yok” demektedir. Ancak yazarın buna gönlü razı değildir. “Hayır, öyle bir zihniyet varsa yanlıştır, sakattır. Bu facianın bu tahribatın önüne geçilmeli, manzarası ve tabii güzellikleri ile övündüğümüz şehrin tepesindeki Soğuksu kurtarılmalıdır” der.

Bir yıl sonra aynı gazetenin nüshasında Trabzon’u ilk görenlerin, normal güzelliklerini saya saya bitirmedikleri belirtilmektedir. Trabzon’un neyini beğeniyorlar? Şehrin içini mi, sokak ve caddelerini mi? Hayır. “Yanı ve yöresini” yani doğal güzellikleri beğeniliyor.

Soğuksu çamlıklarının yok edilmesinden seneler sonra bile Trabzon Büyükşehir Belediyesinin 1967 tarihli meclis tutanaklarına yansıyan bir cümle var; “Trabzon Dünya memleketleri içinde dahi, tabii güzellikleri itibariyle müstesna şehirlerden biridir.” 

SOĞUKSU’DA DÖNÜŞÜM NE ZAMAN BAŞLADI?

Ancak görünen o ki şehrin en önemli doğal güzelliklerinden olan asırlık çamlarla donatılmış bulunan Soğuksu’da dönüşüm 1936 senesinde başlamıştır.Gazete bir sonraki nüshasında konuya devam eder. Bu sefer başlık “Zavallı Çamlıklar” olur. Gazetedeki yazıda Soğuksu’da kesilen çamlarla ilgili öyle beş on, kırk elli ağaç değil, sıradan kesim yapıldığını söyler. Soğuksu sayfiyesinin ve Trabzon’un eşsiz ziyneti ve süsü olan çamlıklar yıllarca hükümet idaresinde kalmış ve bunlar şahıslar eline geçince tahribat başlamıştır.
 
Soğuksu’nu çamlıkları kesilerek önce tarla haline getirildi, sonrası malum; Tarlalar binalarca işgal edildi. Böyle olunca daTrabzon’un o çok övünülen tabii güzelliklerinden eser kalmadı. Ta 1936 senesinde bu dönüşüm şöyle ifade edildi; Ne acıklı gidiş, ne acıklı görünüş!

Aynı sene Soğuksu’nun Trabzon için önemi yine gazete sütunlarına şöyle yansımıştır; “Soğuksu’suz bir Trabzon olmaz. Trabzon, güzellik alanında abidesiz kalır. Çamları, çamlıkları olmayan bir Soğuksu, nihayet dere tepe, kıran yamaç, bir köyden başka bir şey olmaz. O sonsuz güzellikler bir anda hiç olur. Soğuksu ve Soğuksu çamlıkları budur işte…”


 
ÇOK YAZIK!

Eski belediye başkanlarımızdan Halit Muzaffer Korlu’nun güçlü hitabeti kadar güçlü kalemi ile de mazideki Trabzon’un etkili isimlerinden olduğunu defalarca söyledik. Yine 1936 senesinde Yeniyol Gazetesinde kaleme aldığı “Soğuksu için” başlıklı yazısındaki edebi güzellik, yazıyı aktarmamıza neden oluyor. Halit Muzaffer o yıllarda Soğuksu’ya yaptığı geziyi şöyle anlatıyor;

 

(Halit Muzaffer Korlu)

“Soğuksu yağmursuzluktan bunalmış, kızgın güneşin kavuran ziyası altında sararmış cılız bir mısır tarlası, yan gelip yaslanan tepenin sırtına tırmanmaya uğraşan bir sürü çam ağacı; arkamda yer yer meyve ağaçlarıyla bezenmiş geniş bir meydan ve sonra önümde uzanan fındık bahçeleri, mısırlık ve çamlıklardan sonra gökle dudak dudağa gelmiş kucaklaşan Karadeniz’in mai suları…

Rüzgâr kesik kesik solumakta… Yapraklar büyülü bir şarkı mırıldanıyor. Ve nihayet ben bu içli, bu füsunkâr şarkının doyulmaz ahengi içinde haftanın meşgalesi, didinmesi ile yorgun, bitap vücudumu sararan çimenlerin kollarına bırakmış, göğün kararan yüzünü bulutlanan çehresini seyrederek bin bir güzelliği çevresi içine alan bu eşsiz yeri, bütün güzelliğine rağmen bakımsız kalan, her yıl güzelliğinden bir parçasını daha kaybeden Soğuksu’yu düşünüyorum.

Evet, Soğuksu’yu; Gür çamlıkları, zümrüt çimenlikleri, hayat veren havası ve dünyanın hiçbir tarafında bir eşine rastlanmayacak kadar hoş manzarası ile Trabzon’un en güzel kıyısında yer alan en güzel köşesi Soğuksu’yu düşünüyorum…

Hilkat elinin ince bir zevk, olgun bir maharetle işleyerek meydana getirdiği bu eser o günden itibaren kimsesiz, yoksul bir yetim gibi bakımsız kalmış, büründüğü sonsuz güzellik her gün bir parça daha eksilmeye, yok olmaya mahkûm edilmiştir. Her geçen yıl onun can veren çamlıklarından birçoğunu da beraber götürmüş, her gelen sene bir tarafının harap olmasına neden olmuştur. Ve nihayet Soğuksu denilen bu yerin ilk gününden bu güne kadar güzelleştirilmesi yolunda ne bir teşebbüs duyulmuş, ne bir kürek tutulmuş ne de bir kazma vurulmuştur. Fakat yoktur artık tahammülü… Daha fazla bakımsız bırakılamaz, yıpratılamaz o…

Bugün bakıma, şenlenmeye, kafasında insafsızca patlayan balta seslerinin dinmesine, şiddetle ihtiyacı vardır onun. Küçük bir ilgi, ufak bir uğraşma onu dünyanın en güzel mesireleri arasına sokabilir. Küçük bir uğraşma, ufak bir ilgi… Bunu da yapamaz ve gösteremezsek çok yazık!”

SOĞUKSU DENİLEN DÜNYA CENNETİ!

Soğuksu’nun sadece Trabzonlular tarafından övüldüğü zannedilmesin. 1933 senesinde ilk defa Trabzon’a gelen bir seyyah Soğuksu dan öylesine etkilenmiştir ki, hayranlığı satırlara şöyle dökülmüştür;
 
“Trabzon’un bütün civarı gibi Zigana’da güzel. Fakat bence Soğuksu’ya hiçbir tarafı kıyas edilemez. Ve zannederim Trabzon’da değil, başka hiçbir yerde Soğuksu denen dünya cennetinin ikincisi yoktur. İstanbul’un Çamlıca’sını tasvir ve terennüm eden şairlerimiz vardır. Fakat Trabzon’un Soğuksu’sunu henüz bülbüllerden ve karatavuklardan başka hiçbir şair terennüm edemedi. Burası hakikaten o kadar müstesna bir güzelliktedir ki, insanda hayranlıktan terennüme mecal bırakmaz. 

ÇİFTE ÇAMLIK

O yıllarda Trabzon’da yaşayan herkesin bildiği Soğuksu’da çifte çamlık denen bir yer vardı. Bu yer Soğuksu Köyünde Rumlardan hazineye intikal eden 44 dönüm büyüklüğünde bir arazi idi. Trabzon Belediyesi, şehrin güneyinde bulunan bu gayrimenkulü güzel bir mesire alanı oluşturmak amacıyla 1938 senesinde satın almış ve parasını hazineye yatırmıştır. Ancak Çifte Çamlık yok edilmektedir. Bu yok oluş süreci 1936 senesinde bakın gazete sütunlarına nasıl yansımış; 

“Zavallı Çifte Çamlık, on yıl içinde (1926 yılından beri)   gözümüzün önünde kırıla kırıla, açıla açıla ağlayan bir tarla oldu. Kesildikçe sustuk, sustukça kestiler, balta seslerini duymamak için kulağımızı tıkadık, eli baltalıları görmeyelim diye gözümüzü kapadık, suça suç, suçluya suçlu demek sanki bir vazife değil de bir suçmuş gibi hiç mi hiç umurlanmadık. Umurlanmadıkamayüz yılda meydana gelen o canım Çifte Çamlığın en güzel kısmı bir anda hiç oldu ve hiçlere karıştı işte.” 

Demek ki Çifte Çamlık 1923 senesinde yapılan mübadeleden sonra mülkiyeti hazineye geçince sahipsiz kalmış ve vatandaşın müdahalesine açık bir hale gelmiştir.

Trabzon Büyükşehir Belediyesi eski meclis arşivine göre belediye tarafından satın alınan bu alana 1940 senesinde bir gazino inşa edilmiştir. Bazı meclis üyeleri, gazinonun Soğuksu yerine Boztepe ve Zafanos’ta yapılmasını önermiş, ancak Boztepe ve Zafanos’un mevsiminin üç ay olacağı, Soğuksu Çifte Çamlık mevkiinin ise en azından altı ay rağbet görebileceği düşüncesi ile bu düşünce pek kabul görmemiştir. 1951 senesine gelindiğinde göğüs hastanesi yapılmak üzere Çifte Çamlık ve içerisindeki gazino binası 50 lira bedelle hazineye devredilmiştir.


(Trabzon Belediyesi tarafından yaptırılan gazino yıkılarak Göğüs Hastanesi yapıldı)

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN HAKKI

Devredilirken Çifte Çamlığa konulan 50 lira bedelin büyük para olduğu zannedilmesin.Zira o yıllarda bu para ile bir paket çimento alınamıyordu. Yani Trabzon Belediyesinin o günkü rayiçlere göre satın aldığı çifte çamlık ve para harcayarak yaptırdığı gazino binası, bedelsiz sayılabilecek bir rakamla hazineye devredilmiştir.

Bunu niçin söylüyoruz? Trabzon Şehir Hastanesi tamamlandığında yerinden taşınacak olan Göğüs ve Kalp hastanesinin yeri aslında Trabzon Büyükşehir Belediyesinin hakkıdır. Madem Çifte Çamlıktaki hastane binası taşınacak, o zaman yer ilk sahibine devredilmelidir. 

Büyükşehir belediyesinin yan kuruluşu olan TİSKİ, sağda solda kiracı olarak kalmaktansa bu alanda konumlanabilir diye düşünüyoruz. Ancak ne demişler; iş bilenin kılıç kuşananın.
 

Editör: TE Bilisim