ESKİDEN HAFTA TATİLİ UYGULAMASI NASIL YAPILIRDI?
YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER TRABZON’DA NASIL YANKILANDI?
1935 tarihli gazetenin başköşesinde yer alan “Hafta tatili” başlıklı yazı ile Trabzon’da Cuma tatili konusu gündemimize giriyor. Eskiden hafta tatili uygulaması nasıldı? Sonra yapılan değişikliğin şehirde nasıl yankılandığını merak ediyoruz:
Genellikle Cuma tatilinin Osmanlıdan itibaren başladığı, Cumhuriyet idaresi ile birlikte hafta tatilinin Pazar gününe alındığı zannedilir. Aslında Osmanlı devletinde resmen belirlenmiş bir hafta tatili kavramı mevcut değildi. Türkiye’de batılılaşmanın etkisi ile ortaya çıkan bu kavram özellikle yeni oluşan Türkiye Cumhuriyeti’nin gündemine geldi. Hafta tatili uygulaması ilk olarak bazı Anadolu şehirlerinde İl Genel Meclislerinin aldığı karar ile uygulamaya başlandı.
İLK CUMA TATİLİ NASIL BAŞLADI?
Hafta tatili konusu Trabzon’da ilk defa 1922 senesinde İl Genel Meclisi gündemine gelmiş ancak bir karara varılamamıştır. Dönemin İstikbal gazetesinde yer alan bilgiye göre Trabzon’da yüz kadar esnaf ve tüccar bazı meclis üyelerinin de desteği ile İl Genel Meclisine bir dilekçe ile başvurarak Cuma gününün resmi olarak tatil yapılmasını talep etmiştir.
Gazete hafta tatili uygulamasının medeni bir ihtiyaç olduğunu belirterek 1922 senesinde olumlu neticelendirilemeyen bu konunun 1923 senesinde toplanan meclise “nasip olmasını” dilemiştir. Hatta gazetedeki yazıya göre Türkiye de ilk olarak Sivas İl Genel Meclisinin 1922 senesinde hafta tatili uygulamasını başlattığı belirtilmektedir.
Trabzon İl Genel Meclisi de önüne gelen bu konuyu müzakere ederek 19 Şubat 1923 tarihinden itibaren Trabzon’da Cuma tatilini başlatmış oldu. Ancak başlangıçta bütün esnaf bu tatile katılmamış, öncelikle berber, hırdavat, aktariye ve züzzaciye esnafı Cuma tatiline uymuş, sonraları diğer esnaf bunları takip etmiştir.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde il meclislerince hafta tatili uygulaması Ankara’nın da dikkatini çekmiş ve bir daha 1924 yılında tüm ülkeyi kapsayacak şekilde hafta tatili uygulaması başlatılmıştır. Ancak Cumhuriyetin ilan edildiği tarihten bir yıl sonra hafta tatilinin Pazar günü yapıldığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zira 1924 yılında çıkarılan ilk hafta tatili kanunu Cuma Tatili Kanunudur.
TRABZONLULAR NE YAPTI?
Trabzon’da Cuma günü hafta tatili olunca Trabzonlular bu tatilde ne yaptılar, nasıl vakitlerini geçirdiler merak ettik. Zira o yıllarda ne doğru dürüst bir park, ne temiz bir deniz gazinosu, ne de Boztepe de ağaçlar altında bir mesire alanı yok.
Merakımızı yine 1925 senesinde yayın hayatında olan İstikbal Gazetesi gideriyor: O yıllarda hafta tatili denilince ya kahvehanelerde akşama kadar geçirilen vakitleri ya da Kavakmeydanı’nda spor yapanların seyredildiği etkinlikler anlaşılıyor. Bir de “bazen” denilerek gençlerin yanlarına bir iki şişe alarak tenha kırlara çıkıldığı ifade ediliyor. Yazar hiç bahsetmese de 1925 senesinde mutlaka Cuma namazı kılanlar oluyordur. Ancak İstikbal gazetesinin Trabzon’da Cuma etkinlikleri kapsamında Cuma namazını saymamasını o yıllar açısından ilginç bulduğumuzu belirtelim.
Hafta tatilinin Cumadan Pazara alınması ise çok sonraları 1935 senesinde gerçekleşmiştir. Yeniyol gazetesinin verdiği bilgiye göre “Yeni hafta tatili kanunu üzerine Cuma günü bütün daireler ve çarşılar açılmıştır. Ancak kanun, ilkokulların paydos saatinden sonra geldiği için okullar bu kanunu duymamış bu yüzden Cuma günü okullar açılmamıştır.”
TRABZON’UN TEK EĞLENCE MEKÂNI
Bir zamanlar Meydan (solda karakolhane binası)
Mazideki Trabzon’un en büyük mahrumiyetlerinden biri olan şehirde vakit geçirecek alanların az olmasını hep yazdık. Nitekim 1930’lu yıllarda şehrin iki eğlence mekânı var: Birisi Kabak Meydanı, diğeri ise Meydan semtidir. Ki Meydan’a o zamanlar Meydani Şarki de denildiğini biliyoruz.Meydan ve civarını 1940 senesinde gazeteci Şevket Çulha bakın nasıl anlatmış:
“Koca Trabzon’un bütün eğlence sahasını teşkil eden (Meydanı Şarki) bahçesinde neler yoktu: Bir kat üzerine müstakil binada Ferah Lokantası ve bunun önünde gür ağaçlı yer yer şemsiyeli bahçede temiz örtülerle süslü masalar sıralanırdı.Lokantanın şark köşesinde bir kahve ocağının sığabileceği yerde, meşhur Haşim ağanın çayhanesi. Ortada merhum Samih Rıfat’ın yegâne valilik yadigârı; büyük kameriye… Bir köşede [yıkılan] Şems Oteli diğer köşede Muharrem kahvehaneleri ve [yıkılan]Turan sineması ile biricik park, binlerce nüfusu yaşatır eğlendirirdi.
Akşamları [sinema binasının arkasında yer alan] Muharrem Kahvesi ile sinema arasında hasta nabzı gibi vuran belediye dinamosunun yaktığı kandiller Meydanı Şarki semtini aydınlatmaya çalışırdı. Eski bahçe bu idi. Öğle vakitleri burayı görmek cidden zevkli olurdu. Fakat açık havada yemek yiyenlere imrenmemek imkânsızlığı bu zevki hırpalardı. Bu tarafta nargile tiryakileri, diğer tarafta kahve, çay meraklıları, görülecek şeylerdi. Şakalar, kavgalar, naralar, şarkılar birbirine karışır… Cumaları Sanayi bandosu, kameriyede güzel havalar çalar, harp zenginlerini, miras yedileri, un ve şeker tüccarlarını eğlendirir ve bunlar arasında halk da kaçamak kabilinden paylarını alırdı.”
Meydan Parkı 1950 öncesi
Bu arada Vali Semih Rıfat’ın yaptırdığı kameriye ile ilgili CevdetAlap şu bilgileri verir: “Merhum Vali Semih Rıfat zamanında bahçenin ortasına bir köşk yaptırılmıştı. Bilahare lüzumsuzluğu anlaşılarak bu köşk yıktırılmış ve her iki bahçe seviyeleri düzeltilerek bir seviyeye getirilmiştir.”
TABAKHANE Mİ ZAĞNOS MU?
Tabakhane ve Zağnos vadileri ile ilgili bugüne kadar değişik yazılar yazdık. Ancak 1940 senesinde gazeteci Cevdet Alap’ın yaptığı şehir turunda bu iki vadiyi karşılaştıran kısa yazısı dikkatimizi çekmiştir. Alap, şöyle anlatıyor:
“Şimdi Dabakhane köprüsü üzerindeyim. Üst kısımdan vadiye doğru bakıyorum. Çıplak, ağaçsız ve viran, harap manzara arz eden bu vadiyi güya ağaçlandırmak, güzelleştirmek için bir teşebbüsün var olduğunu duymuştum Hani ya..?Zağnos deresinin şairane manzarası ile burasını göz önüne getirince insanın içinde çok şeyler söylemek arzusu doğuyor.”
Tabakhane vadisi 1900’lerin başı
Tabakhane vadisi bugün
Tabakhane ile Zağnos vadisinin kaderleri seneler sonra değişti. Hatırlayacak olursak bu iki vadi ilk önce plansız hareketlerle yerleşime açılmış, kargacık burgacık, iç içe sağlıksız bir sürü bina tarafından doldurulmuştur. Trabzon Büyükşehir Belediyesinde bulunan eski meclis arşivine yansıyan bilgiye göre, başlangıçta kendiliğinden ortaya çıkan bu mahallelerin yolu bile olmadığından belediye çöpleri toplayamamış, vatandaş gerek atık suyu gerekse çöpleri Tabakhane ve Zağnos derelerine boşaltmıştır.
Sonra 2000’li yılların başlarından itibaren TOKİ ve Trabzon Belediyesi işbirliği ile bu vadilerdeki binalar yıkılmış ve peyzaj düzenlemeleri yapılmıştır. Ancak sonuç itibari ile bugün Cevdet Alap gibi köprülerin üzerinde durup vadiye baktığımızda yine Zağnos vadisinde şairane manzara, Tabakhane de ise binalarla dolu modern viraneler görürüz. 80 küsur senede Tabakhane vadisinin kaderinin değişmemiş olması gerçekten ilginç.
Zağnos vadisi dün ve bugün