15 Eylül 1999’da Özbekistan’ın Sırdaryo bölgesinde doğdum. Çekirdek bir aileden geliyorum. Futbolla olan yolculuğumun başlangıcı oldukça ilginç aslında. Her yerde olduğu gibi, ‘’Bir kız futbol mu oynar?’ gibi sözleri sarf eden birçok insanla karşılaştım. Ancak babam kişisel olarak futbolla ilgilendiği için benim futbola olan ilgime karşı çıkmadı. Hatta beni ilk futbol antrenmanlarına getiren kişi de oydu.

Çocukluğumdan beri futbola ilgiliydim, hatta mahalledeki çocuklarla maç yapardım. Okula başladığım zaman teneffüslerde futbol oynardım, kız arkadaşlarımda beni kenardan izlerlerdi. Futbola ilgimi ilk keşfettiğim zamanlar, Özbekistan’da kadın futbolu olduğunu bilmiyordum. Bu nedenle spora ilgimi köreltmemek için voleybol oynamaya karar verdim ve üniversitede voleybol takımına katıldım. Bir gün voleybol antrenmanındayken üzerinde ‘Metallurg Kadınlar’ ve ‘AGMK Kadınlar’ yazan formalar giyen iki kız gördüm. Onlara bunun ne anlama geldiğini sordum ve bu vesileyle Özbekistan’da kadın futbol takımı olduğunu öğrendim. O antrenmandan sonra hemen babamı aradım ve öğrendiklerimi ona aktararak bir futbol takımına girmek istediğimi söyledim. Babam, amcamla görüştükten sonra bu isteği geri çevirmedi ve beni Metallung Kadınlar Takımına götürdü. Burası, futbolun tekniğiyle karşılaştığım ilk yerdi.

Hangi takımlarda oynadınız ve sizin için dönüm noktası dediğiniz futbol anınız hangisiydi?

Kariyerim boyunca üç takımda oynadım: Metallurg Kadınlar, Sogdiona Kadınlar ve şimdi de Trabzonspor. Zorunluluk gerektirmedikçe takım değiştirmeyi sevmediğim için genelde bulunduğum takımda kalmayı tercih ederim. Ancak girdiğim takımlarda yaşadığım birtakım sorunlar nedeniyle takımlarımı değiştirmek zorunda kaldım ve en son Trabzonspor’a transfer oldum. Kariyerimdeki ilk dönüm noktası, Metallurg Kadınlar’da oynamaya başlamam oldu diyebilirim. Takımın önemli oyuncularından bir forvet sakatlandığında onun yerine oynamaya başladım ve bu vasıtayla futbolda oynayacağım pozisyonu keşfetmiş oldum. Takımın en küçüğü olmam, kendimi kanıtlamam için hiçbir zaman bir sorun teşkil etmedi. Ve yavaş yavaş Özbekistan’da adımı duyurmaya başladım. İkinci dönüm noktam ise Trabzonspor’a transfer olduğumda gerçekleşti. Buraya geldikten sonra her açıdan geliştiğimi söyleyebilirim. Trabzonspor’a, bu noktada antrenör kadrosu ve verdiği destek için çok minnettarım.

Aileniz futbolcu olma kararınızı nasıl karşıladı? Destekleyici mi yoksa çekimser mi kaldılar?

Babam futbolu çok seviyor ve gençliğinde de futbolcuymuş. Bu yüzden ailemden bana karşı herhangi bir engelle karşılaşmadım. Aksine, her zaman beni destekliyorlar ve en önemli maçlarıma gelip bana güç veriyorlar. Gerektiğinde hatalarımı gösteriyorlar ama biliyorum ve hissediyorum ki babam ve annem maçlarımı izlediğinde hiç maç kaybetmiyorum ve her zaman gol atıyorum.

Futbol hayatınızda toplumsal baskılara maruz kaldınız mı? Kaldıysanız bu durumu atlatmanızı sağlayan mental ve fiziksel desteğiniz neydi?

Evet, tabii ki her futbolcu kendi hayatında toplumsal baskılara maruz kalıyor. Ben bunun oyunun bir parçası olduğunu düşünüyorum. Hangi takımda oynarsanız oynayın, her takımın ya da milli takımın kendi taraftarları vardır ve onlar her zaman takımlarının kazanmasını ister. Gol kaçırdığımda kırıcı yorumlar yazılabilir, ama bu yorumları kabul ederim ve bu hatayı bir daha yapmamak için çok çalışırım. Beni sevmeyen ya da hata yapmamı bekleyenler, bana daha fazla güç veriyor çünkü onları hayal kırıklığına uğratmak, beni daha fazla çalışmaya itiyor.

En ilham verici rol modeliniz kimdi ve onu rol model olarak görmenizin sebebi neydi?

Futbola ilgi duymamı ve bu oyuna aşık olmamı sağlayan kişi Cristiano Ronaldo’dur. Onun sıkı çalışmasını, disiplinini ve her maçta gol atmak için gösterdiği sürekli çabayı takdir ediyorum. Her zaman, her oyunda en iyi özelliklerini sergilemeye çalışıyordu ve bunu saygıyla karşılıyordum. Tabii ki bazıları Messi’nin daha iyi olduğunu söyleyebilir. Ancak Messi yeteneklidir, oysa Ronaldo’nun büyüklüğü sıkı çalışmasından geliyor. O, her zaman futbola adanmışlığı sayesinde en iyisi olmuştur. Ben de Ronaldo’da kendimi görüyorum. Belki doğal yeteneğim onun kadar fazla değil ama istediğim birçok hedefe sıkı çalışarak ulaştım.

Kariyerinizde asla unutamadığınız ve hayatınızda bugünkü sizi oluşturan en önemli olay neydi?

Kariyerimdeki en unutulmaz gün, şampiyonluk maçına çıktığım gündü. O zamanlar Sogdiana Kadınlar Takımı için oynuyordum ve şampiyonluğu garantilemek için sadece bir maçımız kalmıştı. O maçı kazanırsak, tarihimizdeki ilk şampiyonluk tacını takacaktık. Rakibimiz, Özbekistan’da köklü bir isme sahip olan Bunyodkar takımıydı. O maçı kazandık ve golü atan tek kişi ben oldum. Ancak maç sırasında sakatlandım ve maç bitmeden hastaneye gitmek zorunda kaldım. Tedavi sonrası stada geri döndüğümde maç zaten bitmişti ve attığım gol sayesinde şampiyon olmuştuk. O maçı ömrüm boyunca asla unutmayacağım.

Trabzonspor formasını giyen bir futbolcu olarak kişisel hedefleriniz neler? Takımla birlikte hangi başarıları kazanmayı hayal ediyorsunuz?

Trabzonspor formasını giymekten ve bu takımın bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Burada büyük hayallerim var. Bu takımla birlikte, Şampiyonlar Ligi dahil her türlü kupayı kazanmak istiyorum. 2022’de bu takıma davet edildim ama bazı sebeplerden dolayı o zaman katılım sağlayamadım. Sonunda, geçen sezon tekrar davet edildim ve şimdi buradayım. Bu takımın bir parçası olmaktan çok mutluyum ve burada elde ettiğim başarılar, ailemi ve sevdiklerimi de çok mutlu ediyor.

Takım içindeki ilişkilerinizden bahseder misiniz? Birlikte nasıl bir dayanışma içindesiniz ve bu bağlar sahadaki performansınıza nasıl yansıyor?

Biz çok iyi bir aileyiz. İlk defa yurdumdan ve ailemden bu kadar uzağım. İlk geldiğimde oldukça heyecanlıydım ve korkuyordum ama takım içindeki atmosferi görünce, durumun asla korktuğum gibi olmadığını fark ettim ve rahatladım. Farklı ülkelerden oyuncular var ama hepimiz aynı ülkeden gibi hissediyoruz. Çünkü herkes birbirini destekliyor. Futbol bir takım oyunudur, bu yüzden takımımız için bu bağlılık çok önemli.

Milli takımda oynayan bir futbolcusunuz. Ülkenizi temsil ediyor olmanız nasıl bir duygu?

Milli takıma ilk çağrıldığımda 20 yaşındaydım. O kadar mutlu olmuştum ki şu an bile o anı düşününce heyecanlanıyorum. Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorsun, bu nedenle o anki duyguları anlatmak oldukça zor. Her sahaya çıktığımda, tüm sesimle ülkemin marşını söylemeye çalışıyorum ve bunu yapmak beni güçlendiriyor, oyunda tutuyor. Bayrağımıza baktığımda, tüm Özbekistan’ın beni desteklediğini hatırlıyorum ve bu, bana daha güçlü ve daha iyi oynamam için motivasyon kaynağı oluyor. Herkes milli takım formasını giyme ve sahaya çıkma şansını bulamaz. Bu yüzden bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. En iyi halimi göstermeyi hedefleyerek, bayrağımızı en yüksekte tutmak için her zaman çabalayacağım.

Kadın futbolunun şu anki durumu ve gelecekte ulaşabileceği seviye hakkında ne düşünüyorsunuz? Kadın futbolunun gelişimi için sizce nasıl stratejiler belirlenmeli?

Kadın futbolu genellikle erkek futboluna göre daha az saygı görüyor ve ben bu bakış açısına karşıyım. Hem erkekler hem de kadınlar sahada aynı işi yapıyor, 90 dakika koşuyorlar, ancak erkek futbolu her zaman çok daha üst düzeyde görülüyor. Maaşlardaki fark oldukça absürt, oysa her iki taraf da aynı işi yapıyor. Eğer kadın erkek futbolu kadar ilgi görse, değer verilseydi, kadın futbolu istediği başarıları elde edebilirdi.

Bir futbolcu olarak fiziksel ve mental sağlığınızı korumak için neler yapıyorsunuz?

Futbolcu olmak kolay değil ve iyi bir futbolcu olabilmek için birçok şeyden fedakârlık yapmanız gerekiyor. Örneğin gazlı içecekler, fast food ve tatlılardan uzak durmalısınız. Tempoyu ve disiplini her zaman korumanız gerekiyor. Eğer yaptığınız işte disiplinsizlik varsa, iyi bir futbolcu olmanın zor olduğuna inanıyorum. Bu nedenle kendi içimde bu disiplini korumaya çalışıyorum.

Futbol hayatınızda bakış açınızı değiştirecek bir tavsiye aldınız mı? Aldıysanız bu tavsiyeyi size kim verdi?

Tavsiye almaktan çekinmem çünkü bana verilen tavsiyeler her zaman gelişmeme yardımcı oldu. Bana önemli tavsiyeler veren birçok kişi var. Başta babam olmak üzere, arkadaşlarım, benden yaşça büyük kız kardeşlerim hatalarımı görmemi sağlıyorlar. Bunu yapmalarına her zaman ihtiyacım olacak çünkü bir insanın kendi hatalarını görmesi zordur. Ancak bir dış göz baktığında her şey daha net bir şekilde görülür.

Kariyeriniz boyunca edindiğiniz deneyimlerden öğrendiğiniz en önemli ders nedir?

Trabzonspor orta sahaya dünya yıldızı bir isim kazandırmak istiyor Trabzonspor orta sahaya dünya yıldızı bir isim kazandırmak istiyor

Futbola başladığımdan beri birçok deneyim kazandım. Her tür insanla tanıştım ve futboldan aldığım en önemli ders, kim olursanız olun ya da nasıl bir futbolcu olursanız olun, ilk önceliğinizin iyi bir insan olmak olduğudur. Ne kadar büyük bir futbolcu olursanız olun, hayattaki en kötü şey insanların sizi saygı duymayıp, desteklememesidir.

Futbol kariyerinize ilk başladığınız zamana dönüp o zamanki size bir tavsiye vermek isteseniz bu ne olurdu?

Zamanı geriye alabilseydim, kendime korkmamam ve utanmamam gerektiğini söylerdim. Futbola ilk başladığımda korkuyordum ama sonrasında o duyguyu içimde büyütmemeye çalıştım. Daha iyi olabilirdim, ama bugün bulunduğum yer için minnettarım, Elhamdülillah.

Futbol dışında yapmaktan keyif aldığınız etkinlikler nelerdir? Sosyal bir insan mısınız yoksa genelde kendinizle vakit geçirmeyi mi seviyorsunuz?

Futbol dışında masa tenisi oynamayı, aile bireylerim ve yakın arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Her ne kadar bazen tek başıma vakit geçirmek bana keyif verse de, sosyal biriyim ve yalnız olmaktansa ailemle, sevdiklerimle olmayı tercih ediyorum.

Bir futbolcu olarak sürekli bir program ve disiplin içinde olmak zor olabilir. Kendi zamanınızı nasıl yönetiyorsunuz?

Tabii ki her şeyin kendi içinde zorlukları vardır. Futbol sadece bir spor değil; futbol benim işim. Futbol oynayarak para kazanıyorum ve bu yüzden zamanımı buna adamakta sakınca görmüyorum. Kendime, yani futbola ayırdığım zaman arttıkça, bunun bana daha iyi geleceğinin bilincinde olduğum için geçirdiğim zamanı zor olarak görmüyorum. Her şey bir denge ve bu noktada dengeyi kendi hayatıma iyi uyarladığımı düşünüyorum.

Futbol oynarken kendinizi en güçlü hissettiğiniz an ne zaman?

Futbolda özgüven ve güçlü hissetmek çok önemlidir. Bu iki özelliğe sahipseniz, rakip takımı oyuna başlamadan bile korkutabilirsiniz. Ben forvet oyuncusuyum ve işim, gol atmak ve gol asistleri yapmaktır. Her kazandığım maç ve attığım gol, bana güç verir.

Kaynak: Trabzonspor Dergisi