Trabzonspor ve Trabzon’la ilgili düşüncelerinle başlayalım. Nasıl bir ortamdasın? Gerek takım içindeki durumun ve gerekse şehirle ilgili neler söylersin?

 

Trabzon özel bir şehir, Trabzonspor büyük bir kulüp, özellikle de taraftarlarıyla. Dünyanın her tarafında taraftarımız var. Bizim taraftarımıza ve onların da bize ne kadar bağlı olduğunu hissediyorsunuz. Maç kazanamayınca şehrin üzüldüğünü, kazandığımızda ise birçok insanın mutlu olduğunu görüyorsunuz.

Fransa’da sana isminle değil de daha çok ‘Mo’ ve ‘Chosen’ diye seslenmelerinin hikayesini öğrenebilir miyiz?

Trabzonspor’da Zubkov Hamlesi! Gaziantep Maçında 11’e Yakın Trabzonspor’da Zubkov Hamlesi! Gaziantep Maçında 11’e Yakın

 

Bana uzun süredir ‘Mo’ diyorlar, ilk ismimin uzunluğuyla uğraşmamak için sanırım. Son dönemlerde de ‘Chosen’ eklendi buna, anlamı ‘seçilmiş’.  Clermont’a gittiğimde çok iyi ve parlak bir başlangıç yapmıştım, o nedenle Fransa’da bana bu adı verdiler. Ben de beğendim aslında. Artık Chosen lakabıyla sıkça karşılaşıyorum.

Messi, Neymar, David Alaba vs. çok sayıda dünya çapında oyuncuyla gerek rakip, gerek takım arkadaşı olarak aynı anda sahada yer aldın. Onları farklı kılan sadece yetenek mi sence? Onlar gibi yeteneği olduğu halde kendini geliştiremeyen ve kaybolan futbolcularla ilgili ne düşünüyorsun?

 

Öncelikle bu oyuncuları maçtan önce bile fark eder, auralarını hissedersiniz. Onlarda özel bir şey vardır. Onlara karşı oynayacağınız maçtan öncesinde bile bunu gösterirler. Dolayısıyla onlarla oynamak mutluluk verici bir durumdu. Ama sonuçta onlar da insan. Mesela David Alaba gibi milli takımda da birlikte oynadığım oyuncular birazcık sizi şaşırtabiliyor. Benim kadar çocuksular!  Öte yandan yetenekli isimler ve çok çalışıyorlar. Bazı oyuncular da var, çok yetenekli ama hak ettiği kadar takdir edilmeyen. Bir örnek verebilirim, birkaç yıl önce ona karşı oynamıştım: Mohammed Kudus. Gerçekten özel bir oyuncu. Üst seviyede ama bence hak ettiği kadar tanınmıyor, bilenlerin dışındakiler için söylüyorum, videolarını, yeteneğini görseydiniz anlardınız.

Uzatma dakikaları tamamlanmak üzere ve lehinize penaltı verildi. Atamazsan finali kaybedeceksiniz veya takımın küme düşecek. Böyle bir durumda penaltı kullanmada tereddüt eder misin?

 

Hangi koşulda olursa olsun o penaltıyı kullanırım. Ben böyle bir kişiyim, takımıma yardımcı olmak için sorumluluk almaktan çekinmem. Ben bu nedenle futbol oynuyorum.

Teknik Direktör Pascal Gastien, senin özgüvenini öne çıkarmış, Fransa'nın eski takım patronu Raymond Domenech ise, seni Ousmane Dembélé'ye benzetip, “Hızı, top sürmesi ve teknik ustalığıyla seyircilerin gözleri için bir ziyafet. Onu izlemek çok eğlenceli" ifadelerini kullanmış. Bu benzetmelerle ilgili neler söylersin?

 

Ben asla korkuyla oynamam, futbolun içindeki hiçbir aksiyondan etkilenmem, korkmam. Futboldan keyif alan biriyim.  Sahada olduğum ve kendimi ifade edebildiğim için her zaman şükrederim. Ousmana Dembele’yle birbirimize biraz benzediğimizi çokça duyuyorum ama bence biraz farklılık var. O biraz daha top süren bir oyuncu, bense daha çok kombine bir oyuncuyum.

Bir forvet olarak 10 numara ve gerektiğinde kanatlarda görev yapıyorsun. Özellikle günümüz futbolunda 10 numaranın önemini özetler misin?

 

Evet, artık 10 numaranın tarzı eskiye göre biraz değişti. Eskiden çok fazla koşma ve çok fazla savunma yoktu, ancak modern futbolla birlikte herkes iki yönlü oynamak zorunda artık. Takıma yardımcı olabilmek için ileri geri çalışmalı. Ama her şeye rağmen bu pozisyonda görev yapmak kesinlikle keyif verici. Ben bundan mutluluk duyuyorum, özellikle de etrafınızda üst seviye oyuncular varken! Ama benim için öncelik, sahada olmak, zaten yalnızca bir pozisyonda iyi olan oyuncu fazla ileriye gidemez. Farklı mevkilerde de görev gelirse en iyisini keyifle yapmaya çalışırım.

Futbola olan sevgini anlatmak için, “Futboldan iki gün uzak kalırsam kendimi iyi hissetmiyorum” demişsin. Gerçekten futboldan uzak kalsan neler olurdu senin iç dünyanda?

 

Bunu düşündüğümde bile bacaklarım titrer. Ben futbol bağımlısıyım ve hayatım ona bağlıdır. Hatırlayabildiğimden beri her anım futbolla alakalı. Evdeyken, tatildeyken hep futbol düşünüm, hatta tatile giderken yanımda top götürürüm. Moralim bozuk olduğunda mesela, topa dokunmak bile beni mutlu ediyor. Beni özgürleştiriyor.

Gol sevincinde yaptığın hareketin hikayesini anlatır mısın?

 

Bu geldiğim yerle alakalı bir kutlama şekli, her gol attığımda bunu aileme, Hannover’daki yakınlarıma adıyorum. Trabzon’da Simon’unki ile birlikte benim gol sevincim popüler oldu. Umarım daha fazla tekrarlayabiliriz.

Hayatında zorlandığın ve pes etmeyi düşündüğün zamanlar oldu mu?

 

Hayatta bazen zor durumlarla karşılaşırsınız. Bu herkes için geçerli. Ama ben vazgeçme hissiyatına hiç kapılmadım. Bu durum kişiye bağlıdır. Ne kadar güçlü olduğunuza ve hayattan gerçekten ne istediğinize bağlıdır. Ben iyi zamanlar da geçirsem, kötü bir durumla da karşılaşsam ne istediğimi biliyordum. Gelişmeler beni çok fazla ilgilendirmez ya da rahatsız etmez. Evet zor zamanlar da gelebilir, fakat ben hiçbir zaman vazgeçmeyi düşünecek durumda olmadım.

Futbolcu olmasaydın, hangi meslekte yaşamını sürdürürdün?

Açıkçası bilmiyorum çünkü dürüst olmak gerekirse okulda çok başarılı değildim. O nedenle sadece futbol oynama hayalim vardı ve bu nedenle bu soruya gerçekten yanıt veremeyeceğim. Ne olursa olsun mutlaka sporla ilgili bir hayatım olurdu.

Bir sporcunun hayatına asla sokmaması veya uzak durması gereken şeyler ne olabilir?

 

Takım sporlarından bahsediyorsak, kendini ön plana koymasının, hem kendisi ve hem de takım için pek sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Takımın bir parçası olmak önemli. Ayrıca arkadaş olarak etrafınızda iyi insanların olması sanırım. Bazen insanların sizden gerçekten neler istediğini anlamak zordur. Bir futbolcu olarak konuşuyorum, gerçekten sizdeki iyi şeyleri mi görüyorlar ya da sizi kullanmak mı istiyorlar, bilemiyorsun. Çünkü normal insanlardan daha fazla kazanıyor olabilirsiniz. Bu durum sizi sonrasında üzebilir, dolayısıyla bu tarz şeylerin farkında olabilmek önemli.

Yetenekleri ile seni etkileyen futbolcular var mı?

Bir ofansif orta saha oyuncusu olarak kendi pozisyonumdaki oyuncuları takip ederim hep. Kevin De Bruyne’I izlemeyi seviyorum. Odegaard, onu da beğeniyorum.  Çok başarılı isimler. Gençken, Mesut Özil’i beğenirdim. Ama elbette Ronaldinho ve Robinho çok yetenekli, küçükken ve uzun süre onları izledim hep.

Uzun süre skor üretemeyince neler hissediyorsun, bu seni psikolojik olarak zorluyor mu?

 

Tabii ki her futbolcuyu etkiler çünkü futbol kazanmaya odaklı. Onun için gol atmak, asist yapmak önemli. Beni kulüp bu işleri yapmam için buraya getirdi. Bu nedenle sahada kaldığım her an bunları yapabilmeliyim. Ama öncelik ne olursa olsun takımın kazanması ve iyi oynayabilmek. Şahsi olarak katkı sağlayamadığımda üzülürüm. İşler yolunda gitmediğinde evde tek başımayken çok sinirleniyorum. Çünkü hırslı biriyim. Takımıma mutlaka katkı sağlamam gerekir.

Unutamadığın maç ve unutamadığın gol hangileri?

 

Öncelikle Trabzonspor’daki ilk golüm, Adana Demirspor’a attığım iyiydi ve beni çok mutlu etmişti. Öte yandan Ligue 1’de. Clermont’taki ilk golüm de değerliydi. Sonunda en üst seviye 5 ligden birindeydim. Adımı ve kendimi gösterebilmek için oradaydım. Bu nedenle o gol benim için çok duygusal, mutluluk verici bir goldü. Şimdi milli takım adına hala ilk golümü atmayı bekliyorum. Bunun da güzel bir his olacağını düşünüyorum.

Maça çıkmadan kısa bir süre önce ne düşünür, ne yaparsın? Sana uğurlu geldiğine inandığın bir şey var mı?

 

Maçtan önce tercüman arkadaşım Yunus Emre’den top isterim ve o top hep yanımda olur. Bu hayatta bana her şeyi futbolun vermiştir o nedenle topun bende olması çok kıymetlidir. Bunun yanında dua ederim, Tanrı olmadan hiçbir şey mümkün olmazdı. O olmasa ben burada olmazdım. Bu nedenle, sağlıklı olduğum, sahada olduğum, kendimi gösterebildiğim için her zaman şükrederim. Yani maç öncesi topla vakit geçirip dua ederim.

Futbolun daha da heyecanlı ve seyredilir hale gelmesi için neler yapılabilir?

 

Taraftar varken biz iyiyiz, Stadyum doluyken modunuz yüksek oluyor, kendinizi daha çok göstermek istiyorsunuz. Dolayısıyla taraftarlarımıza ihtiyacımız var ve onların stadyuma gelmesi için her zaman iyi mücadele etmeniz gerekir. Yani siz iyiyseniz futbol sevilir, çok mücadele ederseniz heyecanlı hale gelir ve tribünler dolar.

Asla affetmeyeceğin şey nedir?

 

Kesinlikle ırkçılık. Buna son verilmesi gerekir, çok kötü bu. Bazı ülkelerde devam ediyor ve bunun var olması aptalca. İnsanlar sürekli bunun hakkında konuşmaktan yoruldular, çok sıkıcı bir durum.

Geçmişten bugüne, sence dünyanın en iyi 11’ine kimler girebilir?

Neuer –

Marcelo, Sergio Ramos, Van Dijk, Dani Alves –

Busquets –

Ronaldinho, Iniesta, De Bruyne, Messi –

Ronaldo Nazario.

Kaynak: TRABZONSPOR