Gıda sektöründe paketlenmiş ürünlerde yaygın olarak kullanılan ve özellikle hamburger, hazır köfte, et suyu tabletleri gibi birçok üründe yer alan Çin tuzu (monosodyum glutamat), ABD ve 50'ye yakın ülkede üretimi kısıtlanmış veya yasaklanmış bir madde olarak dikkat çekiyor. TÜHAK Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Eyyüp Demirel, bu ürünün bağımlılık yapıcı etkilerini ve sağlık üzerindeki zararlarını vurgulayarak, Türkiye’de de yasaklanması gerektiğini ifade etti.
Çin Tuzunun Sağlık Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Yapılan bilimsel araştırmalarda, Çin tuzunun Alzheimer, Parkinson, diyabet, böbrek ve karaciğer hastalıkları gibi birçok sağlık sorununa yol açabileceği belirtiliyor. Eyyüp Demirel, "Çin tuzu, Çin’de yosunlardan elde edilen bir bileşiktir. 1985 yılında beşinci tat olarak literatüre girmiştir ve gıdalara lezzet katmak amacıyla yaygın olarak kullanılır. Ancak, bu ürün bir haftada bağımlılık yapabiliyor," dedi. Demirel, Çin tuzunun özellikle çocuklarda ve 50 yaş üstü bireylerde depresyon gibi psikolojik sorunlara, beyin tahribatına, böbrek hastalıkları ve kalp problemlerine yol açabileceğini belirtti.
"Bir Haftada Alışkanlık Yapıyor"
Demirel, Çin tuzunun bağımlılık yapıcı etkilerine dikkat çekerek, "Bu ürün kullanıldıkça, evde yediğimiz yemekler sanki daha tatlı, daha ekşi, daha lezzetli değilmiş gibi hissettiriyor. İnsanlar, bu ‘beşinci tat’ dediğimiz damak zevkini aramaya başlıyorlar. Çin tuzu, bir hafta kullanıldığında, diğer yemekleri yemek istemiyorsunuz ve sürekli o lezzeti arıyorsunuz," şeklinde konuştu.
TÜHAK’tan Resmi Başvuru
Eyyüp Demirel, Tüketici Birliği Federasyonu olarak Çin tuzunun yasaklanması için Tarım ve Orman Bakanlığı'na resmi başvuruda bulunduklarını açıkladı. "Çin tuzu, Amerika Birleşik Devletleri ve 50'den fazla ülkede yasaklanmış bir ürün. Türkiye’de de bu ürünün yasaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Tüketicilerin doğal ve güvenilir ürünler tüketmesini öneriyoruz. Görmedikleri ve bilmedikleri ürünlerden kaçınmalarını tavsiye ediyoruz," dedi.
Ayrıca, Çin tuzunun sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için yayımlanan bilimsel makalelerin desteklenmesi gerektiğine işaret eden Demirel, bu konuda kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve hükümetin gerekli adımları atması gerektiğini vurguladı.
