TÜRKÇE BİLGİSİ “TEST” İLE TEST EDİLEMEZ!

Türkçe öğretimi konusu çoğumuzu ilgilendirmiyor. Çünkü Türkçe bilmek İngilizce bilmenin yanında hiçbir şey ifade etmiyor. Ama eğitimin içinde olan herkesin özellikle biz akademisyenlerle öğretmenlerin en önemli ilgi alanı Türkçe bilgisi olmalıdır.

Tanzimat’tan beri içine girdiğimiz aşağılık kompleksimiz katlanarak devam ediyor. O zamandan beri yurtdışına eleman gönderip ülkeyi “muasır medeniyet” seviyesine çıkarma ülkümüz, tek idealimiz olarak ortada duruyor. Bugün de hâlâ her yıl 100 eleman yurtdışına göndermekle övünüyoruz. Gönderip geri gelenlerden ne kadar yararlanıldığına hiç baktık mı? Bu zamandan beri muasır medeniyet seviyesine ne kadar yaklaştığımızın hesabını yapan var mı? Muasır medeniyet seviyesine ulaşan milletler, öncelikle kendi anadillerinin haysiyetini kurtarmışlardır. Biz ise anadilimizi sıradanlaştırmayı önemsemeden İngilizcenin mahkûmu haline geldik. Bunu da övünç kaynağı yaptık.
Bir işe eleman alırken sorulan en temel soru, “Yabancı dil biliyor musun?” sorusudur. Ama kimse kimseye Türkçeyi ne kadar biliyorsun? Diye sorma gereği duymuyor. Sorsa da ne idüğü belli olmayan “test”lerle bunu ölçmeye çalışıyoruz.

Türkçe bilgisi, testlerle test edilemez. Çünkü okuma, dinleme, yazma becerilerinin hiçbiri test marifetiyle anlaşılamaz. Bu teknikle Türkçe sınavlardan geçerek üniversiteye gelen öğrenciler, sıra konuşmaya geldi mi konuşamıyorlar! Konuşamıyorlar, yazamıyorlar! Konuşabilmek için Türkçe konuşma becerisinin bu beceriyi ölçmeye yarayacak bir teknikle, yani konuşturarak ölçülmesi gerekir.

Okullarda “sözlü anlatımı” testle ölçmek gibi garip bir uygulama, nasıl Türkçe bilgisini açığa çıkarabilir? Üniversitedeki “sözlü anlatım” dersinin sınavını çoktan seçmeli test marifetiyle yapmaya çalışıyoruz. Gerisini siz anlayın…

Sadece Türkçe bilgisi testle ölçülemez değil, hiçbir dil testle ölçülemez. Eğer test dil bilgisini ölçebilseydi, ulusal yabancı dil sınavlarda yüksek puan alanların konuşma, dinleme ve anlama becerileri yerlerde sürünmezdi.

Anadilini hakkıyla öğretemeyen okullar, misyonunu yerine getiremiyor demektir. Öğretmenlerin özellikle Türkçe öğretmenlerinin anadili ile ilgili öğretim tekniklerini yeniden sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum. Türkçeyi öğretemiyoruz, çünkü yöntemde sorun var.

Türkçeyi bilip bilmediğini öğrenmek istediğimiz öğrenciye bir paragraf yazı yazdırmak yeter! Bir paragraf yazı yazdırmakla anlama ve yazma becerilerini ölçebiliriz. Konuşma becerilerini ölçmek için de öğrencileri konuşturmak şarttır. Türkçe öğretiminde mevcut durum devam ettikçe, yani testle test etme uygulaması sürdükçe, anadilimizin öğrenilmesi ve kullanılması ile ilgili sorunlar artarak devam edecektir.

Okullar, öncelikle Türkçe düşünme ve Türkçe okuma-yazma becerilerini geliştirecek teknikleri hayata geçirmek zorundadır. Aksi halde yakın bir gelecekte, Türkçe anlaşma aracımız olmaktan çıkmaya yüz tutacaktır.

Türkçe bilgisi, öğrencilere verilecek yazma ve konuşma çalışmaları ile ölçülebilir; testlerle değil!..