Türkiye Ombudsmanı Şeref Malkoç, Kazakistan Ombudsmanı Artur Lastayev’in daveti üzerine, Astana'da düzenlenen "İnsan Haklarını Güvence Altına Alan Uluslararası Yasal Hükümlerin Ulusal Mevzuatta Uygulanması" konulu uluslararası konferansa katıldı.
AZİMOVA’YI ZİYARET ETTİ
Kazakistan temasları kapsamında Şeref Malkoç, Kazakistan Anayasa Mahkemesi Başkanı Elvira Azimova’yı ziyaret etti. Görüşmede, iki kurum arasındaki iş birliği ve ikili ilişkiler hakkında istişarede bulunuldu. Malkoç, ayrıca Astana Büyükelçiliğimizde Büyükelçi Mustafa Kapucu’nun da eşlik ettiği toplantıda, Kazakistan’da bulunan Türk iş insanlarıyla bir araya geldi. Ombudsman Şeref Malkoç, konferansın ilk oturumunda yaptığı konuşmada, insan hakları alanındaki uluslararası standartların ulusal mevzuatta uygulanması hususunda Türkiye deneyimini aktardı, Türkiye Ombudsmanlığının bu konudaki rolüne değindi.
“AVRUPA KONSEYİ ÜLKESİ ARASINDA 15. SIRADADIR”
Şeref Malkoç konuşmasında Türkiye’nin; adalet, eşitlik ve insan haklarını yüceltmeye öncelik veren bir ülke olduğunu vurgulayarak “Birleşmiş Milletler çerçevesindeki temel insan hakları sözleşmeleri bakımından, Türkiye 16’sına taraftır. Yine Türkiye, 225 Avrupa Konseyi sözleşmesinden 120’sine taraf olup 30 sözleşmeyi imzalamıştır. Taraf olduğu Avrupa Konseyi Sözleşmeleri bakımından ülkemiz 46 Avrupa Konseyi ülkesi arasında 15. sıradadır. Türkiye hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ve uluslararası insan hakları standartlarına uyum sağlamak adına reformlar yaparak, ulusal mevzuatında değişiklikler gerçekleştirmiştir.” dedi.
“9 OMBUDSMANLIK BİRLİĞİ’NİN ÜYESİYİZ”
Türkiye Ombudsmanlığı’nın görevleri arasında, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinin yer aldığını bildiren Malkoç, “Yıllık 25 bin şikayet başvurusu alan Kurumumuz kararlarında insan hakları alanına ilişkin uluslararası metinlerden ve özellikle de AİHM kararlarından yararlanmaktadır. Bu bağlamda çalışmalarımız sonucunda, tavsiyelerimize uyum oranı yüzde 80’e ulaşmıştır. Kurumumuz uluslararası alandaki ilişkilere ve tecrübe paylaşımına önem vermektedir. Bu kapsamda insan hakları alanındaki çalışmalarımızı geliştirmek adına, Kurumumuz Ombudsmanlık Ağları ve Birliklerin üyesi olarak aktif olarak görev almaktadır. 9 Ombudsmanlık Birliği’nin üyesiyiz. Bu Birlikler’den İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığını, Asya Ombudsmanlar Birliği Yönetim Kurulu üyeliğini ve Avrupa Ombudsmanlık Enstitüsü’nün İcra ve Yönetim Kurulu üyeliğini yürütmekteyiz. TÜRKOMB’un ise kurucu üyesiyiz. Kurumumuz ayrıca, Avrupa Ombudsmanı, AB, Avrupa Konseyi, AİHM ve BM gibi uluslararası kuruluşlarla da iyi ilişkilere sahiptir.” şeklinde konuştu.
“KATKIDA BULUNMAYI SORUMLULUĞUMUZ OLARAK GÖRÜYORUZ”
Türkiye Ombudsmanlığı olarak sadece kendi vatandaşlarının hakları için çalışmadıklarını belirten Malkoç, “Dünyanın her yerinde temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ve güçlendirilmesine katkıda bulunmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Savaşlar, çatışmalar ve göçmenler meselesi çağımızın en büyük sorunlarındandır. Bu konular biz Ombudsmanların, insan hakları savunucularının en önemli konularındandır. BM’ye göre; Türkiye, en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olmayı sürdürmekte ve halihazırda Türkiye’de 5 milyon’un üzerinde mülteci ve göçmen bulunmaktadır. Kurumumuz Türkiye’de Yaşayan Suriyeliler ve benzeri konularda “özel rapor” hazırlayarak tüm dünya Ombudsmanları ve uluslararası insan hakları kurumları ile paylaşmaktadır. Ukraynalı göçmenlerle ilgili rapor yayınladık. Rusya ve Ukrayna Ombudsmanlarını Türkiye’de buluşturup, tahıl koridoru gibi kadın, çocuk, yaralılar için bir “insani koridor” açılması için çalıştık. Diğer yandan, özellikle Avrupa’da yaygınlaşarak artan; ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı, Kuran-ı Kerim’in yakılması ile ilgili çalışmalar yapmakta, raporlar hazırlayıp bildiriler yayınlamaktayız.” diye konuştu.
“BU KATLİAMDAN SONRA ULUSLARARASI HUKUKTAN BAHSETMEK ZORDUR”
İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği olarak, Filistin-İsrail savaşında yaşanan insan hakları ihlalleri ile ilgili bildiri yayınladıklarının bilgisini veren Malkoç, “Milyonlarca Gazzeli’nin, sivil halkın, hastanelerin, okulların, masum bebeklerin, çocukların, kadınların bombalanmasının, elektriksiz, susuz, gıdasız bırakılmasının insan hakkı ihlali olduğunu dile getirdik. 1. Dünya savaşında ölenlerin %95’i askerdi, 2. Dünya savaşında ölenlerin %90’ı askerdi, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında ölenlerin %95’i çocuk, kadın, yaşlı ve sivillerdir. Bu bir savaş değil katliamdır. 60 gündür devam eden bu katliamdan sonra uluslararası hukuktan bahsetmek zordur.” ifadelerini kullandı.
TAKA/HABER MERKEZİ