McKinsey ve TÜİK raporlarına göre Türkiye, doğurganlık krizi nedeniyle ciddi bir nüfus kaybı yaşayabilir.
Doğurganlık Krizi ve Nüfus Azalışı
McKinsey Global Institute’un raporunda, dünya nüfusunun üçte ikisinin düşük doğurganlık oranına sahip ülkelerde yaşadığı belirtiliyor. Bu durumun küresel ekonomiler için bir "gençlik açığı" tehlikesi oluşturduğu vurgulanıyor. Türkiye’de de doğum oranlarının kritik seviyelere düştüğü, bu nedenle hükümetin Nüfus Politikaları Kurulu gibi yapılar oluşturarak teşvik politikalarını artırdığı ifade ediliyor.
TÜİK Rakamları Daha Dramatik
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri ise nüfus düşüşüyle ilgili daha dramatik bir tablo sunuyor. TÜİK’in paylaştığı varsayımlara göre, Türkiye’nin nüfusu 2100 yılında 55 milyonun altına düşebilir. Yüksek doğurganlık senaryosunda dahi nüfus artışının 2056 yılına kadar sürdükten sonra tekrar gerilemeye başlayacağı tahmin ediliyor.
Genç Nüfus Avantajı Kısa Sürecek
McKinsey’e göre Türkiye, halen genç nüfus avantajına sahip olsa da bu avantaj Batılı gelişmiş ülkelere kıyasla yalnızca 18 yıl daha devam edecek. Bu nedenle doğurganlığı artırmaya yönelik daha etkili politikaların uygulanması gerektiği vurgulanıyor.
Nüfus Politikaları ve Gelecek Öngörüleri
Uzmanlar, doğum oranlarını artırıcı tedbirlerin yanı sıra eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik politikalarının da gelecekteki nüfus krizini önlemek için kritik rol oynayacağını belirtiyor.