"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, bir terör devleti hâline gelen İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Filistin'de uygulamakta olduğu soykırımı lanetliyor, hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimizi rahmetle anıyorum. Bu soykırımın durması için adalet ilkesini yitirmemiş olan tüm ülkeleri de İsrail'e karşı hareket etmeye davet ediyorum. Bu duygular eşliğinde sizleri saygıyla selamlıyorum.

Konumuz, uluslararası sözleşmeler. Tabii, uluslararası sözleşmeler özellikle yeni pazarların ve lojistik koridorların verimli çalışması açısından oldukça önemli. Jeopolitik konumu itibarıyla asırlar boyunca kıtalararası ticaretin rağbet noktası olan ülkemiz Türkiye, gelişen ve dönüşen dünyada her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Dört saatlik bir uçuşla 1 milyar 650 milyon insanın yaşadığı, 40 trilyon dolar gayrisafi hasılaya sahip ve 8 trilyon dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkeye ulaşabiliyoruz.

Özellikle son yıllarda meydana gelen savaşlar, iç karışıklıklar, pandemi, küresel ölçekli doğal afetler ve tedarik krizleri lojistik sektöründeki sıkışıklığa sebebiyet vermiş ve alternatif olabilecek güvenli taşımacılık güzergâhları öncelikli ihtiyaç hâline gelmiştir.

Uzun yıllar boyunca coğrafyamızın imkânlarını lehimize çevirmek üzere ortaya koyduğumuz yatırımlar ve hamleler bugün meyvesini vermektedir. Bu yatırımların başında ise ulaştırma altyapısı gelmektedir. Ulaştırma altyapısı ekonomik gelişmenin lokomotifidir. Bu bilinçle ülkemiz ve bölgemiz için öncelikli projelerimizi büyük bir kararlılıkla hayata geçirmeye devam ediyoruz. Ulaştırma alanında yapmış olduğumuz devasa yatırımlarla modern dünyanın en kapsamlı ticaret yolu olan Orta Koridor'un Avrupa'ya açılan kapısı ve Avrupa'nın Asya'ya açılan kapısı olmak adına attığımız adımlar pozitif sonuçlar vermeye devam etmektedir. Yalnızca ülkemizin değil, Türk dünyasının menfaatlerini de önceleyen politikalarımızla uluslararası iş birliği düzeyini de artırmaktayız. Bunun en büyük örneği Orta Koridor ve Zengezur Koridoru'dur.

Elde etmiş olduğumuz büyük kazanımları koruyabilmek ve ticaret hacmimizi üst seviyelere çıkarabilmek adına ticari taşımacılığın bütün enstrümanlarını en iyi ve en güvenli şekilde kullanıyoruz. Bilindiği üzere 2021 yılında Süveyş Kanalı'nın altı gün kapanması, küresel ticarette onarılması zor hasarlara yol açmıştır; yüzlerce gıda, petrol ve LNG gemisi beklemek zorunda kalmış, dünya ekonomisinde günlük 10 milyar dolara varan zarara mal olmuştur.

Rusya-Ukrayna savaşı, kuzey hattının güvenliğini sorgular hâle getirdi; güneyde ise İsrail'in Filistin'e uygulamakta olduğu soykırım süreci, yıllar sonra deniz terörünü yeniden tetiklemiştir. Tüm hesaplamalar Orta Koridor'un rakipsizliğini ve büyük avantajlarını ortaya koymuştur. Çin'den Avrupa'ya giden bir yük treni -Rusya kuzey ticaret yolunu tercih ettiğinde- 10 bin kilometreyi en az yirmi günde katedebilmektedir; gemiyle Süveyş Kanalı üzerinden Güney Koridoru'nu kullandığı takdirde ise 20 bin kilometre seyrederek ancak kırk ila altmış günde Avrupa'ya ulaşabilmektedir. Ancak Orta Koridor ve Türkiye üzerinden 7 bin kilometreyi sadece on iki günde katedebilmektedir.

Süveyş Kanalı, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nden yıllık ortalama 20 bin ticari gemi geçiş yapmakta. Bu geçişler dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 12'sine, yıllık yaklaşık 1 trilyon dolara ve dünya petrol ihracatının da yüzde 10'una karşılık gelmektedir. Amerika ve Avrupa'ya gelen toplam petrol ve petrol ürünlerinin yüzde 12'si bu bölgeden geçmektedir. İçinde bulunduğumuz süreç itibarıyla, saldırılara bağlı olarak, Süveyş Kanalı rotasını değiştiren gemilerin seyahatlerine eklenen gün sayısı yirmi günü bulabilmektedir. Süveyş Kanalı'ndaki gemi hacmindeki yüzdesel düşüş yüzde 59'lara varmıştır. Gerek Rusya ticaret yolu gerekse Süveyş Kanalı, her iki ticaret yolu için de ortak bir endişe hâkimdir; o endişe, harp riski yüksek yerlere gitmesi söz konusu olan yüklerin sigorta maliyetindeki en büyük kalemin harp riski primi olduğu gerçeğidir. Bölgemiz için kilit önemdeki bu gelişmeler, bizlere Orta Koridor güzergâhının daha da etkin hâle getirilerek diğer yolları tercih eden yük akışını buraya çekmemiz için büyük fırsatlar sunmaktadır.

Son yirmi yılda planlı bir şekilde 200 milyar dolar ulaştırma ve altyapı yatırımını hayata geçirdik. Bu yatırımlarımızda Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, İstanbul Boğazı'yla birlikte Marmaray ve Londra'dan Pekin'e kadar kesintisiz bir demiryolu hattını faaliyete geçirdik. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, İstanbul Havalimanı gibi yüzlerce yatırımlarımızla bölgemizdeki insan ve yük hareketinin merkezine yerleştik.

Editör: Birol Sancak