Şöyle bir bakıyorum da etrafıma... İnsanlar üzgün.

İnsanlar kırgın.

En önemlisi de insanlar bezgin!

Neden?

Çünkü çok fazla sorumluluk var üzerimizde!

Eskilerden bir müzik açıp hüzünleneceğimiz yerde, salgın hastalık düşünüyoruz, nasıl yaşayacağımızı düşünüyoruz, savaşı, nasıl geçineceğimizi düşünüyoruz.

Aslında kansız silahsız kendimizle mücadele ediyoruz.

Geleceğe dair plan yapamıyoruz.

Artık hayal bile kuramıyoruz.

Çünkü zihinlerimiz aşırı derecede dolu. Hiç başıboş bırakılmıyoruz.

Sürekli bir sorunla meşgulüz.

Zihnin dolu olduğu yerde, hayal kurulur mu, umut edilir mi?

Edilmez elbet!

Öyle büyük bir kısır döngünün içindeyiz anlayacağınız.

Toplumsal olarak duygularımız gaspa uğruyor, bizi alt-üst ediyor, bu bize sinir-buhran-üzüntü-hastalık dörtlüsü olarak yansıyor ama...

Dedim ya...

Kısır döngü!

Bir gözlemimi yazmak istiyorum: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelebilmesi için öncelikle iktidardan inmesi gerekiyor.

Zira, bazıları gerçekten ama gerçekten onu iktidarda sanıyor!

Ciddiyim öyle sanıyor...

Haftayı geçmişten güzel bir öyküyle bitirmek istiyorum.

Öykü erdemin, onurun, saygının en değerli duygular olduğu Japonya’dan.

Japonya'da 4. yy sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, bir gün yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. Çok üzülür...

Zira gökyüzüne doğru yükselen tek bir duman dahi yoktur ülkede!

Halkının yoksul düştüğünü ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişmediğini anlar.

Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder.

Öyle ki, sarayda çalışanları dahi evlerine gönderir.

Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda büyük bir bolluğa kavuşur.

Nintoku kuleye çıkar, ve seyreder ülkesini. Çok mutlu olur. Çünkü bolluk bereket gelmiştir ülkesine. Bunu her yerden tütmekte olan bacalardan anlar! Tüten baca, yanan ocaktı...Yanındaki eşine sevinç içinde "artık zenginiz" der...

İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, boyası dökülen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek "sen bu halimize zenginlik mi diyorsun? " Der...

Nintoku'nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar'ın aklından çıkmaz;

"Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir."

İyi haftalar olsun güzel ülkem...