İnsanoğlu ne zaman başına bir şey gelirse ses veriyor tepki gösteriyor
O zamana kadar etrafında olup-bitene sadece seyirci kalıyor
Daha da vahimi hiç oralı olmuyor
Çünkü canı yanmamış
Çünkü hayatta
Çünkü içinde değil..
Ne zaman ki ateş düşüyor
İşte o zaman ocak yanmaya başlıyor
Yürekler dağlanıyor feryatlar yükseliyor
Sonradan çekilen ah-vah ta havada kalıyor
İşe yaramıyor..
Doğal afetler meselesine bakış açımızda biraz böyle
Uzmanlar uyarıyor biz tam tersini yapıyıoruz
Bakın hala dere yataklarına  evler yapılıyor
Çürük binalarda oturuluyor
Ağaçlar kesiliyor doğa tahribat ediliyor
Her tarafta bir yanlış her tarafta bir hata
Elbette sorumlu devlet ve yerel yönetimler
Ama vatandaş olarak bizim hiç mi suçumuz yok
Biz hiç mi ders çıkarmıyoruz?
Çıkan kanunlara yapılan uyarılara ne kadar uyabiliyoruz ne kadarını ciddiye alıyoruz?
Öyle suçu başkasına atmak kolay
İşini yapmayan görevini ihmal eden kim varsa elbet gereken cezayı alsın
Değerli okurlarım 
17 Ağustos 1999 Marmara depreminde  binlerce can yitip gitti
Binlerce ocak söndü..
Acılar ise hala taze..
O zamandan bu zamana ne değişiti ona bakmak gerek?
Ne kadar kendimizi sorguladık?
Ne kadar eksiklerimizi giderdik?
Bilime ne kadar değer verdik?
Hatalardan samimi ders çıkardık mı?
İşte Allah göstermesin ama İstanbul depremi gerçeği duruyor?
Bu gerçeği inkar edemeyiz?
Geri sayım devam ediyor
Ne zaman nasıl olacak bunu kestirmek kolay değil
Ama olacak!
Depremler yangılar seller yaşamın getirdiği şeyler
Kaçış yok..
Ne ilk ne son..
Kabullenmek zorundayız
AFAD işte bu noktada bizim yaşantımızda iyi ki var diyebileceğimiz bir kurum
Gece-gündüz bizlerin güvenliği için tetikteler
Gönüllü binlerce insan hayata tutunmak yaraları sarmak için hazır
Sadece ülkemizde değil dünyanın her yerine ulaşacak güçlü bir ekip
Ne kadar çok sahiplenirsek o kadar çok ta biz faydasını göreceğiz
Unutmayalım ki..
Yarın bizde yardıma muhtaç noktada olabiliriz?
İşte o zaman AFAD kapımızı çalacak gönülleri kazanacak yaraları saracak