Kadına şiddet konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen 'Serçenin Gözyaşı' için basın toplantısı yapıldı. Basın toplantısına, filmin oyuncuları Ezgi Şenler, Yeşim Salkım, Sedef Şahin, Soydan Soydaş, Evren Erler, Arzu Cabar, Yağızkan Dikmen, Kubilay Penbeklioğlu ve Gülsüm Sayar'ın yanı sıra yönetmen Aysun Akyüz Mehdiabbas, senarist Şengül Boybaş, filmin hikâye yazarı gazeteci Ali Eyüboğlu ve yapımcı Çağla Başak Çobanoğlu katıldı.

Ezilen, şiddete uğrayan, taciz edilen, öldürülen, ön yargılar nedeniyle toplum dışına itilen kadınların dramını beyazperdeye 'Serçenin Gözyaşı', 20 Ekim 2023'te sinemaseverlerle buluşacak.

"İZLEYİCİLER BU FİLMDE ÇOK ÇIĞLIK DUYACAKLAR"

Yönetmen Aysun Akyüz Mehdiabbas: Bazen bir şey yapmamak da suçtur. Susmak da. Sessiz kalmayalım, sanatımızla ses olalım istedik" dedi. Mehdiabbas şunları söyledi: Yaklaşık 50 yıl önce bir köyde güzeller güzeli bir genç kızın başına gelen talihsiz bir olay, bir tecavüz olayı. Genç kızımız Nilüfer, kendini sessizliğe gömer ve bu sessizlik aslında acı cehaletin beklediği en iyi fırsattır. O cehalet ki o fırsatı öyle bir kullanır, gaddarlığın sınırlarını zorlar adeta o toplumda. Günümüze geldiğimizde yani 50 yıl sonra da maalesef değişen zaman, akıl, bilim, teknolojiye rağmen bütün bu sapkınlığın, şiddetin, tecavüzlerin hatta şiddetin dozunun daha da artarak devam ettiğini görüyoruz. Hala kendini sessizliğe gömen kadınlarımız olduğu gerekçesiyle, hala sesini duyuramayan ve sesini duyuramayıp yitip gidenlerimizin adına biz yapabileceğimiz en iyi şeyle yani sanatımızla ses olalım istedik. Sessiz kalmayalım dedik. Bazen bir şey yapmamak da suçtur. Susmak da. O zaman biz sessizliğin gücü olduk ve sanatın gücünü burada kullandık. İzleyenlere diyoruz ki bu filmde çok çığlık duyacaklar, bir genç kızın çığlığını, bir annenin çığlığını, bir babanın çığlığını, bir sevdalının çığlığını, bir aklıselimin çığlığını. Umarım ki bu çığlıkları duyduklarında izleyenlerimiz kulaklarını tıkamak yerine ses olabilmeyi tercih edecekler. Elimizden şimdilik bu geliyor ama daha fazlası gerekli. Keşke bunları yapmaya ihtiyacımız olmayan gündeme gelebilsek tez zamanda. Bu dileklerle ve çok duygusal ve hassas olarak bu filmi çektiğimi kabul ediyorum ve onur duyuyorum. Tercihi sessiz olmak ya da sessiz kalmayı tercih etmek seyircilerimize, toplumumuza kalıyor.

"ÜLKENİN GÜZEL KADINLARINA HEDİYE

Yeşim Salkım: Böyle bir proje geldiğinde Ali Eyüboğlu beni ‘Ayten’ diye aradı. Hatta telefonları karıştırdı diye düşündüm! Dedi ki 'Bir hikâyem var yer alır mısın'?. 'Tabii ki seve seve' dedim. Kadına şiddetin kız çocuklarına olan şiddetin ne kadar ağır olduğunu ve bazı bedellerin böyle ödendiğini ama eğer istersek biz kadın olarak her şeyi başarabileceğimizi, onun annesinden ona miras kalan doğruluğu, dürüstlüğü, cesareti ve vazgeçmemeyi nasıl sürdürdüğünü sürpriz finalde göreceksiniz. Bu ülkenin güzel kadınlarına hediyesidir bu film. Diliyorum ki ülkemizde bazı şeyleri en azından tam olarak değiştiremesek de sanatla cevabını vermiş olacağız.

16 YAŞINDA ACI BİR TECRÜBEYLE KARŞILAŞTIM

Basın mensuplarının "Başınıza bu tarz olaylar, şiddet, taciz gibi olaylar geldi mi ya da gelmeyen var mı" sorusuna da yanıt veren Yeşim Salkım yaşadığı olayı aktardı: Öncelikle 33 yıldır bu mesleği yapıyorum. İyi bir ailede yetiştim. Öğretmen bir baba, asker bir dede. Ben her konuda şiddete uğramış bir kadınım. Gerek sözel, gerek cinsel. Bunu kitabımda herkes yakında nisanda inşallah okuyacak ama şu kadarını söylemek istiyorum ki ilk kez açıklayacağım bir şey bu. 16 yaşındayken ben de her genç kızın yaşamak istemediği ve hayallerinin olduğu bir çağda çok acı bir tecrübeyle karşılaştım. Kadınlarımızın, genç kızlarımızın ülkemizdeki eğitimin değişmesi gerektiğini savunuyorum. Kadın susunca onun çocuğu da susuyor ve susmaya mahkum kalıyoruz. Kadın değişirse çocuk değişir, çocuk değişirse dünya değişir. Ben susmadım ailemle paylaştım, annemle paylaştım. Başınıza ne gelirse gelsin erkek kadın, çoluk çocuk fark etmiyor. Sizin bedeniniz sizin kararınız. Dolayısıyla lütfen gidin ve bir yerlerde ses olun, ses çıkartın.

"YAZARKEN AĞLADIM, OKURKEN AĞLADIM"

Yazar-senarist Şengül Boybaş: Karakterleri yaratana kadar dokuz doğurdum diyebilirim. Bir gün Emine oldum, diğer gün Ayten... Ondan sonraki gün diğer tüm şiddete uğramış kadınlar oldum. Onların gözünden bu dünyayı okumak inanın çok karanlık. Benim için hiç kolay olmadı bu senaryoyu yazmak. Çünkü daha mistik bir yazarım. Gerçek olaylarla temas ettiğim zaman saç diplerimden ayak tırnaklarıma kadar titrerim. Yazarken ağladım, okurken ağladım, izlerken ağladım. Ses olabilmenin bende yarattığı onuru yaşıyorum. Bir anne iyileşirse bir çocuk iyileşir, bir çocuk iyileşirse bir toplum iyileşir diyerekten toplumumuzun çürümüş yanlarına hep beraber iyileştirmeyi umuyorum.

"HEPİMİZİN İÇİNİ ACITIYOR"

Arzu Cabar: Kadına şiddete hayır demek bir yanda çok gerekli diğer yandan da çok utanç verici geliyor. Hala bu cümleyi kuruyor olmamız eminim hepimizin içini acıtıyor. Bana göre dünyada çok fazla bedenen gelişmiş, takvim yaşı büyümüş erkek çocuğu var ve çok fazla hiç çocuk olamamış kadın var. Ve toplumda bastırılmış, sıkışıklık nerdeyse o toplumda suç da kendini orada gösteriyor. Bizim toplumumuzda erkek çocukları kaç yaşına gelirse gelsin tam olarak anlamlandıramadıkları ve içini dolduramadıkları bir erillik baskısıyla büyüyorlar. Kız çocukları da filmimizde de gördüğümüz gibi her şeyi kabul eden, ses çıkaramayan, kendine sahip çıkamayan başkalarının ona sahip çıkmasını, sahip çıkılmayı bir erkekten bekleyen yetişkin kadın bireyler oluyorlar. Biz bugün burada tecavüzü anlatıyoruz ama belki başka bir coğrafyada kadının rızası konuşuluyor. Dünya güzel bir dünya olana kadar kanunların kadınları korumasını yürekten diliyorum.

"KADINA ŞİDDETİN BEN DE MAĞDURUYUM"

Evren Erler: 1973'te geçen bir hikâyenin parçasıyım. Şiddet gören ailenin babasını Şevki karakterini canlandırıyorum. Film dolayısıyla kadına şiddetin, bu mücadelenin bir parçası olmak benim için gurur verici.”

"TÜRKİYE'DE KADINLAR ÜÇE AYRILIYOR"

Kubilay Penbeklioğlu: Böyle bir projede olduğum için çok mutluyum. Ülkemizde bence kadınlar üçe ayrılıyor. Şiddeti görüp hiç sesini çıkarmayan, sessiz çığlık atan kadınlar bir de bağırarak güçlü çığlık atan kadınlar. Biz bu güçlü çığlık atan kadınların sesi olduğumuzu düşünüyorum. Umarım herkes bu sessiz çığlığı güçlü bir çığlığa çevirir ve bu toplumda çığ gibi büyür. Kadınlar pozitif ayrımcılığı en üst düzeyde yaşar."

"KÖTÜNÜN DE KÖTÜSÜ BİR KARAKTER"

Soydan Soydaş: Oynadığım karakter iyi bir adam değil. Kötü desem değil, kötünün daha kötüsü desem... Film bitince herhalde herkes bu filmin tadını çıkaracak ama toplumumuzun hassas olduğu bir konu olduğu için ben iki hafta evden çıkamam diye düşünüyorum! Daha önce başıma geldi çünkü. Bu sefer nasıl olacak bilmiyorum... Eğitim, adalet hukuk. Tüm toplum olarak elimizi taşın altına koyarsak uzun vadede daha güzel yerlere geliriz diye düşünüyorum.

"BİR TEK KADININ SESİ OLABİLSEK"

Yağızkan Dikmen: Bu projeyi sadece bir sinema filmi değil aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi. Biz filmimizi yaptıktan sonra bir kişide bile farkındalık yaratsak ya da bir tek kadının sesi olsak bu benim için yeterli ve çok önemli bir şey.

Gülsüm Sayar: Benim için duygusal ve heyecanlı bir proje oldu. Bir kadın olarak da içimde bulunduğum için kendimi çok mutlu hissettim.

Editör: Doğukan ÖZKURT