Diyarbakır’dan Hakkari’ye Muş’tan Şırnak’a ne zaman Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ya yolum düşse hep aynı heyecanı ve gururu yaşıyorum.
Her gittiğimiz ilde ayrı bir tarihi zenginlik ve doğal güzellik.
Yardımsever-hoşgörülü ve samimi insanlar.
Sokaklar terör belasından arınmış özgürleşen ve huzura kavuşan bir yaşam
Neler değişmiyor ki Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde..
Yazmakla olmaz gelip-bizzat gözlerinizle görmeniz ve yaşamanız gerek..
Bölgede yaşanan huzur ve güven ortamının baş mimarı hiç kuşku yok ki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu..
Soylu’nun teröre karşı keskin duruşu kararlığı ve bölge halkı olan sıcak diyalogları başarıyı da beraberinde getirdi.
Polisinden-askerine valisinden-kaymakamına herkes ondan güç alarak bu terör belasından kurtulma noktasında seferberlik ilan ederek üzerine düşeni yaptı.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesindeki makus tarihin değişimde ise sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok büyük payı var.
Parti kurulduğu ilk günlerde bölgenin sorunlarını yerinde tespit eden Erdoğan neşteri hiç zaman geçirmeden vurmuştu
2005 yılında Tayyip Erdoğan ‘bu Kürt sorunudur, ben sahibiyim' dedi. Bu söylem 2007 seçimlerine ciddi oranda yansımıştı. ,
BDP 22 milletvekili çıkarmış olmasına rağmen AK Parti'nin 75 Kürt milletvekili vardı.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Kürt sorunuyla bağlantılı ilgili ilk icraatı, iktidara geldiği 18 Kasım 2002 tarihinden 12 gün sonra, 30 Kasım'da oldu.
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Güneydoğu'da yıllardır uygulanan Olağanüstü Hal'i (OHAL) kaldırdı. Bu çok önemli bir adımdı.
Demokratik açılım sürecinde atılan ilk adım TRT’nin Kürtçe yayın yapan kanalı TRT ŞEŞ’in açılışı oldu. Kanal 2 Ocak 2009’da düzenlenen bir törenle yayın hayatına başladı.
Cezaevlerinde Kürtçe konuşma yasağı kaldırıldı.
Akil İnsanlar Heyeti kuruldu, yedi bölgede yapılan çalışmalar rapor halinde hükümete sunuldu.
Yargı paketi çıktı, örgüt propagandası yapma suçuna verilen cezalar hafifletildi, tutukluluk süresi 5 yıla indirildi.
KCK tutuklularının büyük bölümü bu düzenlemenin ardından serbest kaldı.
Çözüm sürecinde gidişatın çerçevesini çizen, yasal zeminini oluşturan tasarı yasalaştı. Tasarı ile hükümetin görüşmeler yapmak üzere heyetler görevlendirmesi karara bağlanmış oldu. Görüşmeleri yapan devlet heyetinde yer alan isimlere yasal güvenceler verildi.
Türkiye'de 1950'den bu yana bütün seçimlerin kaderini Kürt seçmenler belirliyor.
Kürt seçmenler adeta tahtırevan bir ağırlık gibi hangi tarafa doğru kayarsa o tarafı iktidara taşıyor.
Bu gerçeği unutmamak gerek
Yasakların kalkması-daha özgür ve demokratik bir yaşamın sürmesi noktasında AK Parti çok ciddi risk alarak önemli projeleri hayata geçirdi.
Fakat bunun kıymetini ve anlamını ne yazık ki toplum çok iyi analiz edemedi.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde siyaset yapanlar, sivil toplum örgütleri, dernekler ve meslek kuruluşları ile birlikte halk sürece katkı sağlamak yerine zarar vermeyi tercih etti.
Bugün gidin bölgede kime sorarsanız sorun bu özeleştiriyi yapacaktır.
Başta AK Parti teşkilatları bunu ne anladı ne halka anlatabildi.
Bugünde aynı değişen bir şey yok. .AK partide o kadar sığ beyinler öyle kritik yerlerde görev almış ki akıl işi değil.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde AK Parti’nin cesur hamleleri aslında partiyi zirveye taşımaya yeterdi.
HDP diye bir parti kalmazdı..
Ama bölgede yanlış isimler üzerinden siyaset yürüdü gerçek kanaat önderleri saf dışı edildi toplumsal çıkarlar değil bireysel menfaatler ön plana çıktı
Çok net bir şekilde sürece ihanet edildi..
AK Parti kendi başlattığı devrimi sürdüremedi anlatamadı geriletti.
Bugün hala aynı sorunlar yaşanmakta.
Bu durum 2023 seçimlere yansıyacak gözüküyor.
AK Parti Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde oy kaybediyor gücünü korumakta zorlanıyor..
Oysa bugün bölgede huzur-asayiş ve güvenlik hakim.
Oysa bugün kardeşlik ve dayanışma var..
Devletin el uzatmadığı gitmedi yer yok..
Yolsa yol okulsa okul hastaneyse hastane..
Peki sorun nedir?
Sorunun temelinde istihdam var?
Bölge halkı çok ciddi bir işsizlik ve yoksullukla boğuşuyor.
Ne tarımda ne sanayide kimsenin artık yatırım yapma hevesi-gücü ve şevki kalmamış..
İklim değişikliği yetmiyormuş gibi pandemi ayrı vuruyor kuraklık ayrı vuruyor..
Bölgenin sorunları ört-bas edilmeye başlandı..
Ne yazan var ne konuşan ne de tartışan..
Keyfiyet-günü kurtarma ve iki yüzlü bir anlayış almış başını gidiyor.
Ortada samimiyet yok..
AK Parti fabrika ayarlarına önce Güneydoğu politikasından geri dönmeli..
İllerde-teşkilatlarda görev yapacaklar işin ehli olmalı..
Hepsinden daha önemlisi Ankara’dan bölgeye gidenler döndüklerinde doğruyu konuşmalı gerçekleri rapor etmeli..
Al-gülüm ver gülüm yaparak tos-pembe tablo çizilerek bir yerlere varılmaz..
Doğruya doğru yanlışa yanlış diyemedikten sonra vah halimize..