Kaotik bir süreç yaşandı ve Trabzonspor'da 5. Şenol Güneş dönemi başladı. Bu sürecin pek de sağlıklı yönetilemediğini izleyen herkes gördü. Esasen "Fırtına" olarak bilinen bir marka için normal bir nöbet değişimi de beklenemezdi.
Yanlış anlaşılmaz umuduyla; neyimiz normaldi ki bu değişim normal olsun!
Hep söylüyorum,
"Trabzonspor haddini bilmeyenlerin takımıdır, böyle olduğu içindir ki egemen unsurların hakim olduğu sistemin koyduğu kuralları reddetmiş ve o yapıyı darmadağın ederek kendi kurallarını koymuştur." Yani bu yönetilmesi zor enerji arasıra sigorta attıracak kadar yoğunlaşabiliyor. Normalimiz çoklarına anomali gelse de başkaldırının sırrı da bu öngörülemeyen sıradışılıkta saklı. Fatih Tekke'nin doğal ve doğal olmayan pek çok nedenle bir fenomene dönüştüğünü görüyoruz.
Yaşanmışlıklar toplamının kişinin karakterini oluşturan ana tema olduğu gerçeğinden bakarsak Fatih Tekke'nin Trabzon için bile sıradışı bir figür olduğu görülür. Anekdotu dönüşen çok sayıda vakıanın baş rol oyuncusu olarak toplum önüne çıkan veya çıkarılan Tekke'nin kendi toplamından öne çıkan en temel özelliği kendi kişiliğine işine ve memleketine sadakatidir. Fatih Tekke "gibi" yaşamaz , sahici ve samimidir, kalıcı olmak için ikincil hesaplamalar yapmaz.
Bir futbolcu olarak da Trabzonspor'u 2. Ligde şampiyon olduğu 74 yılından bugüne maç maç takip eden , dünya futboluna da uzak olmayan bir Esentepe (Arafilboy)lu olarak Türk oyuncular içinde , tabi işin estetik boyutuna fazlaca yakın duran bir bakışla, Fatih Tekke'den iyisini görmedim. Elbette ki Sergen gibi çok özel isimleri de izledik . Ama unutmayalım ki onlar hep sistemin cici çocuklarıydılar ve Tekke gibi her fırsatta ayağına çelme atılmıyor aksine yolları temizleniyordu, zira o 'haddini bilmiyordu'
Çok uzattık,
Abdullah Avcı ile kendine özgü oyun karakterinden kopan Trabzonspor için değişim nefes almak gibi bir zorunluluğa dönüştü. Esasen baştan yanlış iliklenmiş ilk düğme sonuçta gömleği paramparça ederek çözüldü.
En azından Avrupa kapısı açık tutulur umudundaki Ertuğrul Doğan da yaşadığı büyük düş kırıklığı ile acil bir çözüm arayışına girdi ve adaylarla görüşmelere başladı. Bu süreci kaşımak niyetim yok kimsenin de olmamalı.
Kişisel olarak , bazılarının zannettiği gibi, hastalıklı bir ideolojik savruluşla 'adamcılık' çukuruna düsenlerden olmadığımı bundan sonra da olmayacağımı garson kardeşe 'Cevat abi 2 çay verir misin bize, biri talaşlı' doğallığında iddia edebilirim. Bilmeyenler olabilir ben hayata sol memenin altındaki cevherden ve sosyalist pencereden bakmaya çalışırım, Tekke'nin saygı duyulası yolu da kendincedir.
Endüstrileşen ve bahis baronlarının kara para aklama, nakit ve vergisiz- denetimsiz vurgun aracına dönüşen futboldan beklenti eski masumiyetini kaybedeli 20 yıldan fazla oldu denebilir. Değişen beklentiler ve sektöre dönüşen 'oyun' ihtiyaç çeşitliliğini de beraberinde getirdi. Evet futbol artık karşılıklı 22 delikanlı ve teknik direktörlerin o büyülü gerçekliği olmaktan çıkarılıp 'kriminal bir kazanç' kapısına evrildi. Barca'ların Liverpool'ların Brezilya'ların 7-8 yediği bir futbolun masum olduğunu kimse iddia edemiyor.
Bu çirkin tablo içinde Trabzonspor'un Fatih Tekke ile tüm futbolseverlerin saygı duyacağı bir hikaye yazacağına iman etmişçesine inanıyorum.
Bu inancımın ilk nedeni Trabzon ve hinterlandının futbola olan izaha muhtaç yatkınlığı, ikinci nedeni de bu yatkınlığın en nadide temsilcisi Tekke'nin yerel ve uluslararası çok başarılı deneyimleri ve yenilikleri merak eden araştıran çalışkan kişiliğidir. Trabzon ve Trabzonspor, şampiyonlar ligi'nde final hedefleyen bir hayalin peşinde olmayacaksa kendini inkâr eder.
Gelelim bu güne;
Yaklaşık 3 yıldır süregelen yeknesak vasatlığa mahkum Trabzonspor takımı, üst üste gelen fiyaskolar sonrası çürümüş kolu kesip attı.
Yeni hocayı bekleyen tek sorun kötü oyun ve skorların yarattığı travma değildi maalesef.
Plansız ve daha kötüsü rakipleri ile kıyas kabul etmeyen vasat isimlerle mevki mevki yığılmalar, kimi mevkilerde akıl dışı tek isimlere mahkumiyetler, rakiplerin Trabzonspor'u en kolay lokmalardan biri olarak görmeleri vs ile , genel toplamı 'vasata' teslim edilmiş bir 'dev'
Ertuğrul Doğan'ın bu kaotik tablonun yönetilebilir olması adına, çok da iyi yönetilemeyen süreç sonunda takımın başına Şenol Güneş'i getirmesinin, en başta Fatih Tekke olmak üzere herkes için en doğru karar olduğuna inanıyorum. Güneş, çok da sevmediğim ama yerine başka da kavram bulamadığım "enkazı" en az hasarla kaldırabilecek yegane isimdir. GÜNEŞ'İN bu görevi kabul etmesinin tek nedeninin de, kariyer finalini memleketine bir borç ödeme ile yapmak istemesi olarak görüyorum, ki çok da yakışacağı hissindeyim
Trabzonsporluların kahır ekseri, Güneş'in eşsiz birikimi ve 'Çelebi'liği ile bu fetret devrini aşarak bayrağı Fatih Tekke'ye devredeceği o ruhani günün hayalini kuruyor
Şimdi herkes için amasız fakatsız Güneş'e ve yönetime, yani Trabzonspor'a destek zamanıdır.
"Ama" diyen olursa bilin ki derdi başkadır...
Amasız, Fakatsız Destek Zamanı!
Trabzonspor’un yaşadığı zorlu dönemler, bu süreçteki yönetim eksiklikleri ve geleceğe dair umutlu beklentiler üzerine; Sedat Tunalı kaleminden bir değerlendirme:
Muhabir: AYŞE SANCAK
Yorumlar (1)
Çok Okunanlar
Bardhi, Kadro Dışı Kaldığı Trabzonspor’u Unutturdu: Kuzey Makedonya Zirvede!
Sebat Gençlikspor, Mardin 1969’a uzatmalarda boyun eğdi
Trabzonspor’da Double Pass ile Yollar Ayrılıyor
Trabzonspor’un Orta Sahadaki Yeni Kozu
Trabzonspor’da Talisca ve Onuachu görüşmeleri hızlandı
Trabzonspor, Başarılı Oyuncuya Karşılık Eyüpspor’a Takas İçin Denswil İle Bardhi’yi Önerdi